Kurana Yaklaşımlar
Tefsir çalışmaları her zaman bizi heyecanlandırır. Çünkü ayetler zaman ve kişiye, bilgiye göre anlaşılma genişlemesi oluşturur.
Özellikle bilgi ayetleri çoğu zaman her çağda okuyan tarafından geniş anlam kazanır.
Tefsir Türkiye’de kısır sayılacak bir alandır. Baktığımız zaman yazılı tam tefsirlere sayı olarak bizi üzer. 19 Yüzyıl ve 20 Yüzyıl için Elmalılı ve Mehmet Akif önemli bir başlangıçtır. Aynı zamanda Bediüzzaman da bu konuda önemli bir yapı taşıdır.
Aradaki zamanlarda 15. Yüzyıl ve 19. Yüzyıl arası her 100 yıla bir tefsir bile düşmez.
Ben Tefsirin ne Tarih gibi ne de Edebiyat bilgisi gibi okunması şeklini de yanlış bulurum.
İşte Kurana Yaklaşımlar ekibi bu konuda bir çalışma başlatmış.
Kendilerine Tefsir Akademisi diyorlar. Önce Tefsir bilgisini tamamlayıp, Ekip Tefsirine doğru yol almak istiyorlar.
Hepimizi heyecanlandıracak bir fikir tabi.
Bu kitap. İlk toplantılarının eseri
Kitapta 20 konuda tefsir bilgisi işlenmiş. Doyurucu bir akademik çalışma.
Çalışmaya katılanların tümü Üniversite Hocası.
Biz bu toplantının konularını özet özet size vermek istiyorum.
Ancak akademik olmayan bizlerin dikkatini çekecek bir konudan başlamak istiyorum tanıtıma.
Sayın Doçent Hatice Hocamızın konusu;
Kuran Perspektifinden Yaratılış İtibariyle Kadına bakış.
Doğrusu bu konu birkaç açıdan önemlidir
Günümüz İslam düşüncesi dışında kalan veya İslam’ı tam anlamakta zorlanan kişilerde İslam’ın Kadına bakışı sorun teşkil eder.
İslam’ı bilmeyenlere göre dinimizde Kadın;
Kadın erkekten daha düşüktür. Şahitlik, miras, iş hayatı vs.
Erkeğin gerisinde kalır ve çalışma hayatında yer alamaz.
Oysa İslam düşüncesi bu konularda bir sıkıntı çekmemiştir. Hz. Muhammed’in Patronu veya Ortağı bir kadındır. Hepimizin bildiği gibi o insan Hz. Hatice’dir
Dolayısıyla Kadın iş hayatında yer almaz fikri daha Hz. Peygamberin gençlik hayatında yok edilir.
Kadın hakları denilen konu fazlasıyla bu günden daha ileri(doğru) olarak İslam’da yer alır.
Neyse konumuz bu değil olduğu için Makaleyi tanıtmaya geçelim.
Bu tebliğde “ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan yine aynı nefisten eşini yaratan Allaha ittika ediniz” anlamındaki ayetin tefsirlerde üzerinde nasıl anlaşıldığı üzerinde durulacaktır.
Kuranda benzer malumat veren diğer ayetlerin de bulunduğu dikkatleri çekmektedir.
“ Sizi tek bir nefisten yaratan ve gönlü ısınsın diye aynı nefisten eşini yaratan Allah’tır”
“ Allah sizi tek bir nefisten sonrada aynı neftsen eşini yarattı”
Sizi tek bir neftsen yaratan odur”
Ancak bu tebliğde Havva’nın yaratılışı Nisa süresi 1. Ayetten hareketle incelenmeye çalışılacaktır.
Bu konuda gerekli hadisler de dikkate alınacaktır.
Bu amaçla öncelikle ayetteki “nefsi vahide” ve “ halaka minha zevcaha” şeklindeki ifadelerden kastın ne olduğu meselesinin vuzuha kavuşması gerekmektedir.
Ayrıca “ey insanlar” ve “minha” lafzının da bilinmesi gerekmektedir. Ayetteki “nefis” kelimesi kip olarak dişi olmasına rağmen anlam olarak erkek ve dişiliği birden barındırmaktadır. Terim açısından ise can ruh ve zat olarak insanı insan yapan beden ve ruh anlamına gelmektedir. Zevç kelimesi de her iki cins için kullanılır. Zıd şeylerde eş ve çift olmayı demektir.
“Her şeyi çiftten yarattık” ayeti de ayrılamayan bir terkibin olması anlamına gelmektedir.
İşte bu nedenle insanların çift olarak yaratıldığının ve takvaya davet edildiğini söylemek mümkündür.
Günümüze ulaşan tefsirler “nefsi vahide yi” Adem olarak almaktadır.
Hatta Bakara süresinin baş tarafından hareketle Ademden önce yeryüzünde fesat çıkaran ve kan döken yaratıklar olduğunu kabul eden İbni Arabî ve takipçileri de aynı görüştedir.
Allah Ademi tek nefisten yaratırken eşini de kendi cinsinden yaratmıştır. Nitekim ayetteki halaka minha zevceha ibaresindeki min harfi de bir hadisenin başlangıç noktasına işaret etmektedir.
Yoktan var etme Ademle başladığına göre sizi tek bir özden yarattı şekline anlam verilebilir. Öyleyse Havva’nın Ademin kaburga kemiğinden yaratıldığını söylemek imkânsızdır.
Tefsirciler den Musa Carullah Havanın Ademin kaburga kemiğinden yaratılması fikrinin Kurana dayandırılmasına karşı çıkar.
Aslına bu konu bazı hadislere Hadislerde Eski Ahite dayanmaktadır.
Muhammed Bakır bu şekilde yaratmanın yalan olduğunu söyler.
Rebi bin Enes Havva’nın da çamurdan yaratıldığını söyler.
Konuyu çok uzatarak okunmaz hale getirmek istemiyorum. Özet ama tebliğin özüne sadık kalarak
Genelde Kaburga kemiği fikrinin israiliyat olduğunu söylemek yanlış olmaz. Müslümanlar da bu fikri almış ve Hadislerde benzer yorumlar bulmuştur. Ancak bu hadislerin doğruluğu kesin değildir.
Alemin fiziki bir başlangıcı ve sonu yanında insanın biyolojik başlangıcı ve sonuyla ilgili bir hüküm yoluna gitmemiştir. Bu da Kuranın bilimsel bir kitap değil de hidayet ve rehber olmasından kaynaklanmaktadır. Hatta tüm insanlık yaratılışındaki hikmet gibi bir gün benzer bir şekilde sona ulaşacaktır. Ancak insan için gerekli ve kalıcı olan takva üzere olmasıdır.
Tebliğ bize doyurucu bir çalışma olarak birçok bilgiyi edindirdi.
Herkese bu eseri bulup okumasını tavsiye ediyorum.
Kısaca üzerinde durulan konu üzerine bazı şeyleri söylemek isterim.
Hz. Havva nın kaburga kemiğinden yaratılması söz konusu değildir. Kuran da böyle bir ibare geçmemektedir. Hz. Peygamberinde böyle dediğini düşünmüyorum. İnsanlar Hadisi Şerifleri anlaşılır kılmak için böyle dediği daha doğru düşüncedir.
Üreme konusu bugün teknik ve bilimsel olarak tam bilinmektedir.
İki tür üreme vardır.
Ya tek dişi ve erkekliği olmayan bir hücrenin bölünerek çoğalması, yada erkek ve dişiden oluşan aynı türden iki canlının üremesi.
İnsan için de bu geçerlidir. Tüm insanlar erkek ve dişiden çoğalırken iki insan farklı üremeye tabi olmuştur.
Birisi Hz. Havva diğeri Hz. İsa’dır.
İkisi de tek hücreli gibi spermlerin kendi kendilerini bir canlı olmaya hazır hale getirmesi ile oluşmuş canlılardır. Mitoz ve Mayoz bölünme bu konuyu gayet iyi açıklıyor.
Kaburga kemiği fikri sanırım bilgi yanlışlığıdır ve Tevrat’taki ayetin doğrusu bulunsa spermin erkekten doğduğu vucüd parçamızı işaret ettiği görülecektir. Tevrat’taki ayetin eksikliği kaburga kemiği fikrini doğurmuş olmalıdır. Tevrat’ta belki Kaburga kemiklerinin arasında denmiş olabilir. Sözlü olarak silsile yoluyla gelen Tevrat bu arada ilgili ayette eksik kelimeyle “arasında” yı kaybetmiş olabilir. Doğrusu yüce Rabbimiz daha iyi bilir.
Kuran bu eksikliği gördüğü için yanlış anlaşılacak şekilde olayı anlatmamıştır.
Hz. Havva ise Hz. Adem’den ve Hz. Havva annesiz.
Hz. İsa Hz Meryem’den doğmuş ve babası yoktur.
Oysa ki Biyolojik olarak ikisi de bir doğmuştur. Birden var edilmemiştir. Hz Adem ise birden var edilmiştir. Hz. Ademin nasıl var edildiği Kuran da ve diğer kutsal kitaplarda anlatılır. Birçok insan Hz. Havva da Hz. Adem gibi niye var edilmedi diye düşünebilir. Allah yaratma kanunlarını koymuştur. Her canlının nasıl çoğalacağı bellidir.
Hz. İsanın doğumu bize birçok bilimsel soruya cevap vermemizi sağlamıştır.
Hz. Havva doğar doğmaz yetişkin biri oldu mu?
Yoksa bizim gibi bebeklik ve çocukluktan sonrada yetişkin biri mi oldu?
Hz. Adem yetişkin biri olarak dünyaya geldi demek bana daha doğru geliyor. Ancak Hz. Havva nın büyümesinin hızlandırılmış bir büyüme olduğunu tıpkı Hz. İsanın hızla gelişmesi gibi akla getiriyor.
Ayrıca bu biyoloji bilgisi ile şu yargıdan da kurtulmak zorundayız; Hz Havva Hz. Adem’den sonradan yaratıldığı için eksiktir. Biyolojik olarak bugün biliyoruz ki Kadın ve erkek arasında bir fark yoktur.
Kuranda böyle veya Hz. Peygamberden bu anlamda bir ifade yer almamaktadır.
Yaratılma konusunu da Üstünlük veya cahillikle ilişkilendirmeyiz. Hz. Havanın ve Hz. İsanın yaratılışını aynı şekilde görürsek daha bilimsel yaklaşmış oluruz.
Mesele Allahın koyduğu Üreme yasaları ile ilgilidir. Üstünlük ki Allah katında ki üstünlükten bahsediyoruz. Her Müslüman’ın da bildiği gibi ve Hocamın da tebliğin sonunda belirttiği gibi Takva iledir.
Şahitlik ve Miras konusu üstünlükle ilgili olmayan toplumsal yaşamın özelliğinden dolayı konmuştur. Unutmayalım ki İslam’dan önce kadınların Miras hakkı hiç yoktu. İslam uygulanabilir ve en eşit insan olma yasalarını koymuştur.