Kimilerine göre bir ayaklanmanın bastırılması, kimilerine göre güç dengelerinin koltuk savaşı. Ama ortada bir gerçek var. Binlerce ölü ve kaybedilen koca bir tarih.. Nizip savaşının tanımı bu olsa gerek..
1.Siyasi Durum ve Savaşın Çıkış Nedenleri:
Osmanlı Padişahı II.Mahmud,divanda topladığı bakanlarına “Denize düşmüş bir insanın yılana sarılması gibi” dedigi ve yıllarca savaştığı Batı güçleri ve Rusya ile askeri işbirligi kararını alması aslında son dönemlerdinde Osmanlı’nın düştügü vehim durumun da bir ifadesi anlamını taşıyordu.Bu vehim durumun en büyük nedenlerden birisi dünya üzerinde giderek güçlenen Milliyetçi akımların çok uluslu bir devlet olan ve Ümmet anlayışına dayanan Osmanlı içindeki milletlerin kendi başlarına bağımsız devlet olma çabaları olmuştur.Bu sebeple özellikle doğu bölgelerinde başlayan isyanların bastırılmasına yönelik olarak Osmanlı devleti tarafından 80 bin kişilik bir Şark ordusu oluşturulmuş ve doğu illeri sınırlarını korumaya yönelik olarak doğu bölgesine gönderilmişti.Osmanlının önemli generallerinden olan ve mareşal rütbesindeki Hafız Mehmed Paşa bu orduya baş komutan alarak atandı.Osmanlı ordusundaki yenilik hareketlerinin bir ürünü olarak da yabancı komutanların danışmanlığı ilk olarak bu orduda denendi.Yıllarca Alman ordusuna genel Kurmay başkanlığı yapan Mareşal Helmut Von Moltke ve 3 Prusyalı subay bu orduda savaş danışmanlığı yaptılar.Osmanlı doğu ordusunun isyan hareketlerini bastırma çabaları sürerken Mısır sorunun da giderek ivme kazanması Nizip savaşının meydana gelmesinin önemli bir nedeni olmuştur.
Yıllarca hem Akdenizdeki Osmanlı Donanması hem de Mısır bölgesinde başarılı yönetimler sergileyen Osmanlının Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa, Osmanlı hükümetinin izlediği son siyaseti gayet iyi biliyordu.Osmanlının düştügü konumu da gözönünde bulundurarak uzun zamandan beri düşündüğü fakat açığa vuramadığı planı uygulamaya karar verdi, ilk olarak, 1831 yılında Suriye’nin kilidi olan Akkâ kalesini aldı.II.Mahmud ,Akkâ’nın kurtarılması için Ağa Hüseyin Paşa kumandasında bir ordu gönderdi. Fakat İbrahim Paşa bu orduyu büyük bir bozguna uğratarak sırasıyla Şam, Halep ve Adana’yı aldı. Üzerine gönderilen sadrazam Reşid Mehmed Pasa emrindeki ikinci Osmanlı ordusunu da Konya’da yendi; 1833 yılında sadrazamı esir alarak Kütahya’ya kadar ilerledi.Rus çarının yardımı ile Osmanlı birlikleri M.Ali paşayı Kütahya’da tutmayı başardı ve Kütahya anlaşması imzalandı.Bu anlaşma ile Adana ve Suriye Valilikleri M.Ali paşaya verildi.Ancak daha sonra Mısır’ın komumu ile ilgili M.Ali paşa ikna edilemeyince Padişah II.Mahmud’un emri ile Çerkez Hafız Mehmed paşa komutasındaki şark ordusunun M.Ali paşanın güçlerinin bastırılması için Suriye tarafına yönlendirildi.M.Ali paşanın daha fazla güçlenmesini istemeyen Padişahın bu emri doğrultusunda şark ordusundan 40 bin kadar bir birlik Hafız Mehmed paşa komutasında Nizip’e ulaştı.M.Ali paşanın oğlu İbrahim paşanın komuta ettigi Mısır ordusu da Nizip’e ulaşmıştı.
2.Savaşın Yapıldığı Yer:
Halep üzerinden İbrahim paşa komutasında Urfa’ya gelen M.Ali paşa kuvvetlerinin harekete geçtigi haberini alan Hafız Mehmet paşa padişahtan alığı emirle Malatya’da bulunan 80 bin kişilik ordusunun yarısını Nizip ovasına yönlendirir.40 bin kişilik ordu İbrahim paşa kuvvetlerinden önce Nizip ovasına ulaştı.Ordu oldukça yorgun ve bitkin durumdadır.Doğu bölgelerindeki çatışmalar ve katedilen uzun yolun verdigi yorgunluk Osmanlının savaş duzenini de etkilemiştir.
Fırat nehrinin en azgın ve kabarık zamanında gerçekleşen karşı yamaca sal ile geçme çalışmasında birçok ağır top fıratın sularına gömülmüş ve ordudan birçok askerin de boğulduğu yine tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır.40 Bin kişilik orduyu zafer için yeterli bulan Hafız Mehmet Paşanın ordusu bu haliyle zaten perişan bir konumdaydı.Hafız Mehmet paşa bu savaşın sulh yolu ile halledilmesini arzulamaktadır.Zira karşı tarafta bulunan güçler de aynı zamanda Osmanlı ordusunu oluşturmaktaydı.İki kardeş güçün burada çarpışması en çok batı devletlerinin işine gelirdi.Bu arada İbrahim paşa komutasındaki Mısır bölgesi kuvvetleri de Halep üzerinden Urfa şehrine ulaşmış ve Onlar da Osmanlı ordusunun bulunduğu mevkiye hareket etmişlerdi.
Fıratı aşmayı Birecik bölgesinin en dar ve sığ yerinde deneyen Osmanlı Ordusuna karşılık Mısır Kuvvetleri Karkamış yakınlarındaki geçiş noktasını tercih etmiş ordu karargahını da Karkamış şehri yakınlarında toplamıştı. Mısır ordusununda 10 bin civarında süvari birligi ve 30 bin piyade ve 105 adet ağır top bulunmaktaydı.Osmanlı Ordusunda ise 80 civarında top,8000 civarında süvari birligi ve 32 bin piyade şeklinde hazır bulunuyordu.3 gün Nizip’te konaklayan Osmanlı ordusu geniş bir alana dağılmış ve çadırlar kurmuştu.Savaşın meydana geldigi alanın çok geniş bir sahaya yayıldığını bu bilgilerden anlamak mümkündür.Ancak şu anki Nizip sanayii bölgesi ile eski karmamış yolundan Torumahmut köyüne kadar geniş bir alanda şavaşın şiddetlendigini anlamak mümkündür. Arap kaynaklarına göre BARAK savaşı,Türk kaynaklarına göre ise Nizip savaşı olarak geçen bu tarihi meydan savaşı 29 Haziran 1839 ’da Nizip’te gerçekleşti.Osmanlı ordusunda danışmalık yapan general Moltke’nin yenilgiyi hissetmesi ve orduyu Birecik’e geri çekme önerisi Ordu komutanı Hafız Mehmet Paşa tarafından geri çevrilir.Ve Osmanlı ordusu 3 saat gibi kısa bir sürede yenilgiye uğratılır.Binlerce asker şehid düşer.
3.Nizip Savaşına Kimler Katıldı?
Alman Reinhold Wagner “Danışmanlar” kitabının 267 . sayfasında Osmanlı ordusuna danışmalık yapan Kurmay subayların durumunu ve Osmanlı savaş düzenini anlatırken Mısır ordusunun Birecik tarafına doğru 3 koldan saldırıya geçtigini ve yer yer gögüs dögüse çarpışmaların yaşandığını yazmıştır.Yine Wagnerin notlarında Haydar paşanın Birecik uç kısmına yönelen Tugaya komutanlık ettigi,Mahşer paşanın içinde danışman kurmay subayların ve Başkumandan Hafız Mehmed paşanın bulunduğu Sancak komuta kademesini savunmaya yönelik muhafız Tuğayına komuta ettigi,Bahri paşanın mevzilere siper alan Savunma Tuğayına komuta ettigi yer almaktadır.Muş Bölgesinden gelen Kürt Emin paşa komutasındaki birliklerin ilk saldırıya uğrayan öncü birlik olduğu ve büyük kayıplar verdigi de bu notlarda yer almaktadır.Süleyman paşanın Maraş bölgesinden gelen kuvvetlere komuta ettigi de savaşın kayıtları arasına geçen bilgilerde yer almaktadır.Genaral Moltke’nin notlarında ise Cizre bölgesinden “Vedehan bey” komutasında düzenli ve savaş tecrübesi olan önemli bir Kürt birliginin savaş düzeninde orta kısımlarda yer aldığı vurgulanmaktadır.Yine Moltke’in yazdıklarına göre Yaklaşık 1000 kadar suvari birligi ve 3000 piyade ile Osmanlı ordusuna katılan Süleyman paşa komutasında Başıbozuklar birliginin savaşın sol cephesinde yer aldıkları anlaşılmaktadır.Moltke’in Kağan bey komutasında 800 atlının bu savaşta yer aldığı da vurglanmıştır.
3.1.Botan Beyi Bedirhan Beyin Durumu:
Nizip savaşında özellikle Kürt gruplarının tavrı çok önemli rol oynamıştır.Savaşan her iki orduyu da kendilerine yakın gören Kürtlerin bir kısmı Mısır ordusunda yer alırken büyük bir kısmı Osmanlı ordusunu tercih etmiştir.General Moltke’nin yayınlanmış mektuplarında bu unsuru özellikle görmek mümkündür.Eruh kalesi kuşatmasına da katılan Genaral Moltke Osmanlı ordusunun özellikle ümmet anlayışını ön plana çıkartarak bu isyanların bastırılmasında başarılı olduğunu not etmiştir.Ancak birçok hurafe anlayışının da savaş düzenini etkiledigini ve Türklere yakışmayan ilkel medodların da hala varolduğunu gördügünü ve savaş yenilgisinin bu tür batıl inançlar yüzünden olduğunu ifade etmiştir.Nizip savaşına katılan Kürt gruplarını incelerken hiç şüphesiz en önemlisi Botan Beyi Bedirhan beyin Nizip savaşına katılıp katılmadığı hususundaki belirsizliktir.Reinhold Wagner,”Danışmanlar” kitabında Nizip savaşı savaş düzeni kıtalarından bahsederken Moltke’nin “Vedehan bey” kıtası ismini kullanması Bedirhan beyin bu şekilde telafuz edilebilecegi varsayılarak Botan Beyi Bedirhan’ın birlikleri ile beraber Nizip savaşında Osmanlı Ordusuna katıldığı tahmin edilmektedir.Bedirhan bey,Merkezi Cizre’de olan Eski Botan Beyliginin son reisi/beyidir.Güçlü aşiret yapısı ve önemli sayıda süvari birligi ile tarihte birçok savaşın kaderini degiştirmiş olan bu beylik Osmanlı İmparatorluğunun 18.Yüzyılda patlak veren şark meselesinin de önemli bir parçasını oluşturmaktadır.Araştırmacı-tarihci Cemal Kutay, Kürt aşiret reisi ve son Botan beyi Bedirhan Bey’in üçüncü kuşaktan torunudur. Bir Kürt hanedanı olan Azizan hanedanından Abdullah Han’ın oğlu olan Bedirhan Bey, Cemal Kutay’ın anlattıklarına göre, 1827 Osmanlı-Rus harbine 20 bin atlı ile katılarak, Rus tarihlerinde bile o zaman Osmanlı’nın kazanılan tek zaferinin sahibi olarak gösterilmiş bir kahramandır.Yine Cemal Kutay’ın anlattıklarına göre,özellikle Hıristiyan bir topluluk olan Nasruriler ile önemli savaşlar yapan Bedirhan Bey, Osmanlı-Rus Harbinde gösterdiği başarı ve bazı kaynaklara göre Nizip savaşında Mısır Valisi M.Ali Paşa Kuvvetlerine karşı Osmanlı saflarında yer almasından dolayı Padişah II.Mahmud’dan hemen sonra tahta geçen Sultan Abdülmecit tarafından İstanbul’a davet edilir ve darüşşafaka binasında kendisine paşalık ünvanı verilir ve ardından Girit’e vali olarak atanır.. Ancak Bedirhan beyin Nizip savaşına katılımı ile ilgili tarihi kaynaklar oldukça kısıtlıdır.
1806 yılında doğan ve henüz 18 yaşında bey olan Bedirhan bey Osmanlı devletinin en zor ve en karmaşık dönemlerinde kendi bölgesinde önemli bir güç olmayı başarmıştır.Özellikle Cizre’de Barut üretimi yapan bir fabrika kurması silah ve cephane açısından önemli bir güce sahip olmasını sağlamıştır.İran,Suriye ve Irak bölgelerindeki Kürt liderlerle sık sık anlaşmalar yapmış Bölgenin parçalanmaması için özel çapa sarfetmiştir.Ancak Osmanlı güçlerine karşı yer yer ayaklanan Kürt birliklerinin Bedirhan beye mal edilmesi bazı tarih kaynaklarında onun asi bir komutan olarak anılmasına neden olmuştur.Tarih kayıtları genelde belge ve arşivlere dayanır.Savaşlar ile ilgili devlet askeri arşivlerin yanısıra kişisel yorum ve hatıratların da bu kayıtlarda önemli rol oynadığı bir gerçektir.Büyük bir meydan savaşına sahne olan Nizip ovasındaki tarihi olayın bugün en önemli kayıtları hatıratları yayınlanan ve Osmanlı ordusuna danışmalık yapan General Helmut Von Moltke’nin yorumlarına dayanmaktadır.Botan Beyi Bedirhan beyin Nizip savaşındaki durumu da Moltke’nin kaleme aldığı el yazısı hatıratları önemli ışık tutmaktadır.Sıvas Vilayetinde bölge ceza hakimi olan Bedirhan beyin oğlu Muhammed Emir babası ile ilgili bazı bilgilere ulaşmak için Genaral Moltke’ye mektup yazmıştır.Moltke’nin Muhammed Emir’e gönderdigi mektupta Bedirhan beyi tanımadığını ancak birçok Kürt aşiret beyinin savaş sırasında Osmanlı tarafına geçtigini belirtmiştir.Zeitscrift der Deutschen Morgenlandischen Gasellschaft,(Alman Doğu Cemiyetleri Mecmuası cilt-133 sayfa 134-144) dergisinde yayınlan Moltke’nin mektubu tarihçiler açısından da önemli bir kaynak oluşturdu.Moltke sadece Nizip savaşı degil doğu bölgelerindeki birçok ayaklanmanın bastırılması ve önemli kalelerin alınması sırasında da Osmanlı ordusuna danışmalık yapıyordu.Moltke’nin Muhammed Emir’e gönderdigi mektupta Eruh kalesi kuşatmasında Bedirhan beyin isminden bahsedildigini belirtmiş ve kahramanlıklarının övüldügünü ifade etmiştir.Ancak daha sonra Osmanlı tarafından kendisine paşalık ve valilik verildigini duymadığını da belirtmiştir.Nizip savaşı sırasında Osmanlı birliklerine katılan birçok Kürt birligi içinde onun da olabileceginin ihtimalinin yüksek olduğunu ancak kendisini şahsen tanımadığını vurgulayarak mektubuna son vermiştir.
3.2.Başıbozukların Durumu
Yine Nizip savaşına katılan Kürt birliklerden Diyarbakır bölgesinden gelen “Başıbozuklar” Moltkenin notlarında önemli bir yer almaktadır.Nizip savaşında Osmanlı savaş düzeni tasarımcısı olan Genaral Moltke’nin Başıbozuklardan bahsederken Savaş meydanındaki seyrek zeytin ağaçlarının bulunduğu sol cephede bu birliklerin kaçarak yerlerini terk ettiklerinde kendisinin olaya müdahale ettigini ve onları tekrar savaşmaya ikna etmeye çalıştığını belirtmiştir.Genarel Wagner’in “Vedahan bey” kıtasını anlatırken son derece düzenli ve savaş tecrübesi olan bir birlik olduğunu belirtmesine rağmen Moltke’nin tanımladığı Başıbozukların bu birliklere benzemedigi ve daha tecrübesiz oldukları anlaşılmaktadır.Büyük olasılıkla bu birlikler Osmanlıya destek vermek isteyen asker olmayan yerel halk güçlerinden oluşmaktaydı.1000 kadar atlı ve 3000 civarında piyade ile savaşa katılan Başıbozuk birligi geri çekilmesi nedeni ile savaş sırasında en az kayıp veren birliktir.
3.Savaşın Getirdigi Tarihi Sonuç.
Nizip savaşında Osmanlı ordusunun yenilgisini savaş gücüne degil başarısız yönetim sergileyen paşaların takındığı tavırlara bağlayan Moltke ve Prusyalı kurmay subaylar savaştan sonra Malatya, Sivas, Tokat, Zile, Amasya’yı takip ederek zorlu bir yolculuktan sonra Samsun’a gelmiş, buradan vapurla İstanbul’a dönmüşlerdir.Önce vezir tarafından, daha sonra II. Mahmut’un yerine tahta geçen genç Padişah Sultan Abdülmecit tarafından kabul edilmiştir.Savaş ile ilgili düşünce ve tespitlerini padişaha arzeden Moltke’nin birçok paşanın kellesinin girmesine de sebep olduğu düşünülmektedir.Zira savaş sırasında bazı paşaların kaçma gibi ihanetler sergiledigi Moltke tarafından rapor edilmişti.Savaşın yenilgi ile sonuçlanması ve ortaya koyduğu siyasi durum Osmanlının gelecegi açısından önemli gelişmelere neden olmuştur.M.Ali paşanın Mısır bölgesi özerk yönetimi bu savaştan sonra başlamıştır.Nizip savaşından sonra kendi içinde bağımsız ve dışarıda Osmanlıya bağlı olan bu özerk yönetim daha sonra dış güçlerin de katkısıyla Mısır’ın elden çıkmasına ve Ordadoğudaki dengelerin bozulmasına neden olmuştur.
Ramazan TARHAN
tarhan@istanbul-ulasim.com.tr
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: Gökhan Dokuyucu tarih 1/24/2007
Nizip için güzel ve faydalı bir çalışma...
Emeğine sağlık Sayın Ramazan Tarhan..
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: ibrahim şimşek tarih 1/24/2007
Üstadım yine güzel bir çalışması hazırlamışsınız.yüreğinize emeğinize sağlık.Gerçekten tarihimiz için bilgi alabileceğimiz güzel bir çalışma.her an keşfetmek için okuyacağım.
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: admin tarih 1/25/2007
Emeğinize ancak teşekkürle karşılık verebiliyoruz. Sizin gibi değerli abilerimizin bu konulardaki çalışmaları bizlere yön verecektir.