Çocuklugumun Gaziantep'inde, 1940'larda, 50'lerde günlük gazeteler yayimlanirdi. Tek yaprak, iki yaprak. Ama gün sektirmeden yayimlanirdi. Elle, harf harf dizilirdi yazilar. Ilk sayfada, tepede zaten radyodan ögrendigimiz bir haber... Onun altinda kente iki gün gecikmeyle gelen Istanbul gazetelerinden makaslanmis "doldurma"lar: "Taksim'de *******"... "Paraguay'da deprem"... Altta "Defterdar filancanin kayinpederi vefat etti"... Ankara Radyosu'nda aksama dogru "haber yazdirma servisi" baslardi. Gazete sorumlulari kagidi kalemi alir, spikerin agir agir söyledigi cümleleri kaydederdi: "Basbakan bugün basin toplantisinda..." Arka sayfalar "sinemalarda gösterilen filmler"le, "sehrimize gelen-giden trenler"le, "lüzumlu telefon numaralari"yla doldurulurdu. Köse yazarlari da vardi. Belediyenin etkinlikleri çogu kere son derece kibar bir dille, neredeyse özür dilenerek elestirilirdi. Aksamlari sazlarda o belediye görevlileriyle yüz yüze gelinirdi çünkü. Resim, fotograf ne gezer! Kliseci yoktu ki... Istanbul gazetelerinin hurdaya çikardigi üç - bes kliseye el konulmussa, boyuna onlar kullanilirdi. Ismet Inönü, Celal Bayar, Anitkabir, Gary Cooper, robot resmi, otomobil resmi, gökdelen resmi, karli manzara... Çocuksu bir saflik, bir sevimlilik vardi bütün bunlarda. *** Simdi her gün Gaziantep Sabah gazetesine bakiyorum da, gözlerime inanamiyorum. Yayina basladigi 57 yil öncesinde hayal bile edilemeyen bir teknolojinin ürünü. Büyük boy sekiz sayfa, dört renk ofset baski... Yerel gazete olmanin bilinciyle hazirlanmis bir içerik... Önemli kent haberleri, yazilar, yorumlar, diziler... Gazeteci aileden gelme Aykut Tuzcu, Nurgül Balcioglu, Yasar Özen üçlüsünün önderliginde kotarilan bir yüz aki. Gaziantep Sabah bir yenilik daha yapti. Aylik bir dergi yayimlamaya basladi: Sabah / Zeugma. *** Zeugma'yi gündeme getiren, bir bakima onun kurtarilmasini saglayan da Gaziantep Sabah'ti. Gazetenin bu ugurda verdigi savasimi günü gününe izledim. Bu açidan bakinca, derginin adi benim için ayri bir anlam kazaniyor. Sabah / Zeugma "Gazianteplileri bulusturan bir dergi" olarak sunuluyor. Yazarlara bakilirsa bir gerçek payi var bunda: Ahmet Ümit, Mehmet Barlas, Zeynep Gögüs, Yasar Özen, Faruk Bildirici, Özen Yula, Ayfer T. Ünsal, vb... (Keske Onat Kutlar da sag olsaydi simdi.) Ahmet Ümit'in "Beni Yine Hamama Götür Anne" yazisi büyük tatlar içeriyor. Okuyunca bir daha hayiflandim: Ahmet'i degerlendiren elestirmenlerin büyük çogunlugu onun "nasil" yazdigina degil, "ne" yazdigina baktilar sadece; edebiyatçi kimligini hep arkalara attilar. Bana sorarsaniz, günümüzün en iyi edebiyatçilarindan biridir Ahmet. Zeynep Gögüs, "Antep'ten Iskenderun Körfezi'ne boru döseyip Gaziantep üzümünden yapilmis sarabi dünyaya ihraç etmek" düsleri kuran Ömer Köylüoglu'nu tanitiyor. Orhan Haluk Eris, "erozyona ugrayip bir gün eriyip gitmesinden" korktugu Antep agzinin özelliklerini, renklerini dile getiriyor. Ayfer T. Ünsal, 1876'da "Ayintab"da kurulan Kolej'in ve Amerikan Hastanesi'nin tarihçesinden söz ediyor. Özen Yula'nin yazisi gazoz üstüne bir güzelleme. Faruk Bildirici, bir zamanlar Suburcu'nda, Kalealti'nda köse baslarini tutan esansçilardan yola çikarak kokulari anlatiyor. "Kokularin sonsuza kadar saklanabilecegini"... "Anilarin saklandigi sandukadan mi kaynaklaniyor bu, yoksa kokunun kendi gücünden mi geliyor? Kokuya gücünü veren belki de duygulardir." Yasar Özen'in yazisi, Antep'in "Kamelyali Kadin"lariyla süslü anilar. Mehmet Barlas, "gittigi her yere Antep'i götüren"lerden biri. Yazisinda söz ettigi bir olayi aktarmak isterim: "Akrabalarim olan Antepli hanimlar ve Anteplilere gelin gitmis hanimlar, topluca bir Paris gezisi yapmislardi. Paris'in lüks magazalarindan birinde, aralarinda Antepçe konusmaya baslamislar. Bir ara bakmislar, çevreleri hep yabancilarla dolu. Biri uyarmis arkadaslarini: - Istanbul agzi ile konusalim da, bu Fransizlara ayip olmasin!" Gürbüz Barlas'la yapilan konusmayi da ilgiyle okudum. Nasil okumam! Gürbüz agabey de, esi Ferhan hanim da, Perihan abla da en sevdigim insanlar arasinda. *** Sabah / Zeugma sadece Anteplileri ilgilendiren bir dergi degil. Yerelligin sinirlarini asmis. Saglikla, mutfakla, besinlerle, özellikle Zeugma denilen muhtesem olayla ilgili yazilar herkesin ilgisini çekecek nitelikte. Sabah / Zeugma dilerim iyi bir dagitim örgütüyle, baska dergiler gibi, hiç olmazsa büyük kitabevlerinin raflarinda yerini alir. Bunu hak etmis çünkü.
Gönderen: admin