Buraya gönlünden ne koparsa onu yaz şiirler şiir sevenlere atılır )))
Buraya gönlünden ne koparsa onu yaz şiirler şiir sevenlere atılır )))
<table border="0" cellspacing="0" cellpadding="0" width="592" <tbody <tr <td <table border="0" cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" bgcolor="#ffffff" <tbody <tr <td colspan="3" <table border="0" cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" bgcolor="#ffffff" <tbody <tr <td height="32" </td </tr <tr <td <table border="0" cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" <tbody <tr <td align="center" </td </tr <tr </tr <tr </tr </tbody </table </td </tr <tr </tr <tr <td <table border="0" cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" <tbody <tr </tr <tr </tr <tr <td class="anasayfatext" Bilgeye öğrencileri "iki sorumuz var" dedi. Bilge "sorun" dedi. Öğrencileri birinci soruyu sordu:
"İnsanoğlunun hangi davranışları sizi çok şaşırtır?"
Bilge "hepsi" dedi ve sıraladı:
"Çocukluktan sıkılırlar, büyümek için acele ederler ama büyüdükçe de çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını geri almak için kazandıkları paraları verirler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü hep unuturlar, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi davranırlar ama hiç yaşamamış gibi ölürler..."
Öğrenciler ikinci soruyu sordu:
"Peki siz ne öneriyorsunuz?"
Bilge düşünmeden cevap verdi:
"Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapmanız gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır...
İkincisi: Hayatta en çok şeye sahip olmak asıl zenginlik değildir; asıl zenginlik, en az şeye ihtiyaç duymaktır..."
***
</td </tr </tbody </table </td </tr </tbody </table </td </tr </tbody </table </td </tr </tbody </table ALINTI
Bir Hint masalının kahramanı küçük bir faredir...
Bu fare kedilerden öylesine korkmakta, öylesine korkmaktadır ki her hareketini büyük bir endişe içinde yapmakta, hiçbir zaman kendisini güvende hissetmemektedir.
Günün birinde bir büyücü bu fareye çok acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Fare, kedi olduğu için bir an bile mutlu olamaz, çünkü bu kez de köpeklerden ölesiye korkmaktadır.
Büyücü başladığı iyiliği devam ettirir ve fareyi kaplana dönüştürür.
Ama kaplan olan fare yine mutlu değildir, bu kez de avcılardan çok korkmaktadır.
Büyücü en sonunda sıkılır ve fareyi tekrar fare yapar:
"Sende sadece bir fare yüreği var, dış görünüşün ne kadar değişirse değişsin yüreğin aynı korkak yürek. Onun için ben bile sana yardım edemiyorum, en iyisi ilk halinde kalmandır
’’Bir zamanlar Ali adında, fakir ama çok cesur bir adam vardı. Zengin ve yaşlı tüccar Ammar için çalışıyordu. Bir kış gecesi Ammar şöyle dedi: ’’Kimse böyle bir geceyi dağın tepesinde, battaniyesiz ve yiyeceksiz geçiremez. Ama sizin paraya ihtiyacınız var ve eğer aranızdan bunu başarabilecek biri çıkarsa ona büyük bir ödül vereceğim. Eğer başaramazsa, o zaman 30 gün boyunca para almadan çalışacak.’’ Ali bu teklife cevap verdi: ’’Yarın bu sınavı vereceğim!’’ Ama tüccarın dükkanından ayrıldıktan sonra Ali dışarıda buz gibi bir rüzgar estiğini gördü ve içini bir korku kapladı. Bunun üzerine en yakın arkadaşı Aydi’’ye böyle bir iddiayı kabul etmekle delilik edip etmediğini sormaya karar verdi. Aydi onu dinledikten sonra bir süre düşünüp cevapladı: ’’Ben sana yardım edeceğim. Yarın dağın tepesine çıktığında tam karşıya bak. Ben de seninkinin hemen karşısındaki dağın tepesinde olacağım ve bütün geceyi senin için yakacağım ateşin başında oturarak geçireceğim. Ateşe bak ve dostluğumuzu düşün -bu seni sıcak tutacaktır. Geceyi başarıyla geçireceksin, sonrasında ise ben senden bunun karşılığında bir şey isteyeceğim.’’ Ali iddiayı kazandı, para ödülünü aldı ve arkadaşının evine gitti: ’’Benden bir karşılık istediğini söylemiştin’’ dedi. Aydi arkadaşını omuzlarından tuttu ve ’’Evet, ama istediğim para değil’’ diye devam etti; ’’Bana söz vermeni istiyorum, ne zaman benim hayatımda buz gibi rüzgarlar esse dostluk ateşini benim için yakacaksın.’’’’
ALINTI
* Gerçek degisim kimi eski seyleri farkli görmeye baslamaktir.
* Pencerenizin cami kirliyse disari çikip manzarayi parlatmaniz bosunadir.
* Eger siz kendinizi sevmiyorsaniz baskasi neden sevsin.
* Ana babaniz dogumunuzdan sorumludur, yasaminizdan degil.
* Eger kendinize yön ariyorsaniz yolunu kaybetmis birine sormayin.
* Dostluk, ayri olduklari zaman insanlari birlikte tutar.
* Fedakarlik çiçegin köküdür.
* Geçmisi bir kitap gibi kullanin, eviniz gibi degil.
* Birçok insan hayatinin büyük bölümünü oldugundan farkli görünebilmek için heba eder.
* Ilerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliginizdir.
* Aci, mutluluga göre daha çok sarki bestelemistir.
* Her davranisinda baskalarinin onayini arayankimseler hayatin birçok güzelligini iskalar.
* Yüzeyde hazine bulamazsiniz.
* Kahkaha ruhun dansidir.
* Mucize, enerjinizi korkulariniza degil rüyalariniza verdiginiz zaman baslar.
* Karsisinizdakini dinliyor musunuz, yoksa konusmak için sira mi bekliyorsunuz?
* Ikiyüzlülük sadece sahibi tarafindan görülemez.
* Hayatinizi bir para kazanma denemesi olarak kullanmayin.
* Cennete gitmenin iki yolu vardir
1) Gerçekten öldügünüz zaman
2) Gerçekten yasadiginiz zaman
* Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karsiligi satmak degil.
* Müzigi notalarin arasindaki sessizlik yaratir.
Kaynak: http://www.koniks.com
"font-family: 'Monotype Corsiva'" "font-family: 'Monotype Corsiva'" Sevgili Annem, "font-family: 'Monotype Corsiva'"
Sana bu mektubu çok uzaklardan yazıyorum. Hayal bile edemeyeceğin kadar uzaklardan. Neredeyim diye sorma, uzaklardayım işte. O kadar…
"font-family: 'Monotype Corsiva'" Sabah çavuşun sesiyle ayıldım. “Koğuş kalk!” diyordu. Bu sabah biraz daha erken uyandık. Operasyona çıkacaktık. Hemen yataktan fırlayıp hazırlandım ve bizi bekleyen arazi araçlarına yöneldim. Hava henüz aydınlanıyordu. Kırsala bu ilk çıkışımızdı. Yılan gibi kıvrılan patikalardan sonra operasyon mahalline geldik. Bundan sonra araçsız devam edecektik. Zaten bu dik yamaçlara makinaların çıkması imkânsızdı. Araçtan inince havanın bugün daha serin olduğunu fark ettim. Ya da bana öyle gelmişti, bilmiyorum…
"font-family: 'Monotype Corsiva'" Ama bugün içimde bir gariplik var. Belki de ilk defa operasyona çıkmamdandır. Sakın korktuğumu düşünme Anne! Benim adım Mehmet, Mehmetçik’im ben. “Korku” benim kitabımda yoktur. Ne de olsa dört yıl askerlik yapmış bir gazinin torunuyum ben. Bizim soyumuz bellidir.
"font-family: 'Monotype Corsiva'" En önde komutanımız, yola düştük. Yavaş yavaş dağa tırmanmaya başladık. Öyleye kadar kamp kuracağımız yerde olmamız gerekiyormuş. Yolumuz çok uzundu. Uzun bir müddet yürüdük. Çok yorulmuştuk. Omzumuzda tüfeğimiz, sırtımızda çantamız ve belimizde cephanemizle yürüyorduk. Ama bu bir insanın tadabileceği en güzel yorgunluktu. Ne kadar asil bir davaya hizmet ettiğimizi düşündükçe yorgunluğu hatırlamıyordum. Bunun adı vatan müdafaasıydı Anne!
"font-family: 'Monotype Corsiva'" Komutanımız birliği durdurdu. Birazdan tehlikeli bir bölgeye gireceğimizi, gözümüzü dört açmamız gerektiğini söyledi. Tüfeğimizi kavradık ve atışa hazır hale getirdik. Ardından yürümeye devam ettik. Nedenini bilmiyorum ama burası yolun önceki kısmından daha sessizdi. Sanki canlı-cansız bütün âlem derin bir uykudaydı. Ama ben bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu kestirememiştim… "font-family: 'Monotype Corsiva'"
Yamaçlar makinalı tüfeğin havayı yırtarcasına çıkan sesleriyle inlemeye başladı. Hemen yere yattık, sesler her taraftan geliyordu sanki. Yankılanmadan dolayı saldırının kaynağını bulamıyorduk. Komutanımız yırtınırcasına tam siper yatmamız konusunda bağırıyordu. Onun bu haykırışlarına ilk ateşte yaralanan birkaç arkadaşımızın feryatları karışıyordu. Bense yüzümü yere kapanmış komutanımdan gelecek olan başka emirlere odaklanmıştım. Tüfek sesleri artık uzaklaşmaya başlamıştı ve kısa süre sonra kesildi. Ben daha ayağa kalkmamıştım ki omzumda bir elin olduğunu hissettim. “Geçti artık, geçti!” dedi bir ses. Sesin tonu hiç tanıdık gelmedi. Kafamı kaldırdım. Toprak kızıl-kahve rengindeydi. Etrafa baktım. Hava ise bembeyazdı. Az önce yattığım yer burası değildi. Bana seslenen kişi arkamdaydı. Döndüm, yüzüne baktım. Tanımıyordum. Hala yerdeydim. Ayağa kalktım. Üstündeki üniforması hiç yabancı değildi. Elinde ise ahşap ağırlıklı bir tüfek, tüfeğin ucunda ise süngü vardı. Sanki savaştan yeni çıkmış gibi bir hali vardı. Fakat bu nasıl olabilirdi Anne? Birliğim, komutanım neredeydi? Şaşkındım. Konuşmaya çalıştım, olmadı. Ama karşımdaki asker, gözümün içine bakarak gülümsüyordu. Biraz toparlanınca arkada da birkaç asker olduğunu fark ettim. Onların da üzerlerinde farklı birliklere ait üniformalar vardı. Sanki biri havacı, diğeri ise denizci üniforması giymişti. O eski üniformalı asker “Aramıza hoş geldin!” dedi. Hoş gelmek? Farklı zaman ve birliklerden askerler? O an sendelediğimi fark ettim. İşin gerçeğini anlamıştım… Evet Anne, ben, biricik oğlun o hain pusuda şehit olmuştum!
"font-family: 'Monotype Corsiva'" Şehit oldum ama ölmedim Anne. Çünkü sen de biliyorsun ki şehitler ölmezler. Bu yüzden sakın ola benim için ağlama. Eğer benim için gözyaşı dökersen, bil ki ben o yaşlarda boğulurum. Belki beni artık göremeyeceksin. Boynuma sarılıp, saçımı okşayıp kuzum deyip öpemeyeceksin. Ama ruhum her zaman seninle olacaktır. Ak ellerinden öpüyorum. "font-family: 'Monotype Corsiva'" "font-family: 'Monotype Corsiva'"
"font-family: 'Monotype Corsiva'"
Oğlun, "font-family: 'Monotype Corsiva'" Mehmet
Edited by - Nizipli_kurt on 7/27/2006 4:02:18 PM
bireysel emekli, sadece üye...
gökhan abi yüksek müsaadelerine sığınarak bi konuda ben açtım. arada bi şiirlerini beklerim abi...neyse mekanına geldik, elimiz boş çıkmayalım abi....abicimşu şiirimiz kabul bauyurursun heralde )
gökhan abi yüksek müsaadelerine sığınarak bi konuda ben açtım. arada bi şiirlerini beklerim abi...neyse mekanına geldik, elimiz boş çıkmayalım abi....abicim şu şiirimiz kabul buyurursun heralde )
Mümin eli neylen sen sana bakın
Sen seni yukarı tutmaktan sakın
Doksan bin koyunu çaldırma sakın
Onu darıltmadan sağabilin mi
Doksan bin koyunu sağdığın şarda
Onu bir küleğe koyduğun nurda
Yüz yirmi dört meyyit yatar bir handa
Kırkına bir tas su koyabilin mi
Hoş geldin..
kardeş şiirin çok güzel şiiirin anlamıda burası tek benim değil sizinde yazılarınız beklerim site herkesin malı tekrar hoşgeldin aramıza artık sende bir Nizip.com koliksin ))..
saygılar...
Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim
Çaldılar çocukluğumu habersiz.
Penceresiz kaldım anne
Uçurtmam tel örgülere/tellere takıldı
Hani benim gençliğim nerde.
Ne varsa buğusu genzi yakan
Ekmek gibi, aşk gibi
Ah... Ne varsa güzellikten yana
Bölüştüm, büyümüştüm.
Bu ne yaman çelişki anne
Kurtlar sofrasına düştüm
Hani benim gençliğim anne/nerde
Hani benim sevincim nerde
Akvaryumum, kanaryam
Üstüne titrediğim kaktüs çiçeğim
Aldılar kitaplarımı sorgusuz.
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiç bir kapı
Hani benim gençliğim anne/nerde
Yağmurları biriktir anne
Çağ yangınında tutuştum.
Hani benim gençliğim anne.
Şiirin için çok sağol gerçekten ii bir şiir zaten bu şarkıydı galiba yanlış hatırlamıyorsam özgün müzüğin kralı olan bir sanatcının seslendirdiği bir şarkı tekrar sağol ...
Gençliğimizin kıymetini bilelim giden günlerin içini dolduralım gelecekte keşkeler olmasın hayatımızda hey gidi günler hey olsun ))))
GÖNÜL ÇALAMAZSAN AŞKIN SAZINI
NE PERDEYE DOKUN NE SAZI İNCİT
EĞER ÇEKEMEZSEN GÜLÜN NAZINI
NE DİKENE DOKUN NE DALI İNCİT
DİNLE Kİ BÜLBÜLÜ GELESİN COŞA
KARGANIN NAMESİ GİDERMİ BOŞA
MEYVESİZ AĞACI SALLAMA BOŞA
NE YAPRAĞINI DÖK NE DALI İNCİT
BU DA BİR ŞARKI SÖZÜ ÇOK SEVDİĞİM İÇİN YAZMAK İSTEDİM
<font size=\"2\" color=\"#ffffff\" style=\"background-color: #ff0000\"><strong><em><u>*****ÜLKÜCÜLER İPEĞE SARILMIŞ ÇELİKTİR*****</u></em></strong></font>
sevmekten kim usanır tadına doyum olmaz hangi gönül uslanır sevenle oyun olmaz.kac kere yemin ettim kac gönülede girdim sensiz yapamıyorum ahhhhhhbak yine geri geldim.şarkı sözleridir.buraya uygun gidecegini düşündüm.
MeLeq ŞeyTAn oLurSa....
ISSIZ PARKLARDA TENHA SOKAKLARDA
VE BÜTÜN Bİ ŞEHİR UYURKEN UZAKLARDA
DELİ DİVANE YOLLARA DÜŞÜP
YAŞLANMIŞ BİR KÖPEK GİBİ
ESKİMİŞ BİR GÖMLEK GİBİ
ATILMIŞLIĞINI HİSSETTİGİN OLDUMU
SEVMEKTEN
GÜNLER GECELER BOYUNCA YÜRÜMEKTEN
ELİN AYAGIN YORULDUMU
SEN YALNIZLIGIN ACISINI BİLİRMİSİN
UNUTULMAK BİR HANÇER GİBİ
SAPLANDIMI SIRTINA
İÇİNDE KISKANÇLIGIN ZEHİRLİ ÇİÇEKLERİ AÇTIMI
BÜTÜN GURURUNU ÇİGNEYİP
SEVDİGİNİN GEÇTİGİ YOLLARI
BASTIGI TOPRAKLARI EGİLİP ÖPTÜN MÜ
SEN ÇARESİZLİK NEDİR BİLİRMİSİN
SEN YOKLUK NEDİR GÖRDÜN MÜ
YANAN BAŞINI DUVARLARA VURUP
PARÇALAMAK GELDİMİ İÇİNDEN
SEN HER GÜN BİNDEFA ÖLDÜN MÜ
BÖYLEYİM DİYE AYIPLAMA BENİ
BİRGÜN KENDİMİ
SONSUZLUGUN KOYNUNA BIRAKIRSAM
YARALI YENİK Bİ ASKER GİBİ
DARILMA
UNUTMAKİ HER SEVEN İSİMSİZ BİR KAHRAMANDIR
UNUTMAKİ İNSAN SEVEBİLDİGİ KADAR İNSANDIR...
ŞAİRİNİ BİLMİYORUM BENİ ÇOK GÜZEL Bİ ŞEKİLDE İFADE ETTİĞİ İÇİN YAZDIM...
Aslında söylediklerimden çok sakladıklarımda gizliyim ben bu yüzden anlamak için konuştuklarımdan çok sustuklarıma kulak ver!!!
HIÇKIRIKLAR
* * *
Saatler bitmiyor; yapayalnızım
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Sensiz olmak mıdır hep alın yazım
Bilmek istiyorum, bilemiyorum
* * *
Esirgedin nazlı, hilal kaşını
Harap ettin çiçek kokan başını
Yüreğime akan gözüm yaşını
Silmek istiyorum, silemiyorum
* * *
Sanki herşey efsaneydi, masaldı
Ayrılık ruhumu elimden aldı
Gözlerim yollara takılıp kaldı
Gelmek istiyorum, gelemiyorum
* * *
Göğüs germek için acılarıma
Titreyişlerime sancılarıma
Seni bir kez olsun avuçlarıma
Almak istiyorum, alamıyorum
* * *
Saçılan bir köpük olmak dilinde
Boğulmak saçının ince telinde
Sır gibi sonsuza değin kalbinde
Kalmak istiyorum, kalamıyorum
* * *
Unutuyor beni sırlı gözlerin
İçimde bir yara işliyor, derin
Kulakların, dudakların, ellerin
Olmak istiyorum, olamıyorum
* * *
Bölerek uykunu, rüyalarına
O kucak dolusu hülyalarına
Gece gündüz uçup aynalarına
Konmak istiyorum, konamıyorum
* * *
Deli gibi aşık olsa da güle
Kim acır çöllerde öten bülbüle
Birgün alev alev yanıpta küle
Dönmek istiyorum, dönemiyorum
* * *
Hıçkıra hıçkıra ağlamaktansa
Başına karalar baglamaktansa
Bu yüreği hergün dağlamaktansa
Ölmek istiyorum, ölemiyorum.
Ya Olduğun Gibi Görün...
Ya da Göründüğün Gibi Ol...