FİKRİ SABİT VEYA POLİTİZE OLMAK
1980 Öncesi, ortalığın toz duman, herkesi kesin kaplarla sağ veya sol olarak ayrıldığı, kardeşin kardeşe, akrabanın akrabaya düşman olduğu günleri lise hayatımda yaşadım.Hali ile ben de hatırı sayılır bir fikir ve mücadele adamıydım.O netameli günlerde sayısız fidan gibi genç ve yaşlı demeden katledildi hem de aynı silah sabah sağcıyı, belki akşam solcuyu öldürdü.Kendi öz dayımı dinsiz diye annemin evinden kovdum, lisedeki en sevdiğim arkadaşımı, ilçemizden taşınırken vedalaşmaya sırf solcu olduğu için gitmedim. Mahalle ve hatta sokaklar bile ayrılmış, hiç kimsenin can güvenliği kalmamıştı? Bütün bunları 12 Eylül harekatından sonra, dahil olmaya alıştığımız emperyalist Batı’nın (eski Osmanlı İmparatorluğu korku ve komleksi )gelişmemize engel olmak için ektikleri nifak tohumu olduğunu yıllar sonra anladığımızda hepimiz kardeş olduk ama giden canlar ve hapishanelerdeki işkence ve kaybedilen yıllar belki bir nesli heba etti.
Bu yazıyı ülke genelinde yapılan mahalli seçimlerde ilçemizde yaşanan müessif öldürme olayı nedeniyle yazıyorum. 12 eylül öncesi ilçemizde yaşanan sağ sol kavgalarında, karakola düşünce sağcılar dönemin milletvekili Ş.Mehmet Özkaya’ya, solcular Emin Altınbaş’a yardım için koşarlar bu nedenle de hali ile ben Emin Altınbaş’ı sevmez, büyüdüğümüz mahallede komşu olmamıza rağmen nefretle bakardım. Daha sonra da 1983’de kurup 1987’de bitirdiğim 252 ortaklı Huzurevler Konut Yapı koopreatifinde yaşam başlamış ancak kanalizasyonu başlamamıştı. Başlama döneminde mahalli seçimlerde rahmetli İbrahim Halil Sayın başkanlığı kazanınca, kanalizasyon kazısı makinelarını benim faşist olduğum gerekçesi ile durdurup, başkanlığı bırakmadan yapılmayacağını haber saldığında üyeler ayaklanıp istifa etmememi isteyerek vefa örneği gösterdiler.halbuki ortaklarım arasında sol görüşlü Belediye meclis üyeleri bile vardı? Aylar sonra yaptığının yanlışlığını anlayan başkan kanalizasyonu yaptı, geçen yıllar sonra biz gerek Emin Altınbaş gerekse de bütün solcularla eski dostluk ve samimi günlere geri döndük. Hatta 1994 yılında kurduğum Mutluköy Konut Yapı Kooperatifine Başkan Sayın beni de üye yapsın haberi gönderince memnuniyetle üye kaydını yaptık ve bu suretle, parselasyon aşamasında başkanın himmeti ile arsamız çok değerlenip, fazlasını satarak üyelerimize büyük kazanç sağlamıştık.Yıllar sonra her iki siyasetçi Altınbaş ve Sayın vefat ettiğinde çok üzüldüm.Bu nedenle particilik adına, çok ileri
gidip kavga, hele ki adam öldürmek büyük hatadır .Particilik ne yazık ki kimilerince din gibi tabu görülüp hiçbir şartta değişilmeyecek gibi kabul ediliyor.Her parti kurulur gelişir ve nihayetinde kendini yenileyemeyen parti ve kendi çıkarına çalışan, seçmeni ile ilgilenmeyen siyasetçi yok olur gider. Seçim yarışları; proğram ve hedeflerle medeni şekilde yapılmalı, adayın titri, bilgi ve samimiyeti değerlendirilmelidir. Bazı kültürsüz çıkar gurupları kraldan çok kralcılık ederek ortalığı karıştırmak isterler.Bun tipleri parti ve adaylar engellemeli, kalıcı husumete müsaade etmemeleri gerekmektedir.
İlçem’den yolcu etmediğim solcu arkadaşımı da yıllar sonra yine Nizip.com sayesinde bulup özür dileyebildim. İnşallah artık fırsat buldukça görüşeceğiz.İşin garibi o günün aşırı solcusu arkadaşım da MHP’li olmuş!? Burada gençlere naçizane tavsiyem, zaman her şeyin ilacıdır.Uzun yaşamayı hedefliyorsanız etrafınızdaki her dostu birgün lazım olur umuduyla kırmayın, küsmeyin, kaybetmeyin. Özellikle partiniz için bu değmez, çünkü partilerde akçalı istismarlar da çok görülebildiğinden başkalarının çıkarı için kalp kırmak hele de adam öldürmeye değer mi? Particilik hepimiz yapalım, meydanı hırsıza uğursuza kaptırmamak için bir partiyi tutup oy verelim. Bir Fransız deyişi; Kişiler kendini siyasal ve sosyal olaylardan uzak tutma hakkına sahip değildir.., der! Çünkü namuslu ve dürüst insanlar bana ne derse çıkarcılar meydanı işgal eder ama particiliğimizi fikren ve medeni ölçülerde yapalım, seçimlerden sonra hepimiz dost ve kardeş olalım. Bu felsefe fikri açıdan da genellenebilir.Çok okuyup ( Okurken de bir kaynaktan değil, karşı fikre savunmak hakkı veren kaynakları da araşrırarak) fikir sahibi ve fikrimizin de savunucusu olalım ama diktecisi, zorlayıcısı asla olmamalı.İki cihan serveri sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V.); ‘’dinde zorlama yoktur’’ buyurmamış mı? Bu nedenle tebliğci ve aydınlatıcı olmaya evet, zorla ve hakaretle fikri empoze etmeye hayır demeliyiz.