[IMG]
Ben insanım
Akik, bir taştır. Gül, bir çiçektir. Arı, bir böcektir. İblis, bir şeytandır.
Hâme, bir cindir. Cebrail, bir melektir . Ben, bir insanım. Kendi türünü
temsil eden bu varlıklar arasında yerim neresi benim? Kimim ve kimin
içinim?
"Nefsini bilen, Rabbini bilir." Madem öyle, ben önce kendimi bilmeliyim.
Rabbimi tanımak ve dünyadaki yerimi belirlemek için kendimi bir
anahtar gibi kullanmalıyım. Çevremdeki her şeyi de o zaman
anlayabilirim ancak. Zira, bakılandan ziyade, "bakış" önemli. Kendimi
tanırsam, "insan"ı da tanımış olurum. "Cüz"ler, "küllî"lerin aynasıdır.
Ben, insanım. Varlık bezmi etrafımda pervanedir. Cebrail, benim için
Rabbimden haberler getirir, haberler götürür. İblis, benim için Rabbine
düşman kesildi. Hâme, o görünmez varlık, benim mensubu bulunduğum
"bir güzel insana" ümmet oldu da şereflendi. Akik, benim iltifatımla
değer kazandı. Gül, bir anlık nazarım için gülümser. Arı, bana hizmet
etmenin şevkiyle bal yapar.
Aslım topraktır, ama ruhum görünmez fezalarda uçar. Gayb ile şehadet
bende buluşur, mânâ ile madde bende birleşir. Efendi de benim, köle
de. Cihanın sultanıyım , ama Onun kuluyum. Zirveyim, seçilmişim.
Omuzumda üstünlük nişanı takılı, akıl nurudur başımda parlayan.
Kendi başıma bir hiçim. Varlığım bir gölge, elimde olana "benim"
deyişim bir vehimden ibaret. Neyim varsa O verdi. Ben, Onun için
varım. İlmim, iradem ve kudretim hep Rabbimden. Ben, Mabuduma
kulluk etmek için buradayım. Acizliğimi bilir kudretine
sığınırım,zayıflığımı görür kuvvetine dayanırım, fakirliğimi anlar
rahmetine güvenirim, kusurumu fark eder affımı isterim.isterim
rabbim...
Ben define arayıcısıyım, sırlar ülkesinin yolcusuyum. Onun yolundayım,
Onunlayım, Ona giderim. O yolun merhaleleri hem kavuşmadır, hem
ayrılık. Her adımda bin ızdırap ve bin lezzet tadarım. Bir yerde
duramam, yeter diyemem, gaflet öldürür beni.
Yol tehlikelerle dolu. Bu sırlar ormanının her ağacı ardında bir düşman
pusu kurmuş. Nefsim, can düşmanlarımla işbirliği halinde. Ben, Ona
gitmek isterim. İblis beni aldatıp kendi yolunda yürütmek ister.
Bütün kapılar bende açılır, bütün yollar benden geçer ve Ona gider.
Hem yolcuyum, hem yol. Hem kapıyım, hem anahtar. "Enfüsî tefekkür "
bendedir, kendime girer Ona giderim. "Afakî tefekkür" benim işimdir,
ibretle cihan kitabını okur, okuturum. Her eser şiirimdir; hisseder,
anlatırım.
Bana, "Niçin akikten, gülden, arıdan söz ediyorsun? Taş, çiçek ve böcek
bu kadar mı önemli?" derler. "Tefekkür" sırrını bilmeyene neyi, nasıl
anlatmalı?
Hayır, onların kendi başlarına bir önemleri yok, farkındayım, ama
madem beni aradığıma götürüyorlar, olabildiğince önemlidirler.
Meselem akik, gül, arı değil, ben Rabbimi anlamaya çalışıyorum. O,
kendini "eser"leriyle tanıttı, ben de Onu eserleriyle anlatıyorum.
Gül bir nebî değil, ama Rabbimden haber veriyor
Akik, gül, arı, hepsi birer ayna, gösterdikleri mânâ olmasa ne önemleri
var. Ben fâni aynaları değil, onun içindeki bâkiyi gösteriyorum.
Ben, mânâ arısıyım. Varlıktan varlığa uçar, bal özü toplarım.
Işıl ışıl yıldızları, dalga dalga denizleri, dumanlı dağları, esen rüzgârları,
yağan yağmurları, gülümseyen çiçekleri harman eder, gönül dünyamda
"iman" balları yaparım. Bülbül olur "marifet" iklimine uçarım, Yûnus
olur "muhabbet" denizine dalarım. Yerdeyim, gökteyim, denizdeyim,
dağdayım; kâinat bahçemdir benim, gönlümce gezerim. Bazen cihan
dar gelir, Rabbimin sonsuz isimler ve sıfatlar âlemine doğru
kanatlanırım.
Sonsuza yürümekten yorulan ve beni bugüne çağıranlara şunu derim:
"Güncel"in sığ sularında mı boğulayım? Bu gün var yarın yoklarla mı
oyalanayım? Dalga uğruna denizden mi vazgeçeyim? Elması bırakayım
da, "cam" için can mı vereyim? Altın için bile olsa elması terkedene
akıllı denilir mi?
Benden, yere mıhlanmamı istiyorsunuz, farkında mısınız, siz benden
"beni" istiyorsunuz. Elimde olmayanı nasıl veririm? Ben, kendimin
değilim, Onunum. Onsuz hayat, yaşanmamıştır. Gafletle geçen zaman
ömür değildir.
Anlayın artık, sizinle olamam. Bedenimi verdim, ruhumu da veremem.
Hayır! Ben ebediyet yolcusuyum. Yolcu yoluna gitmeli!
vesselam