Yaşları 80’in üzerindeki (eski kuşak, yaşam duayeni)
Nizipliler bir bir göçüp gidiyor…
O, değerli insanlarımızın tümü, rahmetle anılmayı hak eden,
onurlu-gururlu ve kendi kendilerine yetmenin, fedakârlığın,
alçakgönüllülüğün ve de sevgi-saygı ilişkilerindeki samimiyetin,
iş ahlakındaki dürüstlüğün ve kollama-gözetme, yardımlaşma-dayanışma
ve de iyi günde de, kötü günde de paylaşma mefhumunun örnek
insanlarıydılar…
Bıraktıkları yaşamsal miras, hiçte küçümsenemeyecek manevi
değerler türündendir…
Analarından-babalarından, dedelerinden-ninelerinden öğrendikleri
ve pratikte sergiledikleri ‘bize özgü’ yerel gelenek ve görenekleri ve de
sosyo-kültürel yaşam tarzlarına özgü hassasiyetleri;sağlıklı ve saygın
insan ilişkilerini ve genel ahlak anlayışlarını ve özellikle de atasözü
niteliğindeki ‘kıssadan hisse’ türünde ibretlik tespitlerini (deyim, deyiş ve
özlü söze dönüşen kişisel yakıştırmalarını) bizlere kadar taşıyan o değerli
büyüklerimizi ‘önümüzdeki yıllarda’ çoktan da çok arayacağımız kesin…
Onlar, yüzlerce yıl öncesinden, kendilerinin de içinde bulunduğu
bölgemiz insanlarının yaşarken sergiledikleri huylarını-huslarını, kişilik
noksanlıklarını ya da şahsiyet abideliklerini, eksiklik ve noksanlıklarını
gözlemlemiş ve üç-beş kelimelik cümlelerle özetleyerek özlü söze
dönüştürmüşlerdir.
Bu özlü sözlerin, benzetme ve yakıştırmaların yitip gitmemesi ve
unutulmaması için, şu günlerde, fırsat buldukça, sayıları iki elin parmağı
kadar kalan 80 yaş üstü kadınlı, erkekli Nizipli büyüklerime ulaşmaya
çalışıyorum; bireysel hatalar ve tavırlar ve de uygunsuzluklar ve
komiklikler hususunda birbirlerine ne tür yakıştırmaları (özlü söze
dönüşen deyimleri) uygun görüyorlardı, diye…
İşte, onlardan öğrendiğim ve dört dörtlük Nizipliler’e ait olan ve Nizip
ile ilgili kitap ve dergilerde (pek) bulunmayan ‘gerçek’ deyimlerimiz ve
özlü sözlerimiz:
-Şanlı bağın koro (koruğu)…
-Başı güllü, başı küllü…
-El iyisi, ev delisi…
-Sanki yiğit ölmüşte kanı çörtenden akıy…
-Aferim düşkünü…
-Cello’nun eşşe(eşeği) kimi (gibi)… Takıp-takıştırmış.
-Aşağı Oba’da yalanı söyler
Yukarı Oba’da kendi inanır…
-Kadir Efendi’nin iti…
-Bilal Efendi’nin mecosu…
-Ağzı urvalı..
Kele bacım, şu sokakta da bir tane ağzı urvalı yok ki konuşak…
-Kendine bir minderlik yer bırakmamış…
-Keret eşşe (eşeği) kimi (gibi)… Üstüne yük almaz.
-Burunsuz, kulaksız… Burnu koku almaz, kulağı işitmez…
Umursamazlık, duyarsızlık, düşüncesizlik ve de çıkar pişkinliği
örneklemesi.
-Burunlu, kulaklı… Duyarlı, hassas, düşünceli, saygılı, hesaplı ve de
kimseye yük olmayan, istenilmeyen yada yakışmadığı yerde durmayan…
-Ayaz ağanın damı…
-Olamazsın has bahçenin bülbülü,
Ötemezsin mırç mırç,
Karazağsın, karazağ…
-Allah ‘verecekse’ iki iyiliğin birini versin…
-Allah, iki günümüzü üç etmeye…
-Azeme Hattüç (hatice)…
-Sen ki bir garip abdalsın,
neğe (neyine) gerek püsgüllü zurna…
-Ekme(ği)nin ucundan ısırılmaz…
-Kırk paralık eşşen (eşeğin)
yirmi paralık suppası (sıpası) olur…
-Ya kabir, ya tabur, ya sabır!...
-Baştan kıça haber yok…
-Evde kalmış kız küsergen (kırılgan, alıngan) olur…
-Bele (böyle) uşak (evlat) böyütcene (büyüteceğine),
git hamam kapısında kil sat…
-Haneğin ulo (uluğu)…
Rica notu:
Lütfen, yorumlarınızda
a-) bize özgü bu deyimlere, yorumlarınızı eklerken ‘bildiklerinizin’ anlam
açılımlarına da yer veriniz.
b-) Kendi bildiğiniz ve duyduğunuz Nizipliler’e özgü deyim ve deyişleri de
yazınız… Ki ortak çalışma ürünü bir Nizip dökümanı oluşsun.