Özdemir İnce ismi daha çok şiirle anılan bir isimdi.Şiirleri;ikinci yeninin izleri,imge yoğunluğu…en çok da şiirin doğasına uymayan çok kelime kullanmakla maluldür.Tat vermeyen,tınısı olmayan soğuk ve donuk mısraların şairidir Özdemir İnce.Örneğin şu mısralara beraberce bakalım;
Birden anımsadın bunca yıl sonra/o gördüğün badem gözlü/çingene kadını/tam yirmi beş yıl sonra/sandıklı pazarında( Sandıklı Pazarında) veya şu mısraları;
Bir şeyler kapanıyordu bir yerlerde/belki bir kapı, belki bir mezar
ama çatı değildi - sanki bir yangın/tavşanların, kuşların hızından anlıyordun,
ama çatı değildi kapanan/üzerinde bir bayrak dalgalanan…(Dört Duvar arasında) hele ‘Öte’ şiiri tam da evlere şenlik bir kelimeler herc-ü merc’idir;
Benden, onlara benzer olmamı beklemeyin/Ve onları yineler olmayı beklemeyin.
Herkes yeniliğine varır, kendi kalırsa/Kimseden bana benzer olmayı beklemeyin.
A.Haşim’in şiirde anlam aramakla ilgili sarf ettiği ‘kuş eti’ peşinde değilim.Ruhumun,duygularımın açlığını gideren bir et olsun yeter.Ama maalesef,etten sıyrılmış kemikten kelimelerle yazan bu şair için de iyi kanaat sahibi olmamı kimse beklemesin!
Özdemir İnce’nin şiirindeki kabz hali;son yıllarda Hürriyet gazetesindeki köşesinde yazdıklarından sonra daha iyi anlaşılıyor.İnsanı sevemeyen,insanı inanç ve ideolojisinden dolayı yok sayan bir zihniyetten de ancak bu kadar şair olabiliyor!
Özdemir İnce’yi kızdıracak bir özelliğimi söylemeliyim;
Sayın İnce! Hamdolsun ben bir İmamım ve doğal olarak da imam hatipliyim!Sahi bu durumum yazı yazmama engel midir Özdemir abi?! Bak imamlar şiir tahlilleri yapıyorlar,yazıyorlar,kaymakam oluyorlar, vali oluyorlar ve en önemlisi,senin yorumunla; “Demokrasi ile yönetilmediğimizin göstergesi olarak imam hatipli başbakan” dahi oluyorlar.Şimdi ben burada Sayın Engin Ardıç veya Sayın Ahmet Kekeç gibi; “Sevsinler seni Özdemir! sen hala orada mısın ‘öte’ şiirini bir daha oku belki ne dediğini veya ne diyemediğini daha iyi anlarsın sevsinler seni sen hala orada mısın Özdemir?!”Gördün mü Özdemir bey imam hatipliler polemik de yapabiliyor demagoji de!Yani insanız nihayetinde.Senin dediğin; “Çünkü imam hatipler din adamı yetiştirir.Bu okulun verdiği formasyon ile sadece imam olunabilir.İmamlık dışında hiçbir meslek yapmamalı!” bir kez daha sevsinler seni.Sen koftiden şiirler yaz.Kemalizm teorisyeni ol,siyaset bilim üzerine konuş,sosyolojik tahliller yap…bütün bunlar sana ve Pako’nun sahibine yakışsın ama bize bir şey yakışmasın öyle mi?!
Sevgili Özdemir bey!
Sen ve senin gibi düşünenler bilmelidir ki;imam hatip okullarından yetişen insanlar bu ülkenin her okumuş evladı gibi,aynı donanıma,fazla olarak da din bilgisine sahiptirler.Din ile dünyayı birbirinden ayırmayan daha sahici bir bakışla,hayatı,eşyayı ve insanı daha sahici kuşatma yeteneğine sahiptirler.Ülkemizin son 60 yıllık siyasi hayatında baş gösteren bu eğilimin,dinin sosyal,kültürel ve de siyasal hayatta görünür oluşunun tarafınızdan anlaşılamaması,sizlerin kendinize,dininize,tarihinize… yabancı olmanızla ilgilidir.Mesele İmamlarda veya imam hatiplilerde değil,maalesef sizde,sizin deli gömleği giydirilmiş,batıl ve batılı idraklerinizde.
Sevgili şair!
Her şeye rağmen şair olarak kalsaydın,en azından soyut resimlere rağbette olduğu gibi,yan yana dizilmiş kelime kalabalığı, tatsız şiirlerine de bir şekilde kulak kabartanlar olurdu! “Büyük Şair” derlerdi en azından.Ama sen kalktın İslam’a,İslami değerlere,üzerinde bulunduğun zemine küfretmeye,bu anlamdaki küfrünü de üç-beş karikatürize edilmiş sembol ve simge üzerinden gizlemeye başladın.Ama artık yemiyoruz,yemiyorlar.Belki de her gün köşende bundan dolayıdır hop oturup,hop kalkıyorsun!Sakın hakaret olarak algılama,inan senin yazdıkların,ima ettiklerin…karşısında benim yazdıklarımın kıymeti ne ola ki?!
Evet…ben bir imamım ve imam hatipliyim.Allah’a secde etmekten büyük haz alıyorum.Kur’an okuyorum.Kitap okuyorum hayatı okuyorum.Öyle ki; Silivri’den stratejik konularda yazan ve “Hükümete talibiz” diyecek kadar hamakat ve evhamlarla dolu,askeri ajite eden Doğu Perinçek’in henüz yeni yayınlanan kitabını da okuyorum.Bu arada Led Zeplin dinlemeyi seviyorum Frank Sinatra dinlemeyi de. Bunun yanında klasik Türk musikisini,Cinuçen Tanrıkorur’u, Melihat Gülses’i her şarkı ve türküye ses verebilen Şevval Sam hanımefendiyi,o vakur duruşu ve sükunete ermiş yüzü ile Sumru Ağıryüryen hanımefendiyi de dinliyorum.Hatta bazen onlara eşlik de ediyorum.Ara ara puro içiyorum(Cuaba/Habanos) Pipom da var.Kendisi her türlü değişen ama benim sigaram üzerinden beni güya değişmekle eleştiren Yaşar Nuri hocaya söylediğim gibi; “Çakmağım da Dupont” hem de gerçek Fransız malı altın kaplama Dupont.Bu arada 2000cc bir Japon arabasına bindiğimi de belirteyim de işin suyu çıksın!Şimdi söyle bakalım bay İnce! Sen kimsin ben kimim?!Çağdaşlığın, modernliğin göstergesini hangi unsurlar üzerinden okuyorsun?Yok eğer Darwinzm üzerinden okuyacaksan bil ki;ben orada yaratılışa inanıyorum ve sana göre dogmatiğim!Oysa bana göre de bir varsıyım üzerinden giden sen ve senin gibilerdir dogmatik inançlı olanlar.Şimdi söyle bakalım Özdemir bey! Kıstaslarımız ne olmalı?
Halka fetva vererek hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik çaba içinde olan biri olarak,sana da yardımcı olamak isterim.Sen benim hayatıma müdahale etme.Ben senin hayatına müdahale etmeyeyim.İkimiz de bu mavi gök kubbe altında,bu ölümlü dünyada yarın hesap için yeniden haşr olacağız.En azından Kant’ın ilkelerinden hareketle yola çıkarsak;ahlaki olarak bile düşündüğümüzde Tanrı ve ahireti bulabiliriz.Dinimin bana öğütlediği enfes terminoloji ile söylersem; benim Ed- din’im bana senin dinin sana.Benim Ed-din’imden kastım;Allah’ın vahyettiği ilahi bir nizamdır.Senin dinin ise,bir görüş ve ideoloji de olabilir.Ed-din tarih boyunca hepsine hukuk(şeriat) ölçüleri içinde hayat hakkı tanımıştır.Bana imam hatip te bunları öğreten o nurlu elleri öperek,seni sana havale ediyorum.Kendine iyi bak,kabz halinden kurtul,evhamlarından,kuruntularından kurtul ki;hayatın tadına varabilesin Özdemir abi.
31.03.2009
Email: ozguldavut@gmail.com