Bir başkadır Nizip’te yaşam,renkli bir kıssaları vardır insanların.İnsana rengini topraktan almış diyenlerce bir üsluptur tenlerindeki buğday tanesi renkler.Bu renklerden olacak ki buradan almıştır geçim kaynakları olan Antep Fıstığı rengini.Onlar için bir hayat tarzıdır kırmızı ve taşlı topraklarında ki Fıstık.Yaşamlarının her safhasında onu düşünürler,hasat zamanı rüyalara girer bu olay.Kimi zaman küçük bir çocuğun ayağındaki yeni bir ayakkabıdır,kimi zaman genç bir kızın kapalı kapılar ardında duran çeyizliğidir,kimni zaman da evin babasının çocuklarına aldığı hediyelerdir.Bu onların yaşayabilmek için dermanları,tutunacak dallarıdır.Günlük yaşamın her safhasında o vardır.

Nizip topraklarına adım atınca ucsus bucaksız fıstık ve zeytin bahçeleri karşılar sizi.Hani halk dilinde kullanılan "Fıstık gibi kız" deyimi varya işte onun manasını daha iyi kavrarsınız bu bahçelerin çehrelerinde.Çehrelerine bir yaşamı,bir umudu saklamış bu bahçelerde hayatın şah damarını yakalarsınız usul ve tamahkar bakışlarında.Dalarsanız içine,yürek kapılarını aralarsanız tükenmemiş,yitirilmemiş vuslatlar bulursunuz içinde.Aslında derinden içli bir "ah" bestesinin yansımasıdır bu.Bir şairin kaleminden dökülken "Nizip sen ki insana yaşama mücadelesini öğreten şehir..........."dizelerinin tamamlanmamış sonsuza uğurlanan mısralarının bir vesika örneğidir.

İçinde tarihin kilometre taşlarını barındıran vefaker bir o kadarda umarsız şehir sana ve benliğinde gizemli bir şekilde sakladığın o Belkıs kentine ta derinlerden gelen bir yakarışla yaklaşıyoruz. Düşünmeden duramıyoruz tarihini, bu kalıntılarda barındırdığın devrin ayak izlerini.

Yüzyıllarca bağrına bastığı,yarınım dediğin toprak yığınlarının Sokaklarında gezerken yaşlı bir amcanın davranışlarını tahlil ederseniz bir köşe başında,cebinden çıkardığı parlak tabakasının içindekilere dikkat edin,dikkat edin sıcaktan kurumuş tütününün içindeki beyaz fıstık parçalarına.Tütünü sıcaktan kurumasın diye koymuştur o parçaları.Tütününü nem tutmak bir bahanedir belkide,belkide o fıstığın özünü sigara dumanıyla ciğerine,tüm benliğine kavratmak istemektedir.Bu soruyu o insanlara ben sormadım hiç; gün gelir devran döner sözlerimize değer verirde bir köşe başında incelerseniz bu insanları benim cesaret ederek soramadığım bu soruyu siz sorun ne dersiniz?Takdir sizin.Vesselam
RAMAZAN YAYLAK
Hasanı Molla İlk.öğr.Okl. Müd.Yet.Öğr.

Yorumlayan: admin tarih 22.11.2006
Gerçekten ilginç iki tespit, mutlaka soracağım. Yarışmaya katılıp zaman harcadığınız için teşekkür ederim