Aslanlar ülkesinin kralý, birgün bütün aslanlarý toplayýp onlara þöyle demiþ: “Ey halkým! Eldeki verilere göre biz aslanlar için en faydalý yiyecek, koyun eti... Bu nedenle halkýmýzýn günlük koyun eti ihtiyacýný hesaplattýrdým ve koyunlar ülkesinin kralýna haber gönderip onlardan bu ihtiyacýmýzý karþýlamalarýný istedim.
Aslanlar kralýnýn bu açýklamalarý yaptýðý sýrada, koyunlar ülkesinde de meclis toplanmýþ. Koyunlar kralý, meclis üyelerine iþin vehametini anlattýðý halde meclisten müsbet bir karar çýkmamýþ. Bunu öðrenen aslanlar, hemen ertesi günü koyunlar ülkesine saldýrmýþlar, ülkeyi savaþ yerine çevirip binlerce koyunu telef etmiþler. Koyunlar meclisi, bu iþe çözüm bulmak üzere tekrar toplanmýþ, fakat yine bir çözüm bulunamamýþ. Herkes kara kara düþünürken, yaþlý bir koyun söz isteyip krala hitaben þöyle demiþ: “Efendim! Bu meseleyi ancak iki þekilde çözebiliriz; ya bizler aslanlaþacaðýz – ya da aslanlarý koyunlaþtýracaðýz. Kralýn “Peki ama bu nasýl olacak?” sualine cevaben yaþlý koyun, bu iþ için bir kurt postunun yeterli olacaðýný söylemiþ.
Kurt postuna bürünen yaþlý koyun puslu bir havada aslanlar ülkesine girmiþ ve çarþýnýn tam ortasýnda yüksekce bir yere çýkýp konuþmaya baþlamýþ: “Ey aslan kardeþlerim! Tanrýtirnakmirnakbisinýn bu elçisini iyi dinleyin: et beden ve ruh saðlýðýnýza zararlýdýr, ot ise aksine sizin için çok faydalýdýr. Hem unutmayýn ki Tanrý et yiyenleri deðil, ot yiyenleri sever!”
Bu sahte elçi, uzun süre konuþup etin zararlarýný, otun faydalarýný sýralamýþ ve her cümle arasýnda “Tanrý et yiyenleri deðil, ot yiyenleri sever” deyip durmuþ. Tabii ki aslanlar bu yabancýya gülüp geçmiþler, sözlerini ciddiye almamýþlar. Fakat bu yabancýnýn sözleri; “itilip kakýldýðýný, halkýnýn kendisinin kýymetini yeterince takdir edemediðini düþünen” uyuz bir aslanýn dikkatini çekmiþ... Uyuz aslaný kolaylýkla ikna eden sahte elçi, en nihayet ona demiþ ki: “Ben þimdi gidiyorum ve artýk dinimizi kardeþlerine teblið etme görevini sana veriyorum”
Yeni misyonu kabul etmesi halinde adam sýrasýna gireceðini farkeden uyuz aslan hemen “Tanrý et yiyenler deðil, ot yiyenleri sever!” mesajýný yaymaya baþlamýþ. Aslanlar bir yabancýnýn deðil, kendi içlerinden birinin sözlerine pek tabii ki fazla duyarsýz kalmamýþlar ve yavaþ yavaþ bu dini benimsemeye baþlamýþlar. Derken aslanlar ülkesinde halk artýk et deðil, ot yer olmuþ. Aslanlar hem inançlarýndan vazgeçdikleri, hem de güçten düþtükleri için koyunlar ülkesine bir daha saldýramamýþlar. Ve koyunlar için de tehlike tamamen sona ermiþ.
Gökten üç elma düþtü: biri aslan suretindeki gafillerin kafasýna, biri kurt kýlýðýndaki hainlerin kafasýna, biri de uyuz aslan edasýyla dolaþan bazý dava adamlarýnýn kafasýna...
ALLAH (C.C.), BU SIRALARDA, UYUZ ASLAN EDASIYLA PÝYASADA SIKCA RASTLANAN DAVA ADAMLARININ ÞERRÝNDEN BÝZLERÝ KORUSUN VE ONLARI KOLAY TESBÝT EDEBÝLME MELEKELERÝNÝ BÝZE VERSÝN... AMÝN
Kahrolmamýz, ehil olmayanlarý ehliyet makamýnda görmemizdendir. Yaylanýn kurtlarý avlanýnca meydan çakallara ve tilkilere kaldý; köpekler bayram ediyor. Ne zamana kadar? Bozkurtlar titreyip, kendine geldiði güne kadar...
Ýbrahim Ergüvenç