MALATYA'DA TİYATRO yaşanmış gerçek olay.
Ülkü Tamer turnede Malatya'ya gidiyorlar. Oyun sergileniyor, ilk gece şehirin ileri gelenleri ön safta.
Ülkü Tamer oyunda kızın babasını oynuyor. Kızını istiyorlar vermiyor.
Çocuk aşk acısından ölüyor vs. Halk acayip etkileniyor oyundan, ağlayanlar falan. Oyun bitiyor.
İki polis kulise geliyor. Komiserim sizi istiyor diye. Ülkü Tamer'de çok etkilendi, tebrik edecek
diye kalkıp gidiyor. Karakola bir giriyor, ortalık buz gibi. Komiser bizimkini görünce , sinirle ayağa kalkıyor. "lan sen ne şerefsiz adamsın be arkadaş. Vermedin kızı bak ne oldu, gül gibi oğlan öldü gitti. " Ülkü Tamer "ama efendim, diye açıklayacak oluyor." Komiser sus diyor. Yarın akşam da
gelip izleyecem, eğer kızı yine vermezsen hepinizi karakola alıp falakaya yatıracam lan diyor.
Ertesi gün Ülkü Tamer oyunun sonunu mecburen değiştirip ( değiştirmezse falakaya yatmak var) )
oynuyorlar. Oyun bombok oluyor. Ama komiser en ön safta mutluluk göz yaşları döküyor. )
SULTANBEYLİ'DE TİYATRO Bu da yaşanmış gerçek olay.
Sultanbeyli'ye tiyatro gelmiş. Oyunun bir bölümünde rol icabı, israil askeri kılığına girmiş elemanlar, filistinli rolündeki gencin kolunu kırarlar.
Oyunun başından beri gaza gelen hacı amcalardan biri, tam o sahnede daha fazla dayanamayıp
"Tekbiiiiiiir Allahu ekbeeeer" diye bağırarak sahneye fırlıyor. Ayakkabısını çıkarıp, israil
askeri kıyafeti içindeki oyuncuların birinin suratına fırlatıyor. Asker rolündeki oyuncunun suratı
kan içinde kalıyor. Oyun iptal ediliyor. )
Ama işin komik yanı ayakkabıyı fırlatan hacı amcaya bunun bir oyun olduğunu bir türlü anlatamıyorlar.
O hala "münafıklar bırakmadınız ki diğerlerini de devireyim" diyormuş.))