Gözlerin düşer göğün mavisinden
Soğuktur zifiri karanlıklar ülkesi
Ben, düşler şehrinin mütevazı sakini
Sen Güneş’in kızı avucumu ısıtan
Gözlerinle...
Zaman geçiyor Güneş’in kızı
Düşlerim ısınıyor karanlıklar ülkesinde
Aşk mühürleri vuruluyor gecenin ortasına
Ben kanlı evraklarda mürekkep kanatıyorum
Oysa çocuklar masum, çiçekler suskun
Ve geçiyor zaman, anlamıyorsun…
Gel gör ki Güneş’in kızı
Oturan bir sevdasın yüreğimin kıyısına
Seni ulu orta sevmek haddim değil
Ben seni göz yaşartan bir melodinin
Beni çağıran sızısında sevmeliyim
Güneş kadar yakıcı, güneş kadar sessiz
Olmalı gözlerde esaretimiz...
Gel gör ki Güneş’in kızı
Bir şiir dillenir dudaklarımda
Sevda sözcükleri dizerim yarım ağız
Kimse okumayacak, kimse bilmeyecek
Kimse bir daha sana Güneş’in kızı
Diyemeyecek…
Şimdi gidiyorsun
Ve yumuyorsun gözlerini hepten
İzi kalmalıyken yüreğinde sevdanın
Gidiyorsun, avuçlarını yakmadan
Düşler şehrinin mütevazı sakininin
Gidiyorsun, yağmura dokunmadan
Gidiyorsun...
Ve gittin Güneş'in kızı
Yağmurlar yağdı düşler şehrine
Bir şiir geçti sanki caddelerinden
Bir şiir geçti; yazılmayacak
Ve ben de yazmadım bu şiiri
Sadece yağmur geçti sayfanın beyazından...
Mevlüt Kara
16 Temmuz 2010
Nizip
NOT: Göğün mavisinden sayfanın beyazına...