HADİS: imam ebu Hanife (r.a) hocası hammad’dan rivayet edilmiştir
Bir adam, peygamberimize gelerek şöyle sordu: ‘ey Allah’ın Resulu,Allah’ın birliğine inananlardan herhangi bir kimse cehennemde kalacak mı?’ ‘Peygamber efendimizin (s.a.v) cevaben:’evet, kalacak! O da cehennemin ta dibinde bulunan bir kimse olup:’ Ey şefkati ve ihsanı bol olan Allah’ım!’ diye feryat eder.O kadar bağırır ki Cibril onun sesini diyar ve:’ Acaba ne olur?’ ‘acaba ne olur?’ diyerek, bu ne biçim yardım isteyiş diye şaşakalır.Nihayet Cebrail dayanamayıp,Rahman’ın arşının önünde secdeye kapanır.Yüce Allah:’ Ey Cibril kaldır başını’. Der.O da başını kaldırır. Cenab’ı Hakk, onun neler gördüğünü bildiği halde Cibril’e sorar:’seni bu kadar şaşırtan acayip şeyler nelerdir?’Cibril:’Ya Rabbi! Cehennemin dibinden gelen bir ses duydum.Senin sahibi,’ Ey şefkati ve ihsanı bol olan Allah’ım!’diye feryat ediyordu.İşte beni çok şaşırtan bu ses idi.’ Dedi.Allah Teala, Cibril’e şöyle der:’Ey Cibril, (Cehennem bekçisi olan) Malik’e git, Ona: ‘Ya Hannan Ya Mennan!’ diye feryat eden kulumu ortadan çıkarmasını söyle!’ Cibril çıkar.Cibril (a.s), ona:’Yüce Allah,’Ya Hannan ve Ya Mennan!’ diye feryat eden kimseyi buradan çıkarmanı’ emrediyor.’ Der.Malik cehenneme girer.Çok aradığı halde onu bulamaz.(Halbuki Malik,cehennemdekileri, annenin çocuklarını tanımasından daha iyi tanımaktadır)
Sonra (Malik), gelip, Cibril’e der ki:’doğrusu cehennem öyle bir çatırtı ile patlayıp fışkırıyor ki, ne taşı demirden ne de demiri insandan ayırt edebiliyorum’.Cibril geri döner,Rahman’ın arşı önünde tekrar secdeye kapanır.Yüce Allah ona: ‘ Ey Cibril kaldır başını! Niçin kulumu getirmedin?’ diye sorar:Cibril:’Ey Allah’ım,Malik diyor ki:’Cehennem öyle bir çatırtıyla patlayıp fışkırıyor ki; ne taşı demirden ne de demiri insandan ayırt edebiliyorum.YüceAllah şöyle der:’Malik’e söyle, o kulum,cehennemin gizli ve şu kadar derinliğinde filanca yerin şu köşesinde bulunmaktadır.’Cibril tekrar Malik’e gelerek durumu ona haber verir.Malik, yeniden cehenneme girer.Adamı tarif edilen yerde,baş aşağı atılmış, başı ayaklarına ön saçları ile bağlanmış,elleri boynunda kenetli,üzerine yılanlar,akrepler üşüşmüş bir halde bulur.Onu, (üzerindeki) yılanlar ve akreplerin döküleceği biçimde tutup bütün kuvvetiyle sirkeler,sonra zincirler ve bukağıların parçalanacağı bir şekilde kuvvetle çekerek onu ateşten çıkarıp,’ hayat suyu’na daldırır.Sonra da Cibril’e teslim eder.Cibril onun perçemlerinden tutup, Rahman’ın arşı önüne kadar sürükleyerek.Yolda Cibril’in karşılaştığı her melek topluluğu, bu kulu gördüklerinde’ üf be şuna!’ diye tepkilerini dile getirirler.Cibril,Rahman’ın arşı önünde tekrar secdeye varır.Yüce Allah:’ Ey Cibril kaldır başını.’ Der. Daha sonra da diğerine dönerek:’ Kulum, seni güzel bir biçimde yaratmadım mı?Sana elçi göndermedim mi?O elçi sana kitabımı okumadı mı?Sana iyi yapmanı emredip, kötü olandan da nehyetmedi mi?’ diye sorar.Kul da bunların hepsinin doğru olduğunu söyler.Cenab’ı Hak:’O halde şu şu günahları niçin işledin?’ diye sorar.Kul da:’Rabbim! Günah işlemekle ben,(aslında) kendi kendime zulmettim ve nihayet şu kadar sene aptalca cehennemde kaldım.Ancak senden asla ümidimi kesmedim Rabbim, sana:’Şefkati ve ihsanı sonsuz Allahım! Diyerek yalvardım.Böylece beni, bu ceza evinden kerem ve ihsanla sen kurtardın,artık bana merhametinle muamele et!’der.Bunun üzerine Allah Teala:’Ey Meleklerim. Şahit olunuz Ki,ben bu kulumu rahmetimle(bağışladım)!’buyurur’
Kaynak: Ebu Hanife Müsnedi