Kabir hayatı, ölümden sonra başlayıp, kıyamet kopuncaya kadar olan süredir. Buna aynı zamanda berzah alemi denir. Burada münker ve nekirin sorularına cevap verilecek. Tabi ilk gömüldüğü akşamın gecesinde sorgulama başlayacak. Biraz sonra bu soruları yazacağım. Soruları iyice bilip cevabımızı ona göre hazırlamamız ve kekelemeden söylememiz gerek. Orada kimse hangi partidensin, hangi tarikatın mensubusun, hangi cemaateüyesisin diye sormayacak. Kürtmüsün, türkmüsün yoksa hangi millettensin de demiyecek. Soruları bilip neyi soracaklarsa o doğrultuda hazırlanalım. sorulmayacak şeyler üzerinde de durmayalım.
Hz. Aişe (r.ah) validemiz anlatıyor: Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: "Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allah'la buluşmayı hoş görmezse Allah da onunla buluşmayı hoş görmez." Ben bunu duyunca: "Ey Allah'ın Rasülü! Bu bahsettiğiniz durum ölümü hoş görmemek midir? Halbuki bizim hiçbirimiz ölümden hoşlanmaz." diye sordum; Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Hayır durum o değil. Fakat mü'mine ölüm geldiğinde melekler tarafından kendisine Allah'ın rahmeti, rızası ve cenneti müjdelenir. İşte o zaman mümin Allah'a kavuşmayı sever, Allah da ona kavuşmayı sever.
Ölen kafir ise ona Allah'ın azabı ve gazabı haber verilir. O zaman kafir Allah'a kavuşmayı hoş bulmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşnut olmaz."(Hadir muttefekun aleyhtir)
"Kulumun kitabını (ismini ve amelini) "illiyyin"e yazın ve sonra onu bedeninin olduğu yeryüzüne götürün." buyurur. Ruh bedenle kabirde buluşur. O anda iki melek gelir. Bunlara "Münker ve Nekir" melekleri denir. Melekler ölüyü kabrin içinde oturturlar ve ona:
"Rabbin kim?" diye sorarlar. O:
"Rabbim Allah'tır." diye cevap verir. Melekler:
"Dinin nedir?" diye sorarlar. O:
"Dinim İslam'dır" diye cevap verir. Melekler:
"Size gönderilen şu kimse (Muhammed (s.a.v) kimdir, onun hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O:
"O, Allah'ın peygamberidir." diye cevap verir. Melekler:
"Amelin nedir?" diye sorarlar. O:
"Allah'ın kitabını okudum, ona inandım, içindekileri tasdik ettim." diye cevap verir. Bunun üzerine, gökten bir münadi şöyle seslenir:
"Kulum doğru söyledi. Ona Cennet'ten güzel düşekler hazırlayan, rahat ettirin, kendisine Cennet elbiseleri giydirin. Onun için Cennet'e bakan bir kapı açın." denir. Hepsi yapılır, kendisine Cennetin güzel kokuları gelir. Sonra kabri gözünün görebildiği kadar genişletilir. O arada ölen kimsenin yanına güzel yüzlü birisi gelir, kendisine güzel müjdeler verir. Vefat eden kimse: "Sen kimsin? Yüzün hayır getiren bir yüz" der. O da:
"Ben senin güzel amelinim" diye cevap verir. Bunun üzerine vefat eden kimse:
"Ya Rabbi! kıyameti kopar da aileme ve malıma kavuşayım." der.
Kafir veya münafık bir kimse de dünyadan işi bitip ahi-rete yönelince kendisine siyah yüzlü ve ellerinde kalın çullar bulunan melekler gelir. Gözünün gördüğü kadar geniş bir alanı doldururlar. O arada ölüm meleği gelir, başında durup:
"Ey küfür ve isyanla kirlenmiş habis ruh! Allah'ın gazap ve azabına çık!" diye seslenir. Ruh cesetten ayrılır, zorla çıkar. Ölüm meleği ruhu eline alır. Bu arada diğer melekler çıkan ruhu ölüm meleğinin elinden kaparak getirdikleri kaim kirli çullara sararlar. Ondan, dünyadaki en kötü leşten beter bir koku çıkar. Melekler onu alıp yükselirler. Yanlarından geçtikleri melekler: "Kim bu pis kokulu" diye sorarlar. Onlar da onun dünyadaki en kötü ismini vererek: "Falan oğlu filandır" diye tanıtırlar. Dünya semasına gelirler, göğün kapısının açılmasını isterler, açılmaz" Hz. Rasulullah (s.a.v) burada şu ayeti okudular:
"Ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenen ve imana yanaşmayanlar var ya, onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe Cennet'e giremeyeceklerdir. Biz suçluları işte böyle cezalandırırız."( A'raf, 40.) Efendimiz (s.a.v) bu ölünün halini anlatmaya şöyle devam etti:
"Yüce Allah meleklerine: "Onun kitabını yerin en alt tabakasındaki "Siccîn"e=Cehennem'liklerin isim ve amellerinin yazıldığı deftere yazın." emrini verir. Ruhu şiddetli bir şekilde atılır. Ruh bedenle kabirde buluşur. Yanına iki melek gelir, onu oturturlar. Kendisine:
"Rabbin kimdir?" diye sorarlar. O:
"Ne! Ne! Bilmiyorum!" diye cevap verir. Melekler:
"Dinin nedir?" diye sorarlar. O:
"Ne! Ne! Bilmiyorum!" diye cevap verir. Melekler:
"(Hz. Muhammed'i (a.s) kasdederek): Şu size gönderilen şahıs hakkında ne diyorsun? diye sorarlar: O:
"Ha, ha! Bilmiyorum" diye cevap verir. Bu arada semadan bir münadi şöyle seslenir:
"Hep yalanladı. Ona ateşten bir döşek serin. Kendisi için Cehennem'e açılan bir kapı açın." denir. Hepsi yapılır, Açılan kapıdan kabrine Cehennemin sıcaklığı ve zehirli alevleri ulaşır. Kabir onu öyle bir sıkar ki, kaburga kemikleri biribirine geçer. Karşısına çirkin yüzlü pis kokulu birisi gelir ve: "Bu sana va'dedilen gündür; seni üzüntüden perişan edecek akıbeti bekle." der. Adam: "Sen de kimsin, bu ne uğursuz yüz" diye sorar. O çirkin suratlı kimse: "Ben senin çirkin, kötü amelinim." diye cevap verir. Adam: "Ya Rabbi! sakın kıyameti koparma, helak olurum." der.( Ahmed, Müsned, III, 3; IV, 287; Ebu Davud, No: 4753; Hakim, Müstedrek, l, 37-40; Acurri, eş-Şeriatu, No: 879.)
"Sonra melek onun başına elindeki tokmakla bir darbe vurur. Adam öyle bir sayha atar ki, onu insan ve cinlerden başka bütün canlılar işitir."( Buhari, Cenaiz, 51; Müslim, Cennet, bab: 17.)
*Kabir ahiretin ilk durağıdır. Orada hesabı kolay olanın mahşerdeki işi de daha kolay olacaktır. Kabirde hesabı zor olanın, mahşerdeki işi ve hesabı daha zor olacaktır.
*Herkes kabirde Cennet veya Cehennem'deki gideceği yeri görecektir.
*Kabirdeki kimse, kabrin dışındaki sesleri işitir; söylenenleri anlar. Selam verenin selamını duyar ve alır. Selama karşılık verir; ancak bunu insanlar duymaz.
*Ölü, hayatta olanlardan kendisi için hayır dua ve istiğfar edenin, Kur'an okuyanın, sadaka verenin yaptıklarından fayda görür.
*Kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir; mü'min orada hoşça vakit geçirir. Ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur; kafir ve münafık orada azap görür.
*Ölüm döşeğinde olan bir kimsenin yanında onun duyacağı bir sesle "la ilahe illallah" kelime-i tevhidini söylemek faydalıdır.
*Kabir suali ölü kabre konduktan sonra başlar.
*Sual meleklerine "Münker-Nekir" denmesi, yaratılış ve görüntülerinin çok değişik oluşundandır. Onlar, insanın gördüğü veya duyduğu hiçbir varlığa benzemezler. Acaib, farklı bir yaratılışları vardır. Ancak mü'minlere güzel gözükürler. Onlara selam verirler.
*Ruhun kabirdeki cesetle buluşturulması ve kabirdeki hâli ortak yaşamaları, dünyadaki ruh-ceset buluşmasına benzemez. O alemin kendine has bir hayat tarzı vardır. Mahşere kadar o hâl üzere kalınır. Kabir hayatı, kıyametin kopmasıyla biter.