Not: Bu hikaye gerçek yaşam öyküsü olup ibret alınacak bir hikaye olduğu için buraya ekledim. Örnek alınsın Abdullah Palaz gibi seri kaatil olunsun diye değil. Ayrıca bu kitabı Antepte ve internette çok aradım bulamadım. Yayınevi kapandığı için basılmıyormuş, eğer elinde olan varsa bana verip okutacak olurlarsa çok sevinirim. Ben bu yazıyı bir solukta nefesim kesilerek okudum. Bakalım sizlerde okuyup benim gibi beğenecekmisiniz. Forum yazının tamamını kabul etmediğinden bölümler halinde ekleyeceğim . Eğer istek ve talep olursa yazının kalanını bölümler halinde yayınlyacağım....
Abdurrahman ÖRSKIRAN
Bu hikayede okuyacaklarınız Abdullah Palaz'ın gerçek hayat hikayesidir..
Kırka yakın ceza evinde ve elli yıla yakın yatmış olman Abdullah Palaz(antep canavarı) olarak tanınan abdullah dayıdan iyi kim bilebilir ceza evlerini?toplam 43 kişiyi öldürmüş olan abdullah dayının hayatı gerçekten ibret verici.. çünkü hiç kimse durup dururken bir başkasını öldürmez.. işlenmiş olan yüz *******in doksanını inceledegimizde tek suçlunun öldüren olmadıgını görürüz.. insanlara ellerinden gelen her türlü kötülügü yapıp onları madur etmekten zevk alan yeterince namussuzun var oldugunu hepimiz bilmekteyiz..
biz dönelim yine ceza evlerine ve abdullah dayının cezaevlerinde maruz kaldıgı haksızlıklardan bazılarını kendi ağzından dinleyelim..
SÜRGÜNLER
abdullah dayı, Konya ceza evine geldiiginde namı kendinden önce gelmişti. ardında yedi ******* vardı.ama onun adına faili mechul *******lerde anlatılıyordu. bu durumda abdullah palaz 10-15 kişinin katili olarak görünüyordu ve adı konya ceza evinde "antep canavarı"na çıkmıştı..
konya ceza evi, ağası bol bir ceza evi idi.. yerli mahkumlar ile yabancı mahkumlar arasında oldum olası bir sürtüşme vardı.. yerli mahkumlar yabancılara heme hemen hiç bir hak tanımıyordu.. bu durum abdullahın yapısında olan bir insan için kabul edilecek bir durum degildi.. yerli mahkumlar idare ile de iş birligi yapıyor ve cezaevini cehenneme çeviriyorlardı.. ama abdullah gibi bir mahkumun gelişi yerlileri rahatsız etti.. ondan hem çekiniyorlar hemde ona bir seyler yapıp sindirmek gerektigine inanıyorlardı..
abdullah dayı anlatıyor;
ama benimde bir seyler yapmam gerekiyordu.. yerli konyalı efeler çok kalabalıklar. hepsi aynı koguşta kalıyor, voltaya hep birlikte çıkıyor, hiç açık vermiorlardı. bundan daha kötüsü ise henüz dışardan hiç bir alet getirtememiştim..
bende silah olarak hiç bir alet yoktu ama, param boldu.. bununla birseyler elbette yapacaktık.. biz yedi antepli bize karsı olan kıskırtmalara, hareketlere hiç aldırmadan günlerimizi geçiriyorduk.. voltaya birlikte çıkıyoruz birlikte oturup birlikte kalkıyoruz.. efelerde durup dururken bize saldıramıyorlar. çünkü namımızı biliyorlardı.. benim silahsız olmayacagıma inanıyorlardı.. onların hesabı beni yanlız sıkıstırıp işimi bitirmekti.. ben ortadan kalkarsam çok ünlü bir mahkum hallettikleri için onların namı artacaktı.. benim hesabım ise onların tümünün işini bitirmekti.. kaç kişilerse kaç kişiler kalabalıklarsa kalabalık..
konyaya gelişimin on beşinci gününde bir gardiyan ile dostluk kurdum.. oradan buradan laflarken sonunda buna çıkarıp elli lira verdim.. "aman agam" dedim. "ne olur bana yedi bıçak birde ateşli silah getir. korkma seni ele vermem, bu silahlar gelince sana ayrıca yüz lira daha veririm.."biraz nazlandı höngör möngör etti, ama ben bıçaklar gelince veririm dedigim yüz lirayıda çıkarıp verince "peki " dedi, "yarın silahları elinde bil. ama beni ele vermeyeceksin..senin yigitligine güveniyorum..koskoca antepli abdullah'sın sen.."
hemen ertesi gün silahlar geldi.. yedi anteplinin her biri artık silahlıydı.. bıcaklarımız var dı ki nasıl; her biri sögüt dalı gibi sürmene bıçaklar.. ben daha o gece planı yaptım.. arkadaslara planı anlattım..
"sabaha karsı bunların kogusunu basacagız.. kapılarını patlatacagız.. dikkatli olun yataklarından kalkmadan bastırmamız gerekiyor.. yanlız ölüm istemiyorum.. parmak işi (santim işi) yapacagız.. göz dagı verecegiz bunlara.. ölüm olursa bizi burdan gene sürerler.. yaralamada kalırsak sürmezler.. onlarda bizim üstünlügümüzü kabul ederler.. iyi bir düzen kurarız içerde kimseyi esdirmeyiz.. kumarı *****ı yasaklarız.. fakirin elinden tutarız.. önden ben dalacagım içeri..siz girinceye kadar ben en efelerinden 3-4nü haklarım..geri kalanlarıda siz içeri girince birlikte yıkarız"
sabaha karsı bizim kogusun kapısını yavasça acıp dısarı çıktık.. bu yerli efelerin yattıgı kogusun önüne geldik.. onlar kendilerini emniyete almışlar,koguş kapısı içerden sürgülü.. benimle birlikte bir arkadas daha gerilip kapıya yüklendik kapı anında patladı.. ilk içeri ben daldım.. kalın deve tüylü paltomu sol koluma doladım.. onunla bir kalkan gibi gögsümü koruyacaktım.. şimdi bu konyalı efeler gafil avlanmışlardı...
daha ne oldugunu anlamadan uyku sersemi bıcagı yiyorlardı.. ben en dipteki ranzaya varıp bir altta bir üstte daldırdım bıçagı.. onlar daha "ah anam yandım" derken bu seferde tam karsı ranzanın üstünde ve altında yatanlar yediler bıçagı.. ama öylesine daldırıyordum bıcagı ölümüne degil.. parmak işi yanı. ben dipte işi bitirirken arkadaslarda içeri dalmışlar. kapı yanındaki ranzadan işe başlamıslar.. onlarda aynı benim gibi parmak işi yapıyorlar.. bacaklarına buduna koluna dalına.. bir bagırtı bir cayırtıki görmeye degerdi yani.. o konyalı efeler kaçacak delik arıyordu.. yaralananlar sanki çok agır yara almış gibi yerlerinden kalkmıyor ölü numarasına yatıyolardı.. bir bıçak daha yememek için bu yola başvuruyorlardı.. iş bittiginde yaralanmayan kimse kalmamıştı.. koluma doladıgım paltomu omzuma attım.. kogusun ortasına geldim.. yaralı konyalı efeler yatakların üzerinde yatıyorlardı.. hiç birisi yerinden kıpırdayamıyordu.. bunlara dönüp;
"bakın" dedim.. "yaptıgınız işler hep yanlıstır.. yoksulu kimsesizi ezersiniz.. idare ile iş birliigi yapar ceza evini cehenneme cevirirsiniz.. bizim gibi yabancılara hiç bir hak tanımak istemezsiniz.. bunlar yanlıstır.. bu size bir ders olsun.. bir dahakine işi böyle ufak bırakmayız.. can alırız bunu iyi bilesiniz.. sonra sunuda unutmayın.. biz buraya camiden gelmedik..bizim hepimizin sırtında idamlar var.. tek durun bundan sonra.. "
sonra arkadaslarımı önden cıkarıp arkadan ben cıktım. bu düelloda yerli efelerin yattıgı kogusta onbeş kişiden onbeşide yaralandı.. bizim hiç birimizde sıyrık bile yoktu..
biz kogusumuza girdigimizde idare kapısı açılıp içeri gardiyanlar ve jandarmalar doldu.. bagırmaların seslerin geldiği yöne dogru kostular.. tabi yaralamaları yapanlar ortada yoktu.. vurulanların ifadesine göre kogustan bizi aldılar.. biz bıçakları çoktan kaybetmiştik.. çiviydi dedik, şiseydi dedik,bıcakları vermedik..
vermedik ama bu davranısımız idarenin üstünde kötü bir tesir yaptı..aletleri vermemeiz onların disiplinini kırdıgı gibi, bu aletler bizde oldukca başka hadiselerde yapacagımızdan korkmuşlardı.. bizde bunu anlamıstık.. bize bir seyler yapacaklardı ama ne?....
....ben bunun hesabını yapıyordum.. bizim yedimizi birden alıp kapalıya götürürler, orada yıkarlar bizi.. bunu isteseler yapabilirlerdi.. ama yapmıyorlardı..
bir hafta idare bizim üstümüze gelmedi.. bizde hiç gürültü patırtı yapmadan oturuyorduk.. vurdugumuz konyalı efeler ise öteleri bereleri sarılı kimi dolasıyor, kimileri ise(yaraları birazdaha agır olanlar) koguşlarında yatıyordu..
ceza evindeki diger mahkumların bize karsı degişik bir tavırları olmadı. ne yaptıgımızdan ötürü bizi destekleyenler var nede bu yüzden bize kızan..
öyle garip bir durumdaydık yani.. ne olacagını bilemiyorduk..
sonunda ne olacagını gördük.. ben bu konyalı efeleri öldürmezde işi yaralamada bırakırsak bize sürgün çıkmayacagını hesaplamıştım.. sürgün çıkmayıncada yaptıgımız olaydan sonra cezaevinde hakimiyeti elimize alırdık.. ama biz olayda kullandıgımız aletleri vermeyince; şisti şişeydi falan deyince, idare işi başka türlüçözememiş ve bizim hepimizin sürgününü çıkarmıştı.. olaydan bir hafta sonra her zamanki gibi gece yarısı kogusumuzun kapısı açıldı.. hepimiz dışarıya çıkarıldık ve tepeden tırnaga arandık.. sürgünümüz afyona çıktı.. biz antepli yedi kişiydik, bize karsı çıkmayan bizlerden yana gözüken beşde konyalı arkadas bizim aramızdaydı..
*************AFYON CEZA EVİ****************
abdullah kendisi ile birlikte sürgüne giden onbir arkadası ile afyonceza evine geldiğinde gördüki afyon ceza evi konyadanda beter.. berbat bir ceza evi. yabancıyı yanlız mahkumlar degil idarede sevmiyor.. haksızlıklar diz boyu olmuş.. yerli mahkum acımasız alabildiğine yabancıları ve yoksulları eziyor.. idare ise abdullah ve arkadaslarına müthiş düşman.. sanki bütün ceza evi bir yana abdullah ve arkadasları bir yana olmuş.. idare tüm disiplinini ve acımasızlıgını onlara gösteriyor.. abdullahsa idarenin gözünde tam bir canavar..
yani bir adam öldürmüşüz adımız canavara çıkmış.. ada neden adam öldürmüşüz soran dinleyen yok.. sanki ceza evlerinde benden başka adam öldüren yokmuş gibi,bu ceza evinin idarecileri yanlız beni katil görüyor.. oysa bu haksızlıklar, insanların ezilişi beni hep can almaya icbar etmiş.. şimdide afyon ceza evinin idaresinin bu tutumu beni icbar ediyor.. birseyler yapacagım onlara ders verecegim ama neyle? elimde hiç alet yok.. üstelik ikigünde bir bizi donumuza kadar arıyorlar.. diger mahkumlara böyle bir muamele yok.. yanlız bize yapılıyor.. buda bir haksızlık elbette.. yerli mahkumlar benim ünümden adama akıllı rahatsız. bunu hissediyorum ben. benim silahsız oldugumuda cok iyi biliyorlar.. şimdi iş kalıyor bunların hep beraber benim üstüme çullanmalarına.. ceza evlerinde çok deneyimlerim olmustu.. bunlar fırsat kolluyorlar, mutlaka dalacaklar bana..böylecede hem idarenin hem diyer mahkumların gözünde büyüyecekler.. onlar bu hesabı yaparken,bende boş durmuyorum tabi.. bende başka hesaplar peşindeyim..çünkü kavga kaçınılmazdı.. bunu biliyorum önemli olan hazırlıksız yakalanmamaktı...
Ceza evinde antepli bir basçavuş vardı. benim adımı duymus e benimle iftihar ediyor.. hemşeriyiz çünkü.. ama yanıma pek sokulamıyor. idareden korkuyor. çünkü idre bana öylesine hasım bir tavır takınmıs ki;idareden birisinin bana slm bile vermesi yasak edilmiş durumda.. buda zulümün baska bir sekli.. ben idam altında yatıyorum. insanlarla konusmaya, dertleşmeye, dostluk kurmaya ihtiyacım var.gncecil bir insanım.insanların benimle konusması engellenebilir mi? engelleniyor işte.. bunu yapan kim? kıçı kırık bir müdür.. böylece üstekilere yaranacak aklı sıra.. gün olur bunların hesabı sorulur elbette. bu benim hemşerim bascavuş bir gün gelmiş, nöbetci kulübelerini denetliyordu.. bende voltadayım. hemen yanına gittim..
"selamın aleyküm hemserim"
"aleyküm selam." dedi.. baş çavuş ama yan gözlede etrafı kolaçan ediyor, gören varmı diye..
dedim;"bak hemşerim, beni tanıyorsun, adımıda biliyorsun.bunlar, bu yerli mahkumlar çok kalabalık, birkaç kişi olsa ben onların hakkından gelirim. ama 50-60 kisi varlar. idarede onlara destek veriyor.. bunlar beni öldürecekler.. senden hemserilik adına rica ediyorum, bana alet getir. getirde bak ozaman, Anteplilerin namı ne olur?"
bu iş 1940 yıllarında oluyor. ben ozaman sevimli, tatlı bir yigidim. 17-18 yaslarındayım.. yüzüme bakan beni seviyor. yaptıgım işler yaşıma göre dağlar kadar büyük.. O nedenle , böyle zamanlarda yardım istedigim kişiler bana hep imkan tanırdılar.. şimdi, Antepli çavuş da bana sevgi duyuyordu, imkan tanımak istiyordu. ama korkuyordu..
"bak hemşerim" dedim."bende bir toplu igne bile yok. Öbürleri misellah adamlar. Yabancılara, yani bizlere infaz vermişler. Allahtan revamıdır bu? toplu ignesi bile olmayan bir kişinin , silahlı bu kadar çok adam tarafından öldürülmesi dogrumu?"
B u sözlerim üzerine baş çavuş yumuşamıştı.. ancak benim param yok istediginiz silahları nerden alayım gibi laflar etti..
"para kolay hemserim" dedim."sana istedigin kadar para veririm. sen bana on iki bıçak birde ateşli silah getir"
ben buna ozamanın parasıyla iki tane onluk birde reşat altını verdim. iki gün sonra da çifte namlulu belçika tabanca ile on bir tane bıçak geldi.. bıçaklar bursa yapısı, tığ gibi, ustura gibi. biz bu silahları alınca bambaşka bir güce sahip olmustuk. silah büyük güçtür. haşa Allah gibidir silah. Allah gibi can alır. ben bir boş tabanca ile elli kişiyi susta durdururum. silah cezaevinde olunca, hükümdür, hakimdir.. Tanrının buyrugudur.. silahın yüzü soguktur ama sah***** sıcaktır. yavuklu gibidir sah*****..