on gün kadar önceydi. Bir işim için dolmuşla Nizip’ten Antep’e giderken geri dönmek için nereden dolmuşa bineceğimi sorduğumda, yanımdaki kişi, bedesten çarşısının karşısında binebileceğimi söyledi. (Yıllardır kendi arabamla gidip geldiğim için dolmuş duraklarını tam olarak bilemiyorum) neyse işimi bitirip söylenen yere hanımla birlikte geldiğimde etrafta dolmuş falan göremedim. Etrafı kolaçan ettim, ileri geri dolaştım fakat Nizip dolmuşlarından birini bile göremedim. Ben dolmuşların yerini bir kişiye sorup öğrenmek isterken kulağıma birden “Nizip, Nizip” diye kısık bir ses geldi. Bakındım dolmuş falan göremedim.
Herhalde hayalledim diye düşünüp sekiz, on adım attım baktım aynı kısık ses “Nizip, Nizip” diyor.
Bu defa ciddi ciddi bakındım gene kimse yok üçüncü defa duyduğumda tesadüfen seslenen kişiyide gördüm. Karşı caddedeydi. Beni tanıyordu ve tedirgin bir ses ve el kol hareketleriyle bizi yanına çağırıyordu. Gittiik sağa sola bakarak yavaşça yaklaştı. Kulağıma eğildi. Gayet yavaş bir sesle; .
- “Nizip’e gideceksiniz değil mi hocam” diye sorunca bende aynen onun havasına girip kısık bir sesle
“ Evet Nizip’e” diyebildim.
- “Öyleyse hocam şu karşı kebapçının önünde durun beş dakika sonra beyaz renkli şu plakalı bir transit gelip önünüzde duracak, sizde acele acele bineceksiniz.” Deyince karşımdakine sormak zorunda kaldım.
- “Ben dolmuş yavaşladığında, tam durmadan da atlayıp binebilirim de hanım nasıl binecek peki?”
-”Önce siz biner sonrada hanıma yardım edersiniz “
diye verdiği cevapla demokrasilerde çözümsüz problem olmıyacağının güzel bir örneğini verdi.
Aldığımız gizli talimat gereği caddeyi geçip kebapçının önünde beklemeye başladık. Bir kaç dakika geçmiştiki bir el hızla beni çekti, zor duyulacak bir ses;
- Yahu gelip binsenize 15 saniyedir sizi bekliyoruz deyince anladım ki biz yanlış kebapçının önünde durmuşuz. Allah’tan ki başka bir aksilik olmadan operasyonu başarıyla tamamlanmasına o kadar sevinmiştim ki Sanko’nun karşısında yarım saat kadar yolcu beklememiz bile bu keyfimi bozmamıştı!.
Bir haftadan beri hergün önemli bir işim dolasıyla Antep’e özel bir servisle gidiş geliş yapıyorum. Cuma günüydü. Diğer günler gibi saat 06:30’da bir kaç memur dışında üniversite öğrenci ve öğretim görevlileri ağırlıklı dolmuşa binmiş. Şehir içinde ilerlerken bir trafik polisi bizi durdurdu ve şoförümüze bir Nizip dolmuşu olarak şehir içine girmemizin suç olduğunu bu sebepten dolayıda yolcuları boşaltarak arabanın bağlanacağını söyledi.
Memur öğrenci ve öğretim görevlisi arkadaşların mesailerine okullarına yetişememe endişelerini ilettikleri trafik polisi bu ifadelerin kendilerini ilgilendirmediğini söylediği gibi sağolsun birde akıl vermekten geri kalmadı.
- Nizip’e taşının, Nizip’ten ev tutun( Nizip’te yurt, ev lojman çokya)
Neyse hır aşağı hır yukarı şoförümüzle resmi evrakları kendilerinin yanında kalması yolcuları Nizip’e bırakıp geri dönerek belirli bir adrese gelmesi şartı ile anlaştılar. Şoförün ifadesine göre bu hareketin cezası; arabanın üç gün bağlanması, para cezası ve de ehliyetten puan düşülmesiymiş.
Sabahın köründe en az 500 milyonluk ceza ile karşılaşan şoförümüz yola çıktığımızda kendi kendine söyleniyordu.
-”Hiç birşey zoruma gitmiyorda sayıları bizden kat kat fazla olan Kilis dolmuşlarının Başkarakolu, Ordu Caddesini (ki buralar Antep’in en büyük caddeleri ana arterler) kullandıkları halde onlara birşey denmemesi Maraş dolmuşlarıda hakeza”
Yıllardan beri tanıyıp araba kullanmasına gıpta ettiğim şoförümüz ilk defa Nizip’e gelene kadar o sinirle karşıdan gelen arabalardan 2 defa kornalı küfür yedi.
Şoförümüze Nizip dolmuşları için ön görülen meşru uygulama ve güzergahı sordum. Cevap hayvan pazarı oldu. Içinde bulunduğumuz dolmuştaki kişilerin Nizip’ten Antep’e gidiş geliş için Hayvan pazarını kullanma ihtimallerini sordum, onlar cevap vermeden kendi sorumun mantıksızlığına kendim güldüm. Çünkü imkansızdı.
Bu imkansızlığın derinliğini yanımdaki öğretim görevlisi arkadaşın açıklamaları ile daha bir idrak ettim.
Diyor ki:
- Bizim okulumuzda 2. Öğretim gece 23:00’te bitiyor.
Bu saatten sonra toplanıp dolmuşla Antep’e geldiğimizde saat 24:00 ile yarım arasını buluyor. Yani şimdi bu ve bunun gibi bir kaç arabada bulunan onlarca genç kızımızı gece yarımda Hayvan Pazarına bırakıp başınızın çaresine bakın mı diyeceğiz. Dolmuşun otobüsün bulunmadığı o saatte o pazar yerinde Allah aşkına kimler bulunur. Itten kopuktan serseriden tinerciden başka?
Bayağa güvendiğim hazır cevaplılığım hiç bir işe yaramadı bu soru karşısında.
Zaten bulsamda ne işe yarar ki benim cevabım.
Mühim olan bu sorular karşısında sayın valimizin ve de hassaten Büyükşehir Belediye Başkanımızın cevapları.
Sayın yetkililer lütfen bu kadar önemli olan bu problemi empati yapıp kendinizi o generalç kızları birer abisi veya babası yerine koyarak çözüme kavuşturmanızı bekliyoruz.
Saygılarımla.....
“Bir söylersin dört olur, içine atarsın dert olur”
TLF: