Çok tuhaf bir duyğudur Nizip’e varmak..Önce ayrılmak için çırpınıp dururuz.Kimimiz okumak için kimimiz çalışmak için...Hatta kimimiz kaçmak için...babasının fırçalarına dayanamayıp kaçmak isteyeni mi dersiniz...sevdiği kızın başkasına varmasına dayanamayan sevdalıları dersiniz...ne derseniz deyin...Nizip’ten ayrıldıktan kısa bir süre sonra bu sefer tersi yönde özlem başlıyor..
Tabiki herkesin özlemi bir başka çeşit...ama ortak nokta Nizip...Ben de o Nizip’ten ayrılan taifedeyim..bizler henüz genç olsak da bizim de özlemlerimiz bir başka...hasretlerimiz bir başka...Unutamadığım anılarım, ağabeylerim, ablalarım, ninelerim, dedelerim ve birde ............
Peki beni Nizip’e çeken neydi?...
38 derecede Hasan Çapan’ın bahçesinde top oynamak mı?...hemde lastik yakkabılarla..
Yazın her bir damda yükselen davul-zurna sesine olan hasret mi? Hem de uykusuz kalma pahasına..
Bahriye Üçok pardon Yunus emre de dondurma yemek mi, Metin Özmen de Teravih namazı mı? Ya da zeytinlikte kovalamaca mı?
Belki de Orhan abiyi, Hacı abiyi, Hasan abiyi çok özlemiştim.Yaşadığım anılar beni çekiyordur Nizip’e.
Sabah mahmurlu gözler ile Hafız paşa Mahallesinin Kılay sokağında uyanmayı..Durun hele bir iki dakka daha yatayım demeyi... akşama Orhan abinin gelmesini ve hep beraber Güllere Vurgunum u dinlemeyi…
Acaba hepsi geride mi kaldı...Bir daha yaşayabilecekmiyim o güzel anıları...Belki de yeniden yaşabilmek ümidiyle varmak istiyor insan...
Ya Nizip’ten iten sebepler neydi ? asıl bunu sorgulamak lazım..Nizip’te geleceğe bakmak o kadar zor mu? O kadar mı karanlık? Her genç ileriye dönük hayallerinde hep başka şehirler peşinde..Okumak en önemli hedef..Ya sonrası...İşsiz gençlik...ne olursa olsun çalışırım ümidiyle Nizip’ten dışarı çıkanların hüsranla biten ümitleri...boynu bükük dönüşleri...Anılar ne kadar ayakta tutar insanı...? bu yeterli mi?..İşte hüzün ve ümitle karışık bir o kadar da karmaşık hislerle özliyorum yine Nizip’i .....
Osman Doğan'ın Diğer Makaleleri:
http://www.nizip.com/showthread.php?t=12969