Daha önce Nizip’in nüfus yapısı ile ilgili bir araştırmam olmuştu.Nizip’in yerleşik aile yapısının tarihçesini konu alan bu araştırmamda Osmanlı kaynaklarından Nizip ve çevresine yerleşen ailelerin yapısını incelemiştim.Yakın tarihimizde değişik göç nedenleri ile Nizip’e yerleşmiş ve burayı benimsemiş olan muhacir ailelerin yapısı ile ilgili konuya o yazımda kısaca değinmiştim.Nizipli olup yakın tarihimize ışık tutan kim varsa bulduğum her fırsatta sorular sorar notlar alırım.İşte bunlardan birisi de Muhacir Musa KARABOĞA’nın oğlu Mehmet amcadır.Mehmet amcayı yakalamışken Nizipli muhacirleri ile ilgili sorular yönelttim.Gerçekten Nizip tarihi ile ilgili tam bir derya.1940 doğumlu Mehmet amca bir zamanlar büyük hamam ve hamam değirmenini de işletmiş bir kişidir.Ben not aldıklarımı size aktarmadan önce daha önceki yazımda Nizip’in nüfus yapısı ile ilgili kısa bir özet sunarak hatırlatmada bulunayım.Tarihçi ve Yazar Nafi Çağlar’ın Türk boyları ile ilgili yaptığı araştırmalarda Ayıntap bölgesi olarak bilinen yöremizin ilk aile kökenli nufus tespitlerinin 1536 yılında yapıldığını görüyoruz.Osmanlı Arşiv kayıtlarından,Osmanlıların Mercidabık savaşından sonra idareleri altına aldıkları Gaziantep'te(Ayıntap) birçok Türkmen aşiret, oymak ve obalarıyla birlikte, 24 Oğuz boyunu bu bölgelere yerleştirdikleri anlaşılmaktadır.Nizip bölgesine yerleştirilen 24 Oğuz boyundan 13 tanesi yerleşik hayatı benimsemeyip kesif kitleler halinde yaşadığı yine bu kayıtlarda anlaşılmaktadır.Ayıntap(Gaziantep) bölgesi resmi olarak 1517'de Osmanlı birliğine dahil edilmiştir.Vergi tahsilatına esas olmak üzere hazırlanan ilk Ayıntab Tahrir Defteri de fetihten 19 yıl sonra 1536'da
tamamlanmıştır.Başta; 1536, 1543 ve 1574 tarihli Antep Livası Tahrir defterleri olmak üzere diğer birçok muteber kaynaktaki kayıtlara göre 1517'den önce Ayıntap bölgesinde 24 Oğuz boyunun yanı sıra Nizip merkezli ve civar köylerinde Kırgız ve Özbek boylarından ailelerin de yaşadığı anlaşılmaktadır.Nizip bölgesinin aile yapısı 1915 Ermeni olayları nedeni ile bölgeye yerleştirilen muhacir ailelerin iskanı ile yeni bir kimlik kazanır.Nizip’e yerleşen muhacir aileler genel olarak devlet desdekli değil de kendiliğinden göç eden ve Fırat boyunca değişik yerlere yerleşen ailelerden oluşmaktadır.Diyarbakır toplama merkezinden değişik şehirlere yerleştirilen muhacirlerden sadece birkaç tanesi Nizip’e yerleştirilmiştir.Şimdi bu konu ile ilgili Mehmet amcanın anlattıklarına bakalım.Onun hafızasında kalan Nizip’e yerleşmiş tanınan muhacir aileler şunlardan oluşuyor:
-Muhacir Mevlüt çavuş ailesi/Van
-Muhacir Osman ASLAN ailesi/Erciş
-Muhacir İbrahim SEÇKİN ailesi/Erciş
-Muhacir M.Ali YAPAN ailesi/Muş
-Muhacir Kel Şakir ailesi/Tatvan
-Muhacir Kulaksız Ebubekir ailesi/Van
-Muhacir Kuttuk Saido ailesi/Bayburt
-Muhacir Murzo ailesi/Muş
-Muhacir Aliko KARAKÖSE/Bitlis
-Muhacir Musa KARABOĞA ailesi/Muş
-Muhacir Topal Azzet ailesi/Van
-Muhacir Ocak KAMİL ailesi/Muş
-Muhacir Ömer ailesi/Erciş
-Muhacir Gülay ebe ailesi/Van
-Muhacir Manifaturacı İhsan ailesi/Muş
-Muhacir Yüzbaşı Mehmet ailesi/Van
Her bir muhacir ailenin göç esnasında yaşadığı çok büyük acılarla dolu duygulu anıları olmuş.İlk başta geçici olarak göç eden bu insanlar Nizip’in verimli toprak yapısını görünce buraya kesin yerleşmeye karar vermişler..Musa amca ile konuşurken Oktay Cankesen’nin kayın biraderi İsmail Seçkin,büyük annesi Muhacir Gülay ebenin hayat hikayesini anlatınca bizlerde duygulu anlar yaşadık..İsmail,Gülay ebenin üçüncü kuşak torunudur.Gülay ebe Osmanlı sancaktarı Hüseyin ağanın eşidir.1915 Ermeni zulmünden kaçan aileler arasında Gülay hemşirenin ailesi de yer alır.Göç çok sıkıntılı ve zahmetli geçmiştir.Düşünebiliyormusunuz 6-8 ay süren bir yolculuk..araba yok...yaya ve kağnılarla yapılan yolculuklarda birçok çocuk ölmüş..İşte Gülay ebe de çocukları ölmesin diye iki kızını evlerinde bırakarak yolculuğa başlarlar.Büyük kızları Şerife’nin ellerini bağlamak zorunda kalırlar.Ancak yetişkin olan Şerife bir süre sonra bağlı ellerini çözer ve anne-babasina yetişir.Gülay ebe kocası Hüseyin çavuşa geride kalan küçük çocuğun alınmasını ister.Nasıl olsa ölecekler bari yanımızda soğuktan ölsünler derler.Geri gelip evlerinde baktıklarında küçük çocuklarını bulamazlar..Sonra yolculuklarına acılı bir şekilde devam ederler.Nizip’e geldiklerinde buraya yerleşler..Şerife İsmail’in annesidir..Buna benzer birçok yaşanmış hikayeyi muhacir ailelerimizden duymanız mümkündür.Şimdi bu aileler artık Nizip’in önde gelen yerli aileleri sayılıyor..Her birisinin Nizip’e katkısı başka bir boyutta..İkinci kuşak da olsa üçüncü kuşak ta olsa bu muhacirleri bağrına basan Nizipliler gerçekten çok kardeşçe bir yaklaşım sergilemişlerdir.Mehmet amcaya Hamam değirmenini sormadan edemedim..Ah ah dedi...O hamam...o pınar....o değirmen...işte hayatın gerçek yönü...gözleri doldu mehmet amcanın...Nizip’e yerleşen muhacir aileler bu şekilde iş sahibi yapılmış ve ekmek yemeleri sağlanmış..Değirmen vakıf malı olduğu için kiralama usulu ile işletmesi için Muhacir Musaya verilmiş..
Devamı gelecek....
Ramazan TARHAN'ın diğer makaleleri için: http://www.nizip.com/forumdisplay.php?f=69