Sesin soluğun çıkmadığı, sadece yaprakların seslerini hissettiğimiz o dem.
Sonbaharı yazmak, sonbaharda başka alemlerin kucağında ısınmak. Mevsimlerin arasından sıyrılıp kendi sonbaharını hatırlamak. Bir ah çekmek, çok derinden inlemek.
Sonbaharda seni düşünmek.
Sonbaharda bıkçı bıçağı ile kestiğim işaret parmağımın acısını hissederek yaşamak. Yaşım ondur. Elime bir çuval ve birde ot bıçağı tutuşturulmuştur. Bahçe epeyce uzaktır. Yürümeye alışkın olduğum yolda tut ağaçları sıralanmıştır. Kuru yapraklar üzerine basınca çıkan seslerin ritmiyle yürürüm. Bahçede yoncaların boynu bükülmüştür. Yaza veda eden bu otlara bıçak atınca bir sızı yayılır her tarafıma. Sol işaret parmağımın üst kısmı derinden sıyrılmıştır; oluk oluk kan akmaktadır. Ne yapacağımı bilmem. Yara derindir. Kanlar aka aka evin yolunu tutarım. Evde anamlar ekmek yapmaktadır. Kız kardeşimin eski zıbının yamalıksız kısmından bir çaput parçası yırtılır ve elime telaşsız sarılır. İyileşmesi haftalar alır. Geride tıpkı senin gidişin gibi nedensiz bir acı kalmıştır. Tıpkı Hacı Mustafa’nın benden önce gidişindeki acı gibi. Ve hatta siyah gözlerini -o dut ağacı altında- bana unutturuşun gibi. Acı yani, yaşadığınız acılara benzer bir acı.
Bilenler bilir sonbahar demek “gazel” demek. Sonbahar başlangıcında kayısı ve dut yaprağı ile çuvalı doldurup evdeki koyuna – keçiye götürmek bir hazdır. Rengarenk yapraklar ağaçtan çırpmak ve otlar üzerinde o renk cümbüşünü toplamak binbir güzelliği hissetmek son-bahardır.
Ben sonbaharda yeniden ve taze aşık olanlardan değilim. Her sonbaharda çocukluğumun yapraklarında geçit aramaktayım. Feryadımı belki o gazeller duyar diye haykırıyorum:
Dökülmeyin ey yapraklar! Tıpkı benim sensiz kalışım gibi, tıpkı terkedilmeyen o sevdaların gölgesinde yaşamak gibi o ağaçlar da sizsiz çok mahsun kalıyor.
Parmağıma her ne zaman dokunsam o dut ağacı yapraklarını, o serin bahçe yolunu, kesik parmağımda süzülen kan hatıramda canlanır.
Sen de o sonbahar da gittin ya Hacı Mustafa, bir gazel ağırlığı sapsarı hayat bana kaldı.
Sanadır bu yazı…
Not: Erbil’e sonbahar geç gelir. Erbil’de yaprakların rengi tek düzedir: ya yarım sarı ya da kirli sarıdır. Erbil’de sonbahar yaşanmaz. Sonbahar sizin bulunduğunuz yerde yaşanır mı bilmem ama ben sonbarı benim şehrimde nasıl yaşandığını çok iyi bilirim.
yazı/foto:magpak