Bağdatlı Faysal'a,

Bütün gariplikleri, hazanları Bağdat’tan içimde getirmişim.

Öğrenciler görmüşüm; bize yakın, ilme susamış, öğrenmek için çırpınan, kocaman kocaman rüyaları içlerinde, hedefleri hedefimden çok çok ötede. Anlayışlı, dinlemesini bilen, hiç bir okulda rastlamadığım heyecandalar. Büyük düşünürler. Mesela TED konferanslarının birinde konuşma yapmak isterler. Bundan da ötesi vardır. Bir sekiz yıl beklemek lazım. Çok mu dersiniz? Bence değil. O öğrencilere birşeyler öğretmenini tadını o okulda eğitim-öğretim yapan fedakar öğretmenlere bırakayım.

Birgün ve bir geceye sığdırdığımız Bağdat bana ve bize ne de çok şey öğretmiş. Günlerden beri Ebu Hanife Türbesinde ve o muhteşem camiinin içinde dolanıp duruyorum. Gavs-ı Azam Abdülkadir-i Geylani (k.s.) camiisini Türkler gelmiş diye açanların üzerimize bindirdiği yükü taşımak için kıvranırken, O zatın türbesinde V. Hocanın *sicim sicim gözyaşlarında yuvarlanıp duruyorum.* Ramadiye'de Fırat kenarındaki hurma bahçelerinde çobanlarla koyun otlatıyorum.

Bana ne siyasetin ve ülkelerin sinsi ve iğrenç planlarından. Ramadiye'de 15 yaşındaki bir delikanlının yanında yürüyen *iki arkadaşını keskin nişancılar tarafından yere düşürülüşündeki sızıyı öyle beter bir halde hissediyorum. O nişancıların kötü kaderlerine de üzülmüyor değilim.

Bütün gariplikleri ve hazanları Bağdat'tan yüreğimde getirmişim. Bir şehrin yorgunluğu, yorgunluğuma yük olmuş bugünlerde dolaşıyorum. Pis bir bulantı gırtlağımda düğümleniyor. Yapılanlardan ve yapılmasına sebep olanlardan iğrenmeyi bir kenara çoktan atmış gibi davransam da; bütün gariplikleri ve* hazanları yüreğimde yaşıyorum.

Bütün bunları sen yaşama ve yoluna öyle devam et Faysalım. Senin büyüklerini yaptıklarından utandıracağın günler yakındır.



İmam Hanife Camii ve Türbesi



Ramadiye’de bir köy yolundan giderken.



Ebu Hanife Camiisi’den yatsı namazı öncesi.

yazı/foto:magpak




Kaynak...