Hürriyet gazetesinde dört yazar bir araya gelip bir tartışmaya öncülük ediyorlar. Adlarınıda 4yüz koymuşlar. *Bu hafta Aziz Nesin'in yıllar önce söylemiş olduğu bir sözün peşindeler: "Türklerin yüzde 60'ı aptaldır." Üstelik bu cümle tamamen politik bir temele dayanmış olmasına rağmen ve birçok ilim ve fikir adamı toplumların aptal ya da zeki olduğunu birkaç test veya bazı gözlemlerle tespit edilemeyeceğini tespitlerine rağmen ,bu 4yüz arkadaşlar neden bu işin peşine düşerler acaba? Yazı dizisinde de ilim adamlarının fikirlerine verilmiş ve bence bu yazı meseleye noktalamaya yetmiştir:
İstanbul Üniversitesi Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Sedat Özkan, Radikal gazetesine şunları söylüyor:
"İnsan zekâsını ırklara indirgeyen her çalışma bilim dışıdır. İnsan zekâsı en çok tek tek insanların zekâsıyla ölçülebilir. Bu iddialar Avrupa'daki emperyalist zihniyetin yansımasıdır."
Türkiye Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı'nın görüşüyse şöyle: "Şimdiye kadar yapılan çalışmaların hiçbiri bir ulusun ötekinden zeki olduğunu sonucunu çıkarmadı."
Yazarlarımız kendi "aptallıklarını" yazmışlar. Bunlara aptallık diye mi bakmak lazım, yoksa hayatın bir parçası olmazsa olmazlarından mı? Hangimiz hayatta hatalar yapmamıştı? Çoğumuz başımıza gelen herbir olumsuz iş için "Vardır bunda bir hayır" demezmiyiz. Bu iş Hz. Adem'den başlar. Sadece ilk peygamber değil, birçok Ulu Peygamberler kendilerince sürtçmeleri olmuştur ki bunlara hata denilmez. Her yapılan işte bir hikmet vardır. Belki de olması gerekir.
Yapılan hatalar geri zekalılık damgası mı vurmak lazım? Hatalar yapılacak ki doğrular anlaşılsın. Daha sonraki zamanların kıymeti bilinsin.
Tartışmanın veya oluşturulmak istenilen gündemin hatalı olduğunu düşünüyorum. Aptallıkla geri zekalılık aynı kefeye konuyor.* Bir işin içine "IQ" sığdırmışlar.
Sedat Ergin "Aptalca olduğunu sonradan fark ettiğiniz ve tekrarlamayacağınız sürece bence mesele yok" demiş ve meseleyi yakalamış. Yani “Müslüman*bir yılan deliğinden iki*defa sokulmaz”. Hayatta hata yapmayan toplum var mı? Hata yapmayan insanoğlu gösterebilir misiniz?
Belli kesim insanların Türklerin zekasıyla dalga geçmeleri iğrençliğine alet olmaya gerek var mı? Müjdat Gezen söylediği hakaretler çoğaldığında hem gençliğimiz, hem çocuklarımız ciddi anlamdan bundan etkilenecektir. Aziz Nesin ve Müjdat Gezen gibi insanların hangi olaylar sonrası bu ifadeleri söylediği açıkken peşine düşmek pek akıllıca değil!
Yıllardan beri öğrencilerle muhatap oluyorum. Bir iki yavaş öğrenen öğrencim oldu. Yıllar sonra bunların da karşıma bir işadamı olarak çıktı veya güzel bir üniversitede okuduğunu duydum. İnsanımız yıllarca cahilleştirildi sonra da olmadık yakıştırmaları kendimiz dahi yaptık:
"Türk milleti değilmiyiz."
"Bizden adam olmaz"
Oysa bizim insanımız kadar güzel bir müzik yapan bir toplum var mı? İmkan verildiği taktirde yetişen ilim adamalarımız yok mu? Biz okullarımızda adam akıllı eğitim verdik mi ki aptallık yapmayan nesil bekleyelim? Bizim kamyon şoförlerinin yazıları bile zeka pırıltısıdır ki üzerine master tezi yazılmıştır:
"Kalbinde boş yer yoksa, ayakta da giderim."
"Neskafe bile üçü bir arada; ben ise hala yalnızım."
"Hayat beni 61 kenara" 61 plakalı bir kamyon arkasında…
4yüz' ün yazarları içinde Enis Berberoğlunun yazısı bence meseleye daha objektif baktığı kanaatindeyim.



Enis BERBEROĞLU

Kaşınıza, gözünüze, kafatası şeklinize bakıp da…
Tipsizlik teşhisiyle suçlandığınız oldu mu, hiç?
Şaka sanmayın… 150 yıl kadar önce yaşayan suç bilimci Profesör Cesare Lombroso'nun eline düşseydiniz maazallah…
Hazret, hırsızların küçük ve çok hareketli gözleri olduğuna inanırdı. Cinsel tacizciler parlak gözlü, ince dudaklıydı. Çıkık alt çene ve uzun kollar şiddet eğilimine işaretti.
Bilimsel gibi gözüken bu batıla, önyargılara bugün gülüp geçiyoruz, şükür ki.
Ama mesele tuttuğumuz futbol takımı veya oy attığımız parti olunca, iş değişiyor. Rakip futbolcunun cinsel tercihi, öteki parti seçmeninin zekâsı tartışılıyor.
KARA PROPAGANDA İCADI
Sol kültür biraz seçkincidir, sadece kendi doğrusuna iman eder, kabul… Ama yaşıtlarım 'kara propagandayı' muhafazakârların icat ettiğine canlı tanıktır. "CHP'ye oy vermeyin, camileri ahır yapacaklar" diye saçmalayan da… "Bir solcu evine girdiğinde, vestiyerde başka şapka görürse, hemen sessizce sıvışır. Çünkü bilir ki, parti şefi karısıyla işret halindedir" safsatasıyla paylaşmaya çamur atan da o partilerin yöneticileridir, inanın.
82 ANAYASA OYLAMASI
1982 Anayasa oylaması 7 Kasım günü yapıldı.
Katılım oranı muazzamdı, yüzde 91'i aştı.
"Evet" diyenler, muhalifleri ezdi geçti.
Yüzde 91 küsura, yüzde 8 küsur.
Tam rakamını verelim: Yüzde 8.63, dediğimiz…
12 Eylül'ün en insafsız işkence tezgâhından geçenlerdi.
Özgürlüğünü, işini, gücünü yitirenlerdi.
Anayasa'ya atılan her oyla sanki zulüm meşrulaştı.
Halk için halka rağmen savaş verenlerin…
Halkın tercihine karşı ilk isyanı bu sebeple uç verdi.
Zamanla kurumsallaştı, hatta kimilerine göre partileşti bile.
Ama meselemiz o değil.
YÜZDE 92 DEMEK İSTERDİ
Aziz Nesin'in yaklaşık 20 yıldır tartışılan…
"Türklerin yüzde 60'ı aptaldır" çıkışı da…
Yine 1982 Anayasa Referandumu'na dayanır.
Tıpkı Müjdat Gezen'in yıllar sonra anlattığı gibi: "İzmir Torba'da şenlik vardı, İlhan Selçuk ve Aziz Nesin'le birlikte bir panele katılmıştık. Panelin konusu mizahtı. Birisi kalktı 'Nasrettin Hoca'nın torunları olarak zeki insanlarız değil mi?" diye sordu Aziz Nesin'e. O da 'Yüzde 60'ı aptaldır' dedi. Herkes alkışladı. Sonra kuliste kendisine sordum neden böyle bir şey söylediğini. O da 'Evladım, yüzde 92 diyecektim dilim varmadı' dedi. O zaman referandum yapılmıştı ve oy verenlerin yüzde 92'si Kenan Evren'e oy vermişti. Bu söz oradan kaldı."
DOMUZ YEMEDİĞİ İÇİN
Söz oradan kaldı ama orada kalmadı.
1992'de o tarihte Hürriyet'te çalışan Nuriye Akman sordu: Popülist bir yazarsınız. Sözleriniz bir bozgun yaşadığınızı düşündürüyor.
- Bu demek değil ki Türk halkını sevmiyorum ve bütün Türkiye aptaldır. Zeki olmanın koşulları vardır. Örneğin bu halk sağlıklı besleniyor mu? Protein alıyor mu? Domuz eti yiyor mu?
Zeki olmak için domuz eti yemek şart mı?
- Et yemek şart. Ama domuz yerse akıllılık eder. Çocukluğumda dinsel şeylerden etkilenmişim, ben de yiyemiyorum.
Size "Bu halk enayidir" dedirten gerçek şey ne?
- Şirketlerde yüzde 51 hisseyi elinde tutan egemendir. Bunu kabul eden bir millet, yüzde 60'ı enayi olan bir millet için aynı kanıyı kabul etmeli.
77 yaşındasınız. Bu duyguları taşımanızda nasıl bir mizah unsuru buluyorsunuz?
- Bir annenin çocuğu geri zekâlı olsa ne yapar, hayatını ona adar. Ben de aynısını yapıyorum işte.
HAKARET İÇTİHADI YARATTI
Aziz Nesin bizler için çok ama çok önemliydi.
Değerlerimizi kitlelere kolayca aktarır…
Başka düşünenleri incitmeden hicvederdi.
O yüzden hakareti hiç yakıştıramadım ona.
Hele yarattığı içtihadı ruhsat sayarak…
'Göbek kaşıyan adamlar' veya 'bidon kafalılar' kolaycılığına kaçanları görecek kadar yaşasa…
Acaba ne derdi diye düşündüğüm olur.
Onun ağzına cevap yakıştıracak…
Zekâsıyla boy
ölçüşecek kadar enayi değilim.
O sebeple sadece sormakla yetiniyorum:
Bugünleri görse ne derdi?
*
BİR TEST VE BİR BİLMECE
Zekâdan bu kadar söz edip test işine girmemek olmaz.
Şahsen en beğendiğim zekâ sorusu tek cümleden ibarettir:
Gün olur uzaya giderseniz, yanınıza ne alırsınız?
Bence bu soruya verilen her yanıt… Yaratıcılık, bilinmeyene sürprize çabuk uyum yeteneği, soyutlama vb. gerektirir.
Size soyut geldiyse, sayısal bilmecem de var.
Arap zengini ölmüş, 17 devesi miras kalmış.
Ancak vârisler işin içinden çıkamamış.
Çünkü rahmetli, develerin yarısını büyük oğluna… Üçte birini küçük evladına, dokuzda birini de evli kızına bırakmış.
17 deveyi vasiyete göre paylaşamayan aile çaresiz kalmış.
Sonunda kentin bilgesine başvurmuşlar.
Bilge kişi aileyi dinlemiş ve meseleyi hemen çözmüş.
Develerin hiçbirini kesmeden vasiyete göre paylaştırmış.
Nasıl mı, çözümü aşağıda.
? ÇÖZÜM: Bilge kişi cenaze evine kendi devesiyle gitmiş.
Devesini miras kalanlara eklemiş.
Böylece deve sayısı 18 (17+1) olmuş.
Bilge kişi develerin yarısını yani 9'unu (18/2) büyük oğlana, üçte birini, yani 6'sını (18/3) küçük oğlana, dokuzda birini, yani 2'sini (18/9) kız evlada vermiş. Toplam 17 (9+6+2) deveyi sahiplerine teslim etmiş.
18'inciyi, yani kendi devesini de alıp hayır dualarıyla oradan ayrılmış.
*
CAMİ DEĞİL OKUL CEMAATİ
Eski tüfekler bilir, her sloganın ardında bir önkabul ve hatta referans yatar.
1960 ve 1970'lerin Türkiye'sini cami ve okullardan ibaret sayarsak…
Okulların ezici çoğunluğu sol düşüncenin tekelindeydi. Yazar-çizerler, müzisyenler, film yönetmenleri kısaca sanat-kültür çevresi sol sempatizanıydı. Ne var ki mesele seçim sandığına geldiğinde…
(1977 istisnası bir yana) cami cemaati hep üstün çıktı.
Mektep medrese görenler azınlıkta kalırken…
Muhafazakâr kalabalık 'cahil ve aptal' sayıldı.
Ancak son 30 yılda devir ve devran çok değişti.
Öncelikle eğitim yaygınlaştı, kalitesi arttı.
Bu ülkede 25 yıl önce biri özel 26 üniversite vardı.
Şimdi aynı sayı, 62'si özel, 165'e çıktı.
İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 98'e yükseldi, yükseköğrenimde okullaşma ikiye katlandı, yüzde 33 oldu.
21 bin 500'ü Braille baskılı, 1 milyar 329 milyon 682 bin kitap bedava olarak öğrenciye dağıtılıyor, 164 bin özürlü okula taşınıyor.
*İlköğretim okullarında internet bağlantısı yüzde 100, ortaöğretimde yüzde 95. Bilimsel yayın sayısı 10 yılda dört katına çıktı, 30 bini aştı.
Üstelik cami cemaati eğitim
alanında 'hizmet alan' sıfatıyla yetinmedi.
Özellikle Fethullah Gülen cemaati yüzlerce okul, dershane ve onlarca üniversite kurdu.
Yani cami cemaati, okul cemaatine dönüştü.
Muhafazakâr aklın tırmanışı başladı.
Bazılarına sevimli gelmeyebilir.
Ama çıplak gerçek budur.
SINAV ZEKÂMIZ VAR
Türkler diğer milletlere göre daha mı akıllı, yoksa aptal mı?
Türkiye Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı'ya sordum.
Halıcı sohbetimizin ardından zahmet etti, uzun bir yazı yolladı.
Yer darlığından sadece başlıklarını aktarıyorum (tamamı internet sitesinde):
Uluslar arasında zekâ farkını ileri süren tezler bilimsel ırkçılıktır.
Gary Kasparov'a göre 'zekâ en demokratik dağıtılmış kaynaktır'.
IQ testlerinin gerçek zekâyı ne kadar ölçebildiği tartışılır.
Toplumların zekâsını kıyaslayacak ölçüde güvenilir test yoktur.
Daha iyi eğitimli kişilerin IQ testi puanları doğal olarak daha yüksektir.
TAVLA İYİ GELİYOR
Türklere gelince, rahat olun, Halıcı'ya göre asla aptal değiliz:
Türkler ortaöğretim ve üniversite sınavı nedeniyle sürekli yarışıyor.
Dört mevsimi yaşayan büyük ülkeyiz, çevreye uyum zekâyı belirliyor.
Türklerin düşkün olduğu, tavla, okey, iskambil aslında zekâ oyunudur.




Kaynak...