Sevgili dostum Kamil Büyüker dün bir toplantıda eline aldığı kalemle iki sokak levhası çiziyordu. “Bir İslam şehri olarak İstanbul” üzerinde konuştuğumuz esnada sevgili Kamil’in çizdiği levhalar için;
Bu sokak levhaları batılı formda. dedim.
Kamil bey gülümseyerek;
Birinde “Ergenekon Caddesi” diğerinde “Hidayet Sokak” yazıyor deyince gülümsedim.
Cadde ile Sokak Levhaları Harbiye’de bulunuyor.Kamil bey’in CRR(Cemal Reşit Rey Kongre Merkezi) ile olan ünsiyeti düşünüldüğünde sokakların o civarda olması da kuvvetle muhtemel.Toplantıda kimseye söylemedim ama hala şunu düşünüyorum;
Ergenekon ile Hidayet sokakları acaba hangi yöne bakıyorlar.Peyami Safa merhumun “Fatih-Harbiye” arasında tahlil ettiği haliyle, düşünce ile ruhlarımız nerelere istikbal ediyor acaba?
Her iki levhasının aynı direk üzerinde değişik yönleri göstermesini nasıl anlayacağız?
Aynı gövdeye dayanmış iki ayrı kol!Biri çıkışı olan,kurtuluşa götüren anlamında ‘Hidayet’ diğeri de tarihsel anlamda,baskı ve zulümden dağlara çıkan insanların yeni bir yol bulup kurtuluşa,sahil-i selamete ermeleri manasında klasik bir Türk destanı.Ne var ki;Ergenekon artık bu yönü ile değil de adeta ‘Bütün Kirli İşler Anonim Şirketi” olarak maruf hale geldi!Doğrusu,henüz iddialar ve yargılamalar devam etse de, söz konusu şirketin ortakları arasındaki ilişkiler yumağı çözüldükçe, Ergenekon’un tarihsel değil de olgusal(vakıa)olarak ‘Hiadeyet’in zıddı olduğu da muhakkak.
Sevgili Kamil’in sokaklarında yürürken,sokak isimlerinin düşüncem üzerinde uyandırdığı inkar edilemez tesir, aklıma bir anda daha da muzip düşünceler getirdi.Nedense aklıma İstanbul kışına hazırlıksız yakalanmamak için giydiği kabanın sol cebine ‘Vakit’ gazetesi,sağ cebine de ‘Taraf’ gazetesi yerleştiren bir vatandaş geliverdi.
Vatandaş bu haliyle Harbiye’de gezinirken, bahsi geçen iki sokak levhasını görünce durur.Şaşkınlığını ve kararsızlığını yenmek için sokağa girenleri tahlile başlar.Ne var ki; her iki sokağa girenler arasında bir payda eşitliği sağlayamayınca sıkılmaya başlar.Olmayan saçlarını kaşırken! canını acıttığını geç de olsa fark eder.Kaşıdığı bölge; kafanın boyuna doğru olan,arka kısmı,sevgili Hasan’ın Kellik tasnif ve tasvirlerinden ‘Rezalet’ bölümüdür yani!Söz buraya gelmişken bu kellik tasnif ve tasvirini de resmetmek,bu anlamda kimseyi gücendirmemek gerek.Sevgili Hasan Alıcı’dan mervidir ki;
Saçlarının ön kısmı dökülen Malatya’lı birine takılırlar.O da saçın ön kısımlarının dökülmesini; ‘Asaletten’ diye yorumlar.Bir dönem sonra bu asil insanın saçlarının dökülüş seyri yukarılara, orta kısımlara çıkınca, bu kez; ‘Sefaletten’ dir diye yorumlamaya başlar.Bir dönem sonra bir gün fayans kaplı duvara kafasını dayayınca,arka kısımda bir soğukluk hissi ile üşüdüğünü fark eder.Elini arka tarafa attığında saçların dökülüşünün bir otoban gibi düzenli bir şekilde arka bölgeyi de kuşattığını fark eder!Bu kez kendisine soru soran,alay edecek biri de yoktur.Kendi kendine;
Her iki bölgeyi izah etmeye çalıştım.Peki bunu nasıl izah edeceğim?! Diye sorar;
Bu da ‘Rezaletten’ olsa gerek der kendi kendine!
Bu şirin mi şirin fıkradan ilham alarak yukarıdaki vatandaşı tasvir ettim.Sanıyorum saç problemi olanlar şimdiden kafalarını yoklamaya başladılar!Veya şimdiden saçlarını yoklamaya başladılar mı demeliyim?!
İşte! Bizim iki sokak arasında yön bulmaya çalışan vatandaş da canını acıttığını ve bir çıkar yol bulamadığını anlayınca,aklına kabanının sağ cebine yerleştirdiği ‘Taraf’ gazetesi gelir.Büyük bir ciddiyet ve Kemal-ı edeb ile;
Ey Taraf!Doğru yol ne taraf diye niyazda bulunur Ahmet Alatn’dan Yasemin Çongar’dan,Yıldıray Oğur’dan…Sonra sol göz ucu ile ‘Vakit’ gazetesine bakar.Dudak büker,kafası karışır.En nihayet “Ormanda önüme iki yol çıktı.Ben az gidileni tercih ettim” sözlerine sığınarak,elbisesini,elbiseleri,sembolleri,gazeteleri,tarihsel olanı,olgusal olanı…bir kenara bırakarak Hidayet sokağına girmeye karar verir.
Sevgili Kamil!Bir sonraki toplantı için “Dersim Sokak”ile “Tunç El Sokak” levhalarını da çizer misin?Belki O zaman “Dersim dört dağ içinde” ne anlama gelir ve Sabiha Gökçen ile manevi Babası Mustafa Kemal Paşa Tunceli ‘nin neresindeler, ‘38’ ne anlama gelir bunu daha iyi anlarız.