“GÖNÜL BİR DOST İSTER KAHVE BAHANE”
Sözlü,şifahi kültürün beşiği olan “Doğu medeniyeti” nin çocukları olarak,sohbetin hayatımızdaki yerinin ne kadar önemli olduğunu biliriz. Ocak başında,sobalar etrafında bizlere masal anlatan büyüklerimizin hayatımızdan çekip gitmelerinden sonradır ki;sohbetin içine sığdırdığımız kelimeler ile cümleler,maalesef “Cahil ile etme sohbet her sözü baş incitir” hale geldi!Kullandığımız dil,o alışageldiğimiz dil değil artık.Siyasal bir dile,siyasetle pekiştirilen aidiyet yüklü bir dile,hakimiyetle örülü bir dile dolanıp duruyoruz nedense.Sohbet etmiyor,aksine kavga ediyoruz.Dini anlayışımızı merkeze alıp herkesi bizim gibi inanmaya,siyasal görüşümüzü dikkate alıp,herkesi bizim gibi siyasal duruşa çağırıyoruz.İnsanın doğasına aykırı olan bu tutum karşısında en amiyane deyimle; “Film kopuyor” ve çatışma başlıyor.Belki her birimiz şapkalarımızı önümüze koyup yeniden düşünmek zorundayız.Neden,niçin ve nasıl oldu da Anadolu insanı bu hale geldi diye? O devasa sözlü kültürün çocukları nasıl oldu da sözün tükenişine zemin hazırladılar.
Jaques Ellul’un “Sözün Düşüşü” nü bilmem kaçımız okumuşuzdur.Veya bütün ezberleri bozan İngiliz Cizvit Peder Walter Ong’un “Sözlü ve Yazılı Kültür” eserini bilmem görenimiz var mı? Hele İslamcı denilen kuşağın hayatın dışına ittiği devasa kültür mirasımız olan “Ahmediye,Muhammediye,Envar-ul Aşikin,Tenbih-ul Gafilin,Menakıb-ı Eba Müslim,Kerem ile Aslı,Yusuf ile Züleyha,Mem-u Zin…” daha nice söz ile sohbet kültürümüzün enfes eserleri.Aahhh cehalet ne yana dönsek yalancı bir ayna gibi allame oluşumuzu aksettiriyorsun bed ve abus çehrelerimize!Aahh dilsizlik ne yana dönsek batıyorsun yüreğimize.Aahhh nadanlık ve aahhh ki;aaaahhhhhhhh….
Dün sitemizin renkli simalarından sevgili Müslüm Akpek bey’in işyerinde ‘Nizipliler’ olarak bir araya geldik.Adı da “Balcan Kebabı Buluşması” olarak tayin edilmişti.Aslında her birimiz oraya sohbet için,muhabbet için gelmiştik.Yapılan ikramın kalitesi ve sıcak ortam için emeği geçen herkesi başta Müslüm bey ile Okyat bey’i ve emeği geçen isimsiz kahramanları tebrik ve takdir etmek gerekiyor.Önce bu hakkı teslim edelim.Sitenin editörleri,yorumcuları,memnunları,müştekileri…yani insana yakışan ve insanda olan bütün özelliklerimizle oradaydık.yemek,içmek,muhabbet,sohbet,tartışma…İnsana dair ne varsa işte!
Ben böyle bir ortama ilk kez katıldığımı ve genel olarak da memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.Söz dönüp dolaştı sitenin yayın politikasına geldi.Siteye sonradan katılan ama fazlaca yazan,hatta yazdıkları tartışmalara vesile olan biri olarak söylemeliyim ki; Nizip.com sitemiz kendini ‘Nizipli’ olarak gören her kesimden insanın ilgi duyduğu bir ortak zemin bir platform.Bu vesile ile özellikle yönetici konumunda olan editör kardeşlerimizin ülkemizin gerçeğini,Nizip’imizin gerçeğini çok yönlü okumaları gerekmektedir.Din konusunda bu topraklar üzerinde asgari müştereklerimizin olduğu muhakkak.Ne var ki;dindarlık algılarımız,telakkilerimiz bu asgari müşterek dışında farklılık arz edebilir ve pekala da tartışılabilir.Bu meyanda siyasal görüşlerimiz de aynı şekilde farklı olabilir.Yani insan olarak, insan kadar karmaşık ve her birimizin ayrı birer dünya olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor.Belki de insan paydasında anlaşmamız gerekiyor.Nizip’li olmak,bir tarikat mensubu olmak,bir cemaate mensup olmak,bir siyasi görüşün değişik kademelerinde görev almak…v..s…v.s. bütün bunlar eskilerin deyimi ile; “Kıyl-u kal” dir.Yani denildi ki;…dediler ki;…bütün bunlardan geçerek an içinde, yaşadığımız sahici zaman dilimi içinde ben,sen biz…birbirimize ne söyleyebiliyor ne yapabiliyoruz? İşte her birimizi bağlayan durum bu olmalıdır.
Siteye giren,özellikle de Nizipli olma noktasında siteyi merakla tarayan biri,sitenin genel görüntüsünü kendi penceresinden ziyade akl-ı selim ile düşündüğünde bir yere ait hissediyor,hele bu hissiyatı sadece siyasal bir parti ve cemaat ile ilişkilendiriliyorsa,zannımca burada siteyle ilgilenen her birimizin durup düşünmesi gerekmektedir.Bu görüntü birilerimiz için hoş olabilir ama benim gibi düşünmeyen birisi nasıl bir halet-i ruhiye içindedir diye düşünmek,hatta empati kurmak gerekmiyor mu?Gerekiyor elbet.Hem de fazlasıyla.
Bu yazı,şu anda sitede mutlak anlamda böyle bir durumun var olduğu manasına gelmiyor elbet.Zaten buluşma ve sohbet esnasında;böyle bir durumun algılanabileceği,algı düzeyinde de olsa bu durumdan kurtulmak gerektiği konusunda bir nevi istişare edildi.Faydalı da oldu.Zira yüz yüze konuşmalarda, insanın bizatihi kendisi ile iletişim kurulduğunda,daha müsbet ve daha yapıcı bir dil kullandığı muhakkaktır.Bu sohbet esnasında bunu da gözlemleme şansımız oldu.Belki de yazarken okuyucuyu karşımızda tasavvur ederek yazmak gerekiyor.Bu vesile ile Nizip.com sitemizin daha yapıcı,daha sıcak ve samimi ilişkilere,dostluklara zemin hazırlamasını yürekten arzuluyor,hepinize saygı ile hürmetlerimi arz ediyorum.Başka bir ortamda bir araya gelmek ve daha güzel mevzuları paylaşmak dileği ile…