Sizce, Nizip’te yaşayanların kafası günde kaç saat şişiyordur?.. Gürültü kirliliğinden kaç insanımızın huzuru kaçıyor, kaç insanımız cin-küfür oluyor, kaç insanımız ruhsal dengesini kaybediyordur?
Sırf gürültü kirliliğinden ötürü kaç insanımız işitme bozukluğu hastalığına yakalanıyor, kaç insanımızın kan basıncı artıyor, kaç insanımız dolaşım bozukluğu çekiyor, kaç insanımızın kalp atışlarında yavaşlama oluyor, kaç insanımızda ani refleks çarpıntıları, kaç insanımız davranış bozukluklarına, yersiz sinirlenmelere ve strese uğruyor?..Kaç insanımızın zihni (düşüncesi,ilgisi) allak-bullak olup, dağılıyor?.. Kaç gebe kadınımız çocuk düşürüyor, kaç çocuğumuz sağır ya da kekeme oluyordur; ya da kaç hastamızın alın yazısı bir an önceye alınıyordur?..İş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozuklukları ve bedensel hareketlerin yavaşlaması da cabası!..
Alt tarafı bir gürültü kirliliği dediğiniz bu illet, yukarıda sıraladığım ama asla abartmadığım hastalıklara, bozukluklara, sakatlıklara neden oluyorsa; niçin, hâla bu soruna bir çare üretemiyoruz, ya da üretmek işimize gelmiyor?.. Yetkililer ve sorumluluk sahibi olması gereken biz sade vatandaşlarca!...
Oysa, sebep de, müsebbip de ayan-beyan ortada… Ne mi, neler mi?.. Tabii ki, ilk akla gelenler: Biteviye korna çalarak Nizip’i turlayan düğün konvoyları… Yani, onlarca, yüzlerce otomobil, motosiklet ve kamyon-kamyonetlerin değişik korna sesleri ve it yola bindi türünden
çalgı seslerini (pardon,gürültülerini)… ‘Huzurum kaçmıyor!’ deyip kafası bozulmayan, hazmedebilenlere helal olsun!
Bir başka bela: ben diyeyim onlarca, yüzlerce; siz deyiniz binlerce ‘küçüklü-büyüklü’ ve istisnasız yarısından fazlası plakasız ve eksozu çıkık motosikletler… Ki binicilerinin yaş ortalamasını ve hız limitlerini de siz düşünün, bi zahmet!.. Üstelik yayalara saygısızlığın hat safhada olması da cabası… Sahi, Nizip’te bir yılda tutanaklı-tutanaksız kaç trafik kazası oluyor? Kaç kişimiz sakat kalıyor, kaç kişimiz trafik canavarına kurban gidiyor?... Bilen varsa lütfen söylesin (pardon, yazsın)!..
Ve düğün salonları… Mevsim yaz diye düğün salonlarının üst katlar, yani damlardaki gürültü canavarları… Ses denetimi yok, kontrol eden de… 500 ile 1 km çapındaki ikamet eden, çalışan, uyuyan (ki bu olay gece 12’lere kadar sürüyor), ne hastayı, ne taziye sahiplerini, ne de bebeleri düşünen bir akli-selim olmadığından, sanki bir Nizip düğüne davetliymiş gibi düğün coşkusu herkesin kulağının tözünde çalıp-oynuyor… Doğal bir yıldırım (şimşek) gürültüsünden beter maytap saldırısı da cabası… Sanki, katlanmaya mecburmuşuz gibi…
Tabii ki bir yerleşim biriminde birden çok düğün evi ihtiyacı olabilir. Ve bu sosyal bir gereksinmedir. Ama adap sınırları çerçevesinde ve yasal ses sınırını aşmamak kaydıyla… Ve de evrenin huzurunu kaçırıp, rahatsızlık vermemek kaydıyla… Herkesin yasal ve geleneksel bir hakkıdır düğün-dernek kurmak… Ama düğün sahibi olsun, düğün evi işletmecisi olsun yasaların belirlediği düzenlemelere de uyması şarttır. Bu tür gürültü kirliliklerini önlemesi gereken sorumlulara da denetim görevlerini yerine getirmelerini istemek de bizim hakkımızdır, duyarlı, sade bir vatandaş olarak.
Bir başka gürültü şekli: Halı Sahalar… Halı sahalarda akşam sonrası maç yapanların gürültü kirliliği. Bu sahalarda çocuklar, gençler ve yetişkinler kendi aralarında takımlar oluşturarak maçlar yapıyorlar. Yetişkinlere isnat etmem çok zor, ama çocuk guruplarının ve gençlerin maç esnasında dinli-imanlı, analı-bacılı küfür çığlıkları o civarda bulunan sakinlerin (ailelerin) her akşam yüzlerini kızartmaktadır. Gürültü kirliliğinin böylesi de Nizip’e özgü olsa gerek!.. Dilerim ki, halı saha sahipleri, idarecileri tez zamanda ‘maç süresince ve devamında’ bu tür küfürleşmeleri ikaz ve uyarıları ile önlerler.
Gürültü kirliliği sorununu gündeme getirmemi isteyen onlarca hemşerimden bir tanesi: ‘’Kemal bey, siz hiç Nizip Belediye binasına alıcı bir gözle baktınız mı?’’ diye sorduktan sonra: ‘’Böyle bir ilkellik ve çarpıklık il olma sevdasındaki bir kente yakışır mı? Tıpkı belde belediyelerine özgü ve kâr güdüsü amaçlanmış şark kurnazlığı kokan bir bina… Altı pasaj, sağı-solu, altı-üstü dükkan; belediye başkanlık kapısı, su idaresi, emlak servisi ve onlara paralel bir sağlık merkezi ve bir düğün salonu…’’ Yani, gayrilikle resmiyetin iç içe olduğu bir binada… Yani ne demek istiyor, bu duyarlı hemşerimiz: 1- Kendisi düğün-nikah salonu kiralayan bir belediye, diğer düğün salonlarına sağlıklı bir denetim yapabilir mi? 2- Nizip’e yakışır yeni bir yerde resmiyeti olan yeni bir belediye sarayının yapılması şartı… Ki böyle bir binanın yapımı dahi Nizip’te işsizliği ‘uzunca bir müddet azaltır’ ve bir çok esnaf türümüze (kalıpçısı, demircisi, betoncusu, sucusu, elektrikcisi, doğal gazcısı, asansörcüsü, karocusu, boyacısı, mühendisi, mimarı, müteahiti vs, vs) işlerlik kazandırır. Bu duyarlı hemşerimizin görüşü, bana ciddiye alınması gerek, gibi geldi. Sizler ne dersiniz, bilemem!..
Ama ‘bilerek’ şunu diyebilirim ki, Nizip’te bir arada yaşama bilincine dair duyarlılık ‘maalesef’ yok denecek kadar az… 21.08.2007