Bilinen tek örneği Pompei’de olan damar sıkma pensinin ikinci örneği Zeugma’da bulundu.Zeugma’daki askeri garnizon mahallinde bulunan ve halen Gaziantep Müzesi’nde sergilenen damar sıkma (kan dindirme) pensi Prof. Dr. İlter Uzel’in yeni çıkan “Anadolu’da Bulunan Antik Tıp Aletleri” adlı kitabında “nadir bulunan eser” olarak yer aldı. Prof. Dr. Uzel, Gaziantep Müzesi’nde sergilenen alet için, “bu ve benzeri birçok buluntu, Anadolu’da üst düzeyde bir tıp uygulandığının kesin kanıtlarıdır” dedi. Bir bölümü ekim ayında sular altında kalacak olan ve kurtarma çalışmaları devam eden Zeugma Antik Kenti’nin (Belkıs Harabeleri) tıp tarihi açısından da önemli bir merkez olduğu; dünyada bilinen tek örneği Pompei’de olan damar sıkma pensinin kincisinin Zeugma’da bulunduğu belirtildi. Zeugma’daki askeri garnizon mahallinde bulunan ve halen Gaziantep Müzesi’nde sergilenen damar sıkma (kan dindirme) pensi Prof. Dr. İlter Uzel’in yeni çıkan “Anadolu’da Bulunan Antik Tıp Aletleri” adlı kitabında “nadir bulunan eser” olarak yer aldı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı ve Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlter Uzel, Zeugma’nın bir başka zenginliğinin de burada bulunan tıp aletleri olduğunu söyledi. Dünyada bilinen tek örneği Pompei’de (İtalya) bulunan damar sıkma pensinin ikinci örneğinin Zeugma’da ortaya çıkarıldığını ve halen Gaziantep Müzesi’nde sergilendiğini belirten Uzel, “Roma çağında, 25 bin kişilik garnizonda mutlaka bir askeri hastane olması gerekir. Kurtarma çalışmalarında bu konuya da dikkat edilmelidir” dedi. Gaziantep Müzesi’nde sergilenen antik tıp aletlerinin de bu hastaneden gelmiş olabileceğini anlatan Uzel, Anadolu’nun antik tıp aletleri açısından zengin olduğuna işaret etti. Uzel’in kitabında çizimini yayımladığı demirden yapılmış damar sıkma pensi 9 santimetre boyunda. Aletin biri düz diğeri yarım dairesel iki yassı ağzı bulunuyor. Sapının arka ucu kırık olarak bulunan alet hemostatik (kan dindirme) amaçlı çok nadir eserler arasında gösteriliyor. Türkiye orijinli antik tıp aletleriyle ilgili yapılan yayınların, bu konudaki dünya klasik literatürün önemli bir bölümünü oluşturduğunu anlatan Uzel, “Bu aletlerin yardımıyla antik çağın meçhul kalan birçok tıbbi-cerrahi girişimi açıklanabilmiştir” dedi. Alman tıp tarihçisi ve göz hekimi Dr. Theodor Meyer-Steineg’in antik tıp aletleriyle ilgili yayınının büyük ölçüde Efes’ten götürdüğü bir hekim mezarı buluntularına dayandığını belirten Uzel, şöyle devam etti: “1912 yılında Değirmendere’de (Kolophon) bulunan ve Caton tarafından yayınlanan bir tıbbi alet takımı, antik çağın en önemli buluntusu olarak kabul edilir. Bu ve benzeri birçok buluntu, Anadolu’da üst düzeyde bir tıp uygulandığının kesin kanıtlarıdır.” Anadolu’da bulunan tıp aletlerinin sınıflandırılmasında güçlük çekildiğine dikkati çeken Uzel, şunları kaydetti: “Çünkü eserlerin hiçbiri bilimsel sistematik kazı ile bulunmamıştır. Yapılacak yeni çalışmalarda buna dikkat edilmelidir. Müzelerde bulunan özellikle bronz küçük objeler dikkatle değerlendirilmelidir. Mezar kazıları başta olmak üzere arkeolojik kazılarda bulunacak hekim objelerinin değerlendirilmesinde titiz davranılmalıdır. Tıp etkinliği, insan etkinliklerinin, bilim-kültür evriminin önemli bir bölümünü oluşturur. Bu nedenle müzelerde tıp aletleri bölümü oluşturulmalıdır. Böyle bir sergileme çağdaş müzecilik anlayışına da uygun olur. Tıp tarihçileri ile arkeologlar yeni bulunan tıp aletlerinin sınıflandırılması ve değerlendirilmesine yönelik ortak çalışma yapmalıdırlar.”.

http://www.zeugmaweb.com/.