GÖÇÜN NİZİP’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPISINA ETKİLERİ
Yıl 2006 aylardan kasım. Nizip.com. Öğretmenler günü münasebetiyle bir kültür yarışması düzenledi. Nizip’in kültürüne, sosyal yaşantısına ve geleceğine yönelik yeni umutları, düşünceleri, Nizip’le paylaşmak için bu tür bir faaliyet düzenlendi. Ben de Nizip’te yaşayan sorumlu bir eğitimci ve yazar olarak bu yarışmaya göç konusuyla katılımda bulunuyorum.
Göç; insanların yaşadıkları yerleşim biriminden her hangi bir nedenden dolayı farklı bir yerde yaşamaları için yaptıkları yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda göç eden insanlar yeni kültürler, değerler ve yaşam tarzlarıyla karşı karşıya kalacaklardır. Göçü bu açıdan ele aldığımız zaman, göç yapılan yerde negatif ve pozitif bir takım yeni oluşumlar göze çarpacaktır.
Biz bu çalışmamızda göçün Nizip’e ve Nizip’ten olmak üzere iki kategoride değerlendirmekle birlikte, bu göçlerin Nizip’imiz üzerindeki etkilerini sorgulamaya çalışacağız.

1-Nizip’ten göçün etkileri
1-A- Kültürel anlamda etkileri
Bu konuyu ilk önce gençlerimizin üniversite nedeniyle ayrılışları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu göçü pozitif olarak ele alabiliriz. Çünkü o güne kadar Nizip’in dar sınırları içinde, yeni kültürlerden habersiz, kendi halinde yaşayan gençler, hem kendilerine hem de memleketlerine geniş ufuklar açacak birçok yeni bilgiler ve kültürlerle karşılaşacaklardır. Kendilerini ve memleketlerini düşünen bir perspektifle yaşamı kucaklayan gençler, yeni donanımlarıyla doğdukları ve ekmeğini yiyip, suyunu içtikleri Nizip’lerini çağdaş bir şehir seviyesine çıkarabilecek önerilerle döneceklerdir. Paylaşılan bu değerler dikkate alındığında, girişimci ve kendine güven duyan gençlerin hayata daha umutla bakmasını sağlayacaktır.
Bu bakımdan gençlerimizin yeni yerleri görmeleri ve farklı kültürlerle tanışarak bir açılım kazanmaları için mutlaka üniversite imtihanına iyi hazırlanmaları gerekmektedir.
Bunun menfi sonuçları olmayacak mı? Tabi olması muhtemeldir. Milli ve manevi donanımı yeterli olmayan gençlerimizin gittikleri yerlerde bölücü ve zararlı bir takım grupların içine girerek kendi değerlerinden soyutlanması da mümkündür. Bunun olası etkileri; kuşak çatışması, kültür yozlaşması ve değer kaybıdır. Bu hususta en önemli görev başta anne babalarımıza, sonra da öğretmenlerimize düşmektedir. Dışarıya açılacak gençlerimize yeni düşüncelere açık, değerlere sadık olma bilinci vermek gerekir.
Bu beyin göçünün Nizip’e tekrar kazanımı için yerel yönetimlerin yapması gereken en önemli çalışma ise burslarla onları kazanmak olmalıdır.
Nizip’ten göçüp de çeşitli yerlerde akademik çalışmalar yapan beyinlerin Nizip’in kalkınmasına katkıları noktasında onlarla dirsek temasına geçilmesi ve bu konuda çalışmalar başlatılması, kaybedilmiş gibi görünen beyinlerin farklı bir şekilde kazanılmasını sağlaması açısından önemli olacağını düşünüyorum. Bu konuda şu örnekler verilebilir; yrd. Doç Dr. Özlem Erdoğrul, Yrd Doç Dr. Ali Kaygısız, Yrd. Doç Dr. Çetin Körükçü sanatçılardan Edip Akbayram, Ressam Fatma Şenol Benlier. Prof. Dr. Cahit Tanyol, Prof.Dr. Yaşar Büyükoğlu* Bu ve benzer beyin göçlerinin bir şekilde Nizip’e katkılarının sağlanması açısında onlarla kurulacak irtibatın Nizip’in kültürel açılımına katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Nizip.com’dan takip ettiğimiz Nil Gülsüm Gül Hanım ise Nizipli olmanın verdiği bilinçle bizlere çeşitli sanatçı, yazar ve akademisyenin düşüncelerini röportajlarla aktarmaktadır. Bu da Nizip’e kültürel anlamda ayrı bir kazanç sağlamaktadır. Çünkü Gül Hanımın çalışmaları sayesinde Nizip birçok kişi tarafından da tanınmış olmaktadır. İşte Nizip’ten ayrılan beyin göçleri bu tür çalışmalarla hem Nizip’i tanıtma, hem de Nizip’e kültürel anlamda bir katkıda bulunma güzelliğini yaşamaktadır.
Ramazan Tarhan Bey ise Nizip dışında olmasına rağmen Nizip’in tanıtımı ve kaynaklarının kullanımı üzerine kendi alanıyla ilgili birikimlerini sunarak Nizip için yeni açılımlara kapı aralamaktadır. Ancak bu birikimleri değerlendirebilmemizin yolu, onları anlamaya çalışmaktan geçer. Çünkü onlar gelişmiş bir kültürün ve farklı mozaiklerin bulunduğu büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. En güzel özellikleri de bu kültürel sermayelerini Nizip’le paylaşıyor olmalarıdır.
Beyin göçü bir şehrin okumaya ve bilgiye ne kadar değer verdiğinin bir göstergesidir. Ama kaybedilen beyinler altın kaynaklarının boşa harcanmasından farkı olmayacaktır. Beyin göçünü bu açıdan ele aldığımızda altın kaynaklarımızı iyi değerlendirmemiz, Nizip’in kültürel açıdan büyük bir kazanıma sahip olması ve tanıtımı açısından önemlidir.

1-B- Sosyal ve Ekonomik Açıdan Etkileri
Nizip’ten göçün sosyo ekonomik açıdan oldukça büyük bir önemi vardır. Bunu sermaye göçü olarak ele alabiliriz. Özellikle ekonomik açıdan gelişmiş bir potansiyele sahip Niziplilerin ayrılışı, kendi içinde bir takım negatif unsurları taşımaktadır. Sermaye göçü beraberinde insan göçünü de getirmektedir. Bunu sonucunda yerli Nizipliler Nizip’i ter ederken, dışarıdan başka yerleşimciler gelmektedir.
Sermaye göçünün Nizip’te kalmasını sağlayıcı bir takım önlemler alınması, beraberinde büyük bir ölçüde işsizlik sorunun da azalmasına katkıda bulunacaktır. Bu hususta yerel yönetimlere büyük görevler düşmektedir. Kendileriyle görüştüğüm bazı Nizipliler şu tespitlerde bulundurlar; insanlar ekonomik açıdan belli bir refah seviyesine ulaşınca sosyal ve kültürel etkinlikleri yaşamak istemektedirler. Nizip bu açıdan yeterli bir gelişmişliğe sahip olmadığı için bu etkinlikleri gerçekleştirecekleri yerler cezp edici bir etken olmaktadır. Bunun sonun da kalması halinde Nizip’te büyük bir işletmeciliğe ve sosyal yaşam standardının yükselmesine katkıda bulunabilecek sermaye Nizip’i terk etmektedir. Bu da Nizip açısından büyük bir kayıp olmaktadır.
İşte onlardan birisi; “1949 yılında Nizip’te doğan Fikret Öztürk, İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra birçok lisede fizik öğretmenliği yaptı. Öğretmenliği bıraktıktan sonra 1980 yılında kurduğu Öztürkler Petrol Limitet Şirketi ile petrol dağıtım şirketlerinin akaryakıt ve madeni yağ bayiliklerini aldı. Öztürkler Petrol giderek Türkiye’nin önemli madeni yağ ve akaryakıt distribütörlerinden biri haline geldi.
Bununla birlikte bir önemli isim daha;Aydın Erbay, 1955 yılında Nizip’te doğdu.3 anneden toplam 9 kardeş olan Erbay ailesi geçim sıkıntısı nedeni ile farklı uğraşlar peşinde koşuşturdular.1974 yılında Bursa’ya yerleşir ve Konfeksiyon ile uğraşmaya başlar.1979 yılında Nizip’e döndüğünde yanında biriktirdiği para ile bir plastik ayakkabı fabrikasına ortak olur.Aydın Erbay’ın Lescon’a uzanan serüveni işte buradan başlar.İlk olarak Yıldız Plastik diye marka tescili alan Erbay’ın hedefi adidas gibi bir marka olmaktı.1980 yılında yavaş yavaş plastik ayakkabının yerini spor ayakkabıları alnınca o da bu sektöre girmeye başlar.1985 yılında yeni bir ad ve yeni bir üretimle Lescon firmasını kurar.İlk olarak halı saha ayakkabısı olarak tanınan Lescon spor ayakkabıları Türkiye genelinde tutulunca kaliteli ve sağlıklı ürünlerin üretimi bu aşamadan sonra başlar. Bugün Almanya’da bile futbol klüpleri Lescon giyiyor. Ve Lescon’un sahibi Aydın Erbay 5 yıl içinde Türkiye’deki tüm klüplerin ve Milli Takım’ın göğsünde Lescon yazdırmayı hedefliyor.”**
Aslında engelleyemediğimiz sermaye göçünü, farklı yerlerde olmasına rağmen çeşitli platformla ve çalışmalarla Nizip’in gelişmişliğine etki edecek bir unsur olarak da değerlendirebiliriz. “Nizip’i Geliştirme ve Kalkındırma” projeleri çerçevesinde yerel yönetimlerin, dışarıdaki Niziplilerle duygusal bir yakınlık içine girmesi sadece sermayenin değil, düşünce yüklü bir ekonominin kazandırılmasına vesile olacaktır. Bu hususta şehrimize bir park ve acil ünite servisi kazandıran hayırsever Nizipliyi verebiliriz. Bu yüreğin sıcaklığını yansıtan pozitif enerji yeni girişimcileri umut ışığı olacaktır. Buna benzer uygulamaların artması halinde göç halindeki sermaye gücünden de Nizip adına yararlanılmış olunur.
Yerel yönetimlerin bu hususta yapacağı en önemli çalışmalardan birisi Nizip’ten ayrılan beyin göçlerinin bir çetelesini tutarak bunu kitaplaştırmasıdır. Çünkü bu çalışma Nizipli gençlere büyük bir oranda ilham kaynağı olacaktır. Nizip’te yetişmiş olan bu ünlü simaların sanayicisiyle, sanatçısıyla, akademisyeniyle Nizip’in haklı guruları olarak gençlerimizin ulaşacakları hedefleri olmaları açısından büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Nizip’te yetişmiş ve Nizip’in kültürünü almış bu insanları bir şekilde Nizip’e kazandırmak gerekir.

2-NİZİP’E GÖÇÜN ETKİLERİ
2-A- Nizip’e Göçün Kültürel Etkileri
Göçün tüm yerleşim birimlerine etki ettiği gibi Nizip’e de etkisi genelde olumsuz yönde olmuştur. Çünkü kozmopolit bir anlayışın ve kültürel farklılığın oluşmasına zemin hazırlamıştır. İnsanlar dışarıdan getirdikleri kültürel anlayışları buraya aktarmaya çalışınca birinci dereceden bir kültür çatışması yaşanmaktadır. Hoşgörüsüz bir anlayışın sonunda insanlar birbirine karşı mesafeli ve art niyetli yaklaşımları öngörü olarak yaşayacaklardır. Bu göçün birinci etkisi diye düşünüyorum
Aslında kültürel etkileri ele alırken eğitim ve öğretimi göz ardı etmemek gerekir. İlk önce göçün kültürel anlamdaki en önemli sonuçlarından birisi olan farklı mozaiklerin oluşumunu sağlamasıdır demiştik. Bu açıdan ele aldığımızda üniversiteli gençlerin çeşitli şehirlerden gelerek, kendi kültürel anlayışlarını toplumda yaşanılır bir tarzda pratize etmesi yeni bakış açılarının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu açıdan üniversitenin Nizip’te olmadığı zamanki yapısı ile şimdiki yapısı arasında ciddi farklılıklar gözlenmektedir.
Üniversiteli gençler yeni bakış açılarına zemin hazırladıkları gibi, Nizip’li anne babaların çocuklarına güven duygusunu da etkilemektedir. Kendileriyle bu konuyu konuştuğum birçok genç, anne babalarının güven duygusunun sarsıldığını dile getirdiler. Çünkü gençlerin toplumda sergiledikleri tutum ve davranışların Nizip’in geleneğiyle uyuşmadığını söylediler. “Sizler de böyle olacaksınız.” Sözleriyle kendi çocuklarına güveni sarstığını ifade ettiler. Tabi bu bakış açısı insanların durdukları yere göre müspet ve menfi tarzda ele alınabilir.
Bunun yanı sıra bu göç gençlerle anne babalar Arasında kuşak çatışmasına zemin hazırlamaktadır. Gelişime ve değişime açık gençlerin, üniversitelilere özenmelerini ve kendilerine yeni bir tarz oluşturmaları, ebeveyn tarafından olumlu karşılanmamaktadır. Bu da gençlerin sıkıntılı, içe kapanık veya hırçın davranmalarına neden olmaktadır. Bunun sonunda evde huzursuzluklar çıkmaktadır. Bunu önlemenin yolu gençlerin değişime kontrollü bir şekilde hazırlamak ve en önemlisi de değerlerden uzak olmadan yeni bir tarz geliştirmelerine müsaade edebilmekten geçer.
Öğretmenlerin göçüyle birlikte eğitimde ve kültürde gözle görülür bir gelişme olmaktadır. Çünkü her öğretmen kalabalık bir sınıfın azalarak öğrencilerle daha yakın bir ilgi demektir. Bu da çocuklarımızın başarısının artmasında büyük bir öneme sahiptir. Hele idealist öğretmenlerin yerleşimiyle birlikte sanat ve kültür alanında ciddi atılımlar ve canlılıklar yaşanmaktadır. Bu bağlamda “Bağbozumu” tiyatro ekibinin “Sandıktaki Sır” adlı oyunu çok önemli bir örnektir. Bununla birlikte Altınbaş Lisesindeki Nizipli gençlerin, öğretmenleri Mehmet Göral Beyin yönlendirmesi sonucu “Reis Bey” gibi ağır ve ciddi bir oyunu büyük bir performans ve yetenekle ortaya koymaları ellerinden tutulduğu zaman çok daha güzel çalışmalara imza atabileceklerini göstermesi açısından oldukça önemlidir. Çünkü o güne kadar Nizipli gençler bir kültür faaliyeti için kültür merkezi İstanbul’a gitmemişlerdi. Sadece bu olay bile Nizipli gençlerin dış dünyayla tanışmalarına vesile olması ve yeni yerler ve kültürlerle tanışmalarına imkân vermesi açısından üzerinde durulması gereken bir olaydır. Yerel yönetimlerin öğretmenlerimizin Nizipli gençlerin kültürel faaliyetlerde kendilerini ifade etmelerine olanak sağlayan bu çalışmalarına destek vermeleri halinde büyük yeteneklerin Nizip’ten çıkabileceğine büyük inancım vardır. Bu ve buna benzer çalışmalar, Nizip’te Niziplilerin de özgün oyunlar ortaya koyabileceklerini göstermesi açısından dikkate değer bir sonuçtur. Önemli olan bu yetenekleri fark etmektir. “Reis Bey” çalışması Nizip’in bağrından yeşeren filizlerin su, gübre ve bakımını yerinde ve yeterince yapıldığı zaman ulusal alanda kendini ifade edebilecek çok yetenekli sanatçıların yetişebileceğinin sinyallerini vermektedir. Sinyaller doğru okunursa ilerisi için büyük umutlar vaadetmektedir.
Yine öğretmenlerin okullarında çıkardığı dergiler, Nizipli yeni yeteneklerin yazarların, şairlerin, romancıların ortaya çıkmasına uygun şartlar hazırlamaktadır. Bu çalışmalar beraberinde okuyan, üreten ve sorgulayan bir gençliğin oluşmasına katkı sağlaması açısından büyük bir ehemmiyete sahiptir.
Ancak sivil göç beraberinde hem kültürel hem de sosyal yaşam açısından sıkıntılı ve sancılı geçişlerin yaşanmasına neden olmaktadır. (Bu tabiî ki sadece Nizip için değildir. Ancak küçük bir yerleşim yerinde bu sıkıntı kendisini daha fazla hissettirmektedir.) çünkü yerleşim yerlerinin kültürel mozaikleri farklı farklıdır. Gençlerin ve yetişkinlerin bu değişime uyum sağlaması uzun yıllar almaktadır. Bu ayrıca ve bir tez konusu olarak ele alınacak mesele olduğu için kısaca geçiyoruz.
Bu noktada geçişte ki sıkıntılı noktalardan birisini kalabalık sınıflar olarak ele alabiliriz. Çünkü nüfus oranındaki artışa oranla yeterli okulların olmayışı sonucu çocukların kalabalık sınıflarda ders görmelerine neden olmaktadır. Bu da eğitimi ve öğretimi menfi açıdan etkilemektedir. Çünkü normalde otuz kişilik sınıflarda işlenecek dersler ellilere çıkmaktadır. Bu durum ise hem öğretmenin, hem de öğrencinin başarısına olumsuz bir şekilde yansımaktadır. Özellikle son iki yılda ek bina yapımıyla bu sıkıntı aşılmaya çalışıldı.
Göçün Nizip’in kültürü üzerindeki bir diğer etkisi ise Nizip ağzının yaşamdan kalkması şeklinde gerçekleşmektedir. Kendine has ağzıyla Nizip özgün bir kültürü yansıtırken artık İstanbul ağzını kullanır olmaya başlamıştır. İşte Nizip ağzına örnekler;
Amadan; Tepsi
Ayel; Kadın, kişi
Balcan; Patlıcan
Beee kele; Hayret ifade eden bir deyim.
Culup; Açılan çukurlarla oynanan oyun
Çıkın; Boça
Dale; Sayfa
Eci; Nine
Elam; Galiba
Hak et; Hikaye
İstifil ol; Hadi git rezil ol.
Kanne; Şişe
Mahsim; Zavallı
Naare; Dönme dolap
Ölbe; Çiçek kutusu
Pöç; Kalça
Sah; Gerçek
Sahre; Piknik
Tamatez; Domates
Yuka; İnce
Yellahçi; Zengin yağcısı
Zembil; Lastikten yapılmış sepet
Zumzuk; Yumruk
Göç zaman içinde Nizip’in kendi ağzını kaybederek özgünlüğünden uzaklaşmasına neden olmuştur. Artık bu ifadeler birer nostalji olarak yaşanmaya başlamıştır. Bunun için en azından bu ifadelerimize sahip çıkmak ve bu kültürümüzü muhafaza ederek geçmişimizi edebiyatımızda bile olsa yaşatmaya çalışmalıyız.
İşte tam bu sırada Nizip’in efsaneleri konusunu da ele almadan geçmemeliyiz. Çünkü onlar da Nizip açısından ayrı bir kültürel unsuru yansıtmaktadır. Bu konuda araştırma yapan Yrd. Doç. Dr.Behiye KÖKSEL bu konu üzerinde durmanın faydasını şöyle dile getirmektedir; “Gaziantep efsaneleri üzerine yapmakta olduğum çalışmaların bölgeye dikkat çekerek yapılacak çalışmalara bir kapı açacağı ümidi ve dileğindeyim.” Bu konudaki Nizip efsaneleri araştırmalarını ise şu şekilde sergilemektedir;
“Nizip’in batısında bulunan Taşbaş denilen tepede bulunan ve insan siluetini andıran taşlar için şu efsane anlatılır:
1- Odun toplamak için bir tepeye çıkan yedi kız kardeş, kendilerine doğru gelen kötü niyetli yedi atlıdan korkarlar.
2- Kızlar, atlıların taş edilmeleri için Allah’a dua ederler.
3- Kızların duası kabul olur ve atlılar taş olurlar.
Bu efsanede, kötü niyetli olan kişiler, savunmasız kişilerin bedduası üzerine taşa dönüşmektedirler. Kötü niyetli insanlardan kurtulmak için yapılan dua üzerine taşa dönüşme motifinin bulunduğu bir başka efsane de Nizip Eren Köyü’ndeki Aşık Taşı için anlatılan efsanedir:
1- Evlenmelerine aileleri tarafından izin verilmeyen iki genç kaçarlar.
2- Fırat’ın kıyısından karşıya geçerlerken kızın ailesi yetişir.
3- Delikanlı taş olmaları için dua eder.
4- Delikanlı ve kız bulundukları yerlerde taşa dönüşürler.
Nizip’e bağlı kale Meydanı Köyü’nde Fırat’ın kıyısında Aşığın Başı denilen bir yer vardır. Burada kıyıda bulunan kaya parçası için şu efsane anlatılmaktadır:
1- Birbirini seven iki genç, kızın ailesi evlenmelerine izin vermediği için kaçmaya karar verirler.
2- Fırat’ın kıyısına indiklerinde kızın ailesi yakalar ve kızlarını alırlar, oğlan yüzerek karşı kıyıya geçer.
3- Oğlan taş olmayı diler ve Fırat’ın diğer tarafında taş olur.
Nizip’ten tespit edilmiş olan yukarıdaki ilk iki efsanede zor durumdan kurtulmak için taşa dönüşmeyi görüyoruz Böyle bir durum üçüncü efsanede de sezilmektedir. Ancak, Taşbaş efsanesinde kötü niyetliler taşa dönüşmektedirler, Burada bir beddua söz konusudur. Âşık Taşı efsanesi ile Aşığın Başı efsanesinde efsane kahramanları zor durumdan kurtulmak için taşa dönüştürülmelerini dilerler. Âşığın Başı efsanesinde de bir anlamda zor durumdan kurtulmanın söz konusu olduğu anlaşılmaktadır.”***
Bu efsaneler Nizip için bir zenginlik ve kültürel mirastır. Yerel yönetimlerin bu kültürel mirasa sahip çıkarak, buraları bir şekilde modernize ederek insanların ziyaretine sunulabilir. Yerel yönetim bünyesindeki Kültür Müdürlüğü’nü Nizip’in bu ve benzer unsurlarını ele alarak ulusal basına ve medyaya taşıyarak Nizip’i tanıtılmasına çok güzel bir materyal olarak sunabilir.

2-b- Nizip’e Göçün Sosyal ve Ekonomik etkileri
Yıl 1960 Nizip nüfusu 15 bin. %95 i Nizipli. Yıl 2006 Nüfus 70 bin.
Göç, sosyal ve ekonomik yaşamı da yakından ilgilendirmektedir. Dolayısıyla Nizip’in etkilenmemesini düşünmekte yanlış olur. Bu konuda kendileriyle görüştüğüm birçok Nizipli bundan yirmi, otuz yıl önce Nizip’in daha sosyal olduğunu ifade etmektedirler. Ahmet Kocaslan bu konuyla ilgili şunları ifade etti; “1960 lı yıllarda Nizip’in kültürel ve sosyal yaşamı oldukça renkliydi. O zamanlar Nizip’te konserler verilir, dönemin önemli sanatçıları gelirdi. Bunlardan İsmail Dümbüllü ve Özcan Tekgül hatırladıklarım. Bunlar o zamanın popüler sanatçılarıydı. Bunun yanı sıra çadır tiyatroları da Nizip’e ayrı bir renk katardı. Hükümet binasının çevresine kurulan çadırlarda sanatçılar çalışmalarını sergilerlerdi. Bunun la birlikte gezici sirklerle de çocuklar ve büyükler neşeli vakitler geçirirdi. İnsanlar aileleriyle sinemaya gider, çocuklar sahurlarda ekmek almaya gönderilirdi.” Bu da sosyal yaşamda güven unsurunun ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Çünkü o zamanlar insanlar birbirini yakından tanıyor, birbirine güven duyuyor ve yapılacak her hangi bir kötülükten dolayı birbirinden utanıyordu. Çok güzel bir Nizip deyimi vardır; “Yüz yüzden utanır.” Bundan dolayı birçok olumsuz davranışlar bu “yüz utanması” nedeniyle engellenebiliyordu. Ama zamanla farklı insanların yerleşimiyle birlikte bu güven unsuru yavaş yavaş ortadan kalktı. Tabi bunu salt göçmenler noktasında ele almak ve genellemek doğru değildir. Bu göçün kozmopolit şehirleşme etkisinin en önemli sonuçlarından birisidir.
Bunun Nizip’in ekonomik yapısına etkisi de büyük olmuştur. Nüfusun ekonomik girişimcilikle ters orantılı olması beraberinde işsizliğin artışını getirmektedir. Bu da Nizip’te sosyal yaşam standardının düşmesine neden olmaktadır. Nüfus göçünün çokluğu ilk etapta fıstıkçılık ve zeytincilikle geçimini sağlayan Nizip için ucuz iş gücü görüntüsünde güzel bir sonuç gibi ele alınabilir. Ancak bunun soysa psikolojik sonuçlarına baktığımızda hiç de pozitif olmadığını anlayabiliyoruz.
Ucuz işgücü olmak sosyal yaşam standardının düşmesine neden olan en önemli etkenlerdendir. Çünkü kişi normalde otuz liraya çalışılacak bir iş de, iş bulamamasının sonucu on liraya çalışmayı kabul etmektedir. Bu da gelir gider dengesizliği sonucunda bireylerde bir çöküntüye neden olarak bir takım psikolojik sorunlar yaşamasını sağlamaktadır.
Bu depresyon ve stres unsuru sonuçlar aileye ve topluma drek olarak negatif bir düşünce ve yaşam olarak yansımaktadır.
Aileye etkisi noktasında çocuklarla ilgisizlik, ihtiyaçları karşılayamamanın verdiği olumsuz duygular sonucu kavga ve boşanmalar, çatışma halinde ailede yaşama sonucu psikopat gençler, sokaklara mahkûm edilen çocuklar karşımıza çıkmaktadır. Suça meyilli ve yönelen gençlere baktığımızda genelde bu tür ailelerin çocukları olduğunu görmekteyiz.
Topluma yansıması ise hırsızlık, faiz gibi olumsuzlukların yaşanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar bu noktada can ve mal güvenilirliklerini kaybetmektedirler. Hırsızlık yaşının Nizip’te on üçe inmesi ve bu arştın sürekliliği Nizip için korkutucu bir gidişattır.
Bunun yanı sıra birçok yerleşim yerinin baraj altında kalması sonucu Nizip merkezine gerçekleşen göç en çok emlak piyasasını etkilemiştir. Piyasada sıcak para sirkülâsyonu sağlaması açısından pozitif bir enerji gibi görünen bu tutum aslında Nizip için büyük bir kayıp olarak karşımıza çıkmaktadır. Yatırıma ve işletmeciliğe yönelmeyen gelir, gayrimenkule yatırılınca arz talep paralelinde büyük artışların yaşanmasına neden oldu. Aslında işletmecilik mantığıyla değerlendirilmesi halinde işsizliğe büyük bir çözüm getirebilecek sermaye atıl duruma terk edilmiştir. Bu da Nizip için büyük bir kayıp olarak karşımıza çıkmaktadır.


Bu çalışmamızda göçün Nizip üzerindeki etkilerini pozitif enerji ve negatif unsurlar çerçevesinde ele almaya çalıştık. Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz;
1- Yerel yönetimler beyin göçünü tekrar Nizip’in gelişmesi için bir araya toplama gayreti içine girerse bunlar, Nizip açısından kaybedilmemiş birer cevher olarak tekrar Nizip’e kazandırılmış olur.
2- Sermaye göçünü çeşitli platformlarla bir araya getirerek hem düşünsel hem de ekonomik bir kazancın Nizip’e yönelmesine katkı da bulunabilirler.
3- Bir şekilde kendilerini ifade edebilen yetenekli gençlerin b u alanda yetişmeleri için Nizipli sanatçılarla irtibata geçilerek yeni yeteneklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlanabilir.
4- Nizip’in kültürel zenginliklerini, efsanelerini,Zeugma’yı bir şekilde Nizip’in tanıtılmasında öncü etkenler olarak kullanılabilir.
5- Nizip için büyük bir öneme sahip Nizip ağzını korumak için sivil kuruluşlar, yerel yönetimler, sanatçılarla kültürel bir çalışma yapılarak geleceğe güzel bir eser bırakılmış olur.
6- Çarpık şehirleşmeye neden olan düzensiz göçün önünü alarak, suça eğilimli insanların bir şekilde rehabilite edilmesini ve topluma o şekilde kazandırılması sağlanabilir.
7- Göçle birlikte gelir gider dengesinin bozulması sonucu, ucuz iş gücüyle düşen sosyal yaşam standardını sivil toplum örgütleri destekleyerek bir şekilde onları potansiyel suçlu konumundan kurtarmaları gerekmektedir.
8- Sermaye sahibi bireyler, Nizip’in girişimci ve cesaretli kişiliğini yeniden canlandırarak yeni iş imkânları oluşturup, Nizip’in sosyal yaşam standardının yükselmesine katkıda bulunabilirler.
9- Nizip’te doğmuş, yetişmiş ve büyük atılımlara imza atmış iş adamlarımızı gençlerimizin kendilerine güven duyması açısından, örnek şahsiyetler olarak tanıtıcı eserler hazırlanarak Nizipli gençlere sunulabilir.
10- Kısa metrajlı filmlerle Nizipli genç yeteneklere imkân tanınarak hem Nizip, hem de Nizipli gençler için bir ufuk açılabilir.


S.Ahmet UZUN
Hüseyin Yalçın Çapan Lisesi

Yorumlayan: Tarhan tarih 22.11.2006
Gerek ulusal basın ve gerekse yerel basından sosyolojik tahlilleri içeren güzel çalışmalarınızı begeni ile takip ediyorum.Bu tür tespit ve tetkikler topluma olumlu yönde yansımakta ve bireylere önemli kazançlar sağlamaktadır.Emek dolu çalışmalnız için sizi tebrik ediyorum.

Yorumlayan: zeytin1955 tarih 27.11.2006
değerli yorumları için yazara çok teşekkür ederim..Tespit edilen önerilerin zenginleştirilerek hayata geçirileceğini umutederim..

Yorumlayan: Eğitim.Bir.Sen tarih 30.11.2006
ÜYEMİZ OLAN SAYIN ÖĞRETMENİMİZİ TEBRİK EDİYOR,BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUZ

Yorumlayan: mehmet2763 tarih 18.12.2006
Yorum ve tespitlerinizden ötürü teşekkürler ediyorum...