Nizipte Bir Gece Yürüşü
Nizip’e geldiğimde genelde geceleri yürümeyi çok severim. Çünkü Nizip geceleri bir başka güzel oluyor sanki Nizipte bir kimsesizlik hakimdir sokaklarda hiç kimsecikler olmaz herkes evlerinde Tv veya ailesiyle vakit geçiriyorlardır gençlerimizi zaten söylemeye gerek yok gece 11’e kadar internet kafelerde sonra bazıları evlerine bazıları gececi kahvehanelerine bazıları da içki alemine…
Nizipte saat 10:00 gecede bir sessizlik hakim gittikçe sokaklar boşalıyor yeni yapılan parka doğru usul usul yürümeye başlıyorum zaten tadı orda yavaş yavaş yürüyeceksin yeni yapılan bir yer var mı yada bir değişiklik var mı gibi gözlemlerle Nizip’in yeni yüzü olan petek evlere doğru bir yürüşe başlıyorum ama aklımda hep şu var yine bir polis beni durdurur mu diye : ) genelde bu saatlerde millet evinde olur sokaklarda olanlar için rutin bir kontroldür bu onlar için… Neyse Osmanlı parkına bir giriyorum ve müthiş bir park ama bomboş saat 10:30 hava yaz gibi ama kimsecikler yok o güzelim parkta parkın içinde bulunan kafeterya gibi bölümde polisler ufacık bir Tv’dan maç izliyorlar…
Ve Osmanlı parkının o güzel girişinden çıkıyorum Türk bayrağının o güzel sallanışı eşliğinde o kadar kudretli bir sallanışı var ki sanki gökyüzünü sallıyor bayrağımız…
Saat 11 gibi çıkıyorum parktan ve koyuluyorum ev yoluna evimiz istasyon mahallesinde işte tam oraya doğru yola koyuluyorum çarşı camiinin oraya geldiğimde müthiş bir sessizlik hakim olduğunu fark ediyorum!!!
İstasyon mah. Yaklaştıkça gittikçe bir karanlıklaşıyor yollar tam sanayi yoluyla istasyon mah. Kavşağında birkaç genç görüyorum çamlığa doğru yürüyorlar ellerinde poşetler dünyadan habersizce yürüyorlar arkalarında kimsesiz Nizip’i bırakarak!!!
Çok şaşırıyorum yoksa ellerindeki bally mi diye düşünüyorum ama yok yok olur mu hiç diyorum. Ama biri burnuna götürüyor poşeti ve o anda anlıyorum ki bally çekiyor ben arkalarından yürüyordum yavaşladım birden ne olur ne olmaz diye bazıları çamlığa doğru iniyor biri benim istikametimde yürüyordu yavaşladı birden beni fark etti gözleri donmuştu sanki…
Bana sesi hafif uykulu biçimde;
-sigaran var mı diye sordu.
-yok kullanmıyorum dedim.
-şimdi senin sigaran yok mu dedi?
-yok dedim
-yiyecek bir şey var mı?
-çikolata var dedim(yiğenime almıştım)
-bana verir misin dedi
-tabii neden olmasın.
Verdim yedi hızlıca belli ki çok acıkmış…
Adımın sordu ve kendisine niye yakınlık gösterdiğimi sordu uykulu bir biçimde. Sen olsan yakınlık göstermez misin sorusuna verdiği cevap baya tuhaftı. Aynen ”ben hiç ben olmadım ki” Bu kelime baya ağır bir kelimeydi yani çocuk ya çok okumuş yada feleğin çemberinden geçmişti…
Niye sen olmadın hiç dedim.
Ben küçükken okula gitmeyi çok istedim ama olmadı bir türlü okuyamadım ailem hep dayak attı arkadaşlarım hep dalga geçti bende çalışmaya karar verdim ayakkabı boyadım sanayide çalıştım iş öğrenmek istedim ama oralarda da ezildim dedi utanarak sanki ağlamaklı sesi vardı daha konuşturup ağlatmak istemedim yavaşça yanından kalkıp eve gitmeye hazırlandığımı fark etti ve nereye gidiyorsun daha çok anlataçağım var dedi ben ne kadar geç oldu desem de konuşaçak birisine ihtiyaçı vardı anlaşılan…
Ve tekrar konuşmaya başladı…
Ben okurken geceleri ayakkabı boyardım kahvelerde hamamlarda dedi.
Benimde küçüklükten hamamlarda genelde ayakkabı boyayan kişiler oranın adamları olduğunu bildiğimden hamamlara girmene nasıl izin veriyorlar diye sordum..
Derin bir çekti ve abi dedi işte o insanlar var ya o insanlar beni az kullanmadılar dedi..
Ve o an sanki dünyam başıma yıkılmış gibi oldu. Gecenin bu saatinde duyduklarım kanımı dondurdu. Çocuk elindeki poşeti alıp uzun bir şekilde ballyi çekti ve cepine koydu ve kalkıp hızlı adımlarla gecenin derinliğine karıştı.
Oturduğum yerden dakikalarca kalkamadım çocuğun sözleri beynimde uçuşu veriyordu…
Eve geldiğimde sanki dünyaya karşı bir öfkem olduğunu hissettim ve kalemi elime alıp bunları yazma isteği duydum…
Şimdi bir çözüm isteyeceğim sizden bu kardeşlerimiz için ama yine kısır bir döngüye girecek konu…
Ama bir çözüm olmalı…
Şimdi olay bu kadar acı verici ama bir yönü daha var…
Nizip güvenli değil bence o saatte bu kişiler istem dışı da olsa bana yada başka bir vatandaşımıza zarar verebilirdi. İzlenimlerime göre o saatte etrafta polis yada polis aracı göremedim. Zaten istasyon mah. Polis devriyesi çok nadir gelir. Bunun en açık örneği yazları düğün salonlarının orda ki olaylar(motor kazaları , kadınlara laf atmalar, kızların üstüne motor sürülmesi vs..)
Nizip Niçin bu kadar güvenliksiz?
Çamlığın oraları niçin sahipsiz?
Ballyci çocukların bulunduğu mekanlar bilindiği halde hala niçin çözüm üretilmiyor.(benim bildiğim yerler çamlık, mezarlık ve birkaç park..)
Siteye ciddi yazı yazmayı çok istiyorum ama yazdığım hiçbir yazı sonuca varmıyor(harabe evler Nizip çayı vs…) bu da beni üzüyor bu yazıyı yazarken çok düşündüm yazmamayı ama son defa yazıyorum bakalım inşallah bir net çözüm üretilir…
Nizip’i çok seviyorum sizde sevin çünkü başka Nizip yok!!!