-
Sevgili dostlar size kıbrıstan (halkıdan) örnek vermek istiyorum daha sonra bizim doğu insanımıza değineceğim.
Ben söylüyorum biz barış isteyen insanlarız, savaşa hayır diyoruz suçsuz insanların ölmesini istemiyoruz. Suçsuz insanlar bugün Irakta ölmektedir. Hemde hiçbir iz bırakmadan herkes suçlu amerikalı ,Irakta çarpışan guruplar, ve Saddam. Ben bu gruplara amerikadan daha çok kızıyorum. Eğer bu insanlar Saddam zulmune bu kadar direnseleridi bugün Amerika orda olmayacaktı ve Afganistan hiç barış yapmadılar biz devlet başkanı dahi seçemediler. Hep gruplar birbirleriyle savaştı.
Kıbrıs olayı; Kıbrıs 74'te Türk çıkarması yaşamasaydı oradaki Türkler bugün yoktu. Herkes bunu unuttu aradan ne kadar zaman geçti 30 yıl. Bu kadar kısa zamanda fikirler Türklerde komple değişti. Ne oldu artık Türkiyeyi istemiyorlar ya Yunanistanı istiyorlar.
Neden bizi biz yapan özelliğimiz olan Din ve millet anlayışımız.... Bunu kaybetti oradaki halk .Ne oldu dağ para için devletini satıyorlar. Hiç devletini satan halk gördünüz mü? Kıbrıstaki halk devletini para için sattı....
Neden o insanlar bu hale düştü tek sebebi millet olma özelliklerini kaybetmeleri. Türklük onların karnını doyurmuyor. Lükse de erdirmiyor, Soğan ekmeğe de muhtaç ediyor. Şimdi bir insan ne zaman kendi kendini kaybeder hiçbir benliği olmadan yaşarsa.... Oradaki devletin ileri gelenleri ve Sn. Ecevit kıbrısta dini bilgi vermeyeceğiz dediler ve vermediler. Türkiyede aynı sorun vardır. Halkımız dini bilgisini almazsa ne olur size söyleyeyim. O türkiyeyi istediği gibi yönetenler var ya onlar artık bu ülkeyi yönetemeyecek birileri gelip türkiyeyi işgal edecek işgalin adı belkide ab olacak. Ab içinde olmak veya olmamak bu o kadar önemli değil önemli olan kendi insanlarının menfaatini sağlayan devlet olmaktır. Bu da ne zaman olur biliyormusunuz halkınızı her zaman devletinizin yanında olacağını bildiğiniz zaman. Maalesef (Kanuni Sultan Süleymandan buyana belli kesitler hariç)Türk yöneticilerinin yıllardır yaptıkları politikalar yüzünden Türk milleti devletinin yanında değil
Saygılar
Osman Demir
Istanbul
-
Sayın admin Fenerbahçe gibi(Darısı Gaziantep Sporun başına) bende yüzbaşı oldum sayende. Teşekkürler. O kadar çok yazı yazdım mı yav. Hep Ahmet Kardağ ve Muharrem Bilgehan yüzünden birşey diyorlar bende yazıyorum ikisini de çok özledim. Gözümde tütüyorlar.
Diğer arkadaşlarımı da Bu DR.İdris varya İstanbula geldi yanıma gelmedi. Eğer hasta olursam bana Dr.iDris bakmasın. Ölürsem öleyim. Ve Aleykum Selam Sevgili Ömer K. Babam gelmedi ise sen onu bir telefonla ararmısın. Bu iş kafamı karıştırıyor. bana iyi birşeyler söylersen sevinirim.
Selamlar
Osman Demir
Istanbul
-
Dostlar,
bana göre uzun süren biraradan sonra hepinize selamlar,saygılar...
Nazım HİKMET’ in en sevdiğim dizelerinden biridir bu, sanki yaşadığımız şu günleri anlatıyor . Belki Nazım başka bir anlamda söyledi ama bana şunları düşündürüyor: Kendi kendimizle yarışı Aleviliğin bugün ki durumu gibi görüyorum; karşımızdaki en büyük engel yine biziz. “Bize bizden başka dost yok bize bizden başka düşman.” Ölü yıldızlara hayatı götürmek; yolumuzu gerektiği gibi sürebilmek, betonlaşan yüreklerde fidanlar yeşertmek, diğer inanç sahipleri ile aynı hakları kazanmak. Bunları yapabilmek bizim birliğimizden geçer. Dünyamıza inecek ölüm bunları yapamazsak eğer.
İçime kara bulutları yaklaştıran bizlerin bu bölünmüşlüğüdür. Belki de çok sesliliği çok başlılık olarak algılıyoruz. Birimizin ak dediğine diğerimiz kara diyor.
Yolumuzun önderleri Dedelerimiz; bize bu yolu öğreten,gönlümüzde ışıklar yakan, insan sevgisi, hoşgörüsü en bol olması gereken Dedelerimiz… onlar dahi kendi aralarında bir birlik kuramıyorlar.
Nice zorlukları aştıktan sonra kurulan kurumlarımızın hepsi bir çatı altında toplanamıyor Aleviliği temsil ettiğini söyleyip “Aleviliği İslam saymayan” kurumlar var. İnancımızdan yana olanlar bir araya gelerek Aleviliğin gerçek temsil hakkını alamıyor. Bizim adımıza konuşan insanlar bunları söyledikçe bizler kendimizi başkalarına nasıl anlatabiliriz.?
Hacı Bektaş Veli “Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda” demişti. Şimdi bizim ceylanlar bile düşman olmuş birbirine. Bir düşünün bizler kendi arkadaş guruplarımız içinde bile bir birlik kuramıyoruz yani bölünmüşlük yediden yetmişe hepimizde var.
“Ağaç demiş ki baltaya sen beni kesemezdin ama neyleyeyim sapın benden.” Bizler kendi yolumuzu, özümüzü baltalamaktan vazgeçmediğimiz sürece bugünkü yerimizden ileri gitmek bir yana daha da geri gideriz.
Ama yinede ne olursa olsun umutsuz değilim...
Elbet birgün gülüm elbet birgün...
Selamlar,Saygılar...
-
Aziz dostlar yine Ahmet kardeşimiz vurdu bizi her yerimizden. yani azıcık yaralı olmayan yerimiz kalsaydı ne olurdu be.
Yok umut yok çıkış yok gülmek yok heves bile yok.
Neden ben bu başörtüsü ve imam hatip davasını anlayamıyorum. Neden bizim kafamız bunları kaldırmıyor.
İmam hatip davası için zannediyorum ki Bakırköy veya zeytinburnu imam hatip öğrencileri zuhurat babaya gittiler. Gitmelerine sözüm yok oradaki duaları beni iyice umutsuzluğa düşürdü. Adamlar beddua ediyorlar. Hz. Ebubekirden ders almamışlar arkadaşlarımız veya haber yanlıştı (ama kanal7 de yayınlandı) Ben hiç beddua eden müslüman aklıma gelmemişti.
Aziz Dostlar her nekadar da eziyet ve haksızlık görürsek görelim bizden dua ve bağışlamak olmalı
Zaten müslümanlara karşı güç birliğine girmiş insanların amacı müslümanları şiddete çekmek. hayır şiddet bizi hiç cezbetmiyor. Silah tüccarları silah satmak için hep zayıfları görür. zayıf olmayacağız biz tebliğ dışında bir silaha sahip olmak istemiyoruz. Af etmek dışında başka bir şeyde istemiyoruz. Genç imam hatip lisesi kardeşlerim Allah bize nasıl insanları islama davet edeceğimiz konusunda bol örnek aktarmıştır. Amacımız erk sahibi olmak değil sevap sahibi olmaktır. Bırakın erk isteyenlerin olsun.
Ahmedim senin yazıların çok dokunaklı ve anlamlı her gün yazarsan hepimiz sevineceğiz.
Selamlar
Osman Demir
Istanbul
-
Aziz Dostlar
Ben yine size içimdekileri aktaracağım.
Arkalarında hiç kimsenin olmadığı üniversiteler görevlileri imam hatipler bizim okullarımıza gelmesin diye yürüyorlar muhalefet lideri de din bilgisi olanın hiç bir göreve gelmesin diye söylüyor. Bu hayır diyenlerin oranı %15 hepsi bu. Eğer demokrasi varsa halkın % 85' evet diyor. Laiklik kavramı da bizde yanlış kullanılır tıpkı medeniyet ve gelişme kavramının yanlış kullanıldığı gibi. İlim teknik'tir demiş bir büyüğümüz. Oysa ilim teknik değildir. Bu bizim kavramlar konusunda hiçbir şey bilmediğimiz anlamına gelir.
Veya ard niyetli olduğumuzu ispatlar.
Bir fahişe namusumla para kazanıyorum hırsızlık yapmıyorum ya der. Burada bir ard niyet vardır namuslu olmadığı için hırsızlık örneğini vererek namus kavramını yok eder ve anlamsızlaştırır. Onun gibi düşünürseniz fahişeliğin namussuzluk olmadığı anlamına varırsınız. Oysa gerçek öyle değil fahişeliğin de en az hırsızlık kadar kötü bir eylem olduğunu hepimiz biliyoruz. Burda kafamızı karıştırmadan kavramları bilirsek yolumuzu şaşırmamış oluruz. Ard niyetli insanlar her zaman olacaktır. Laiklik kavramı aynı şekilde fahişenin ben namusumla para kazanıyorum demesi gibi dinin yok edilmesi dinini bilgilerin yasaklanması her türlü dini ayinin yapılmaması olarak kullanılmıştır. Türkiyede de böyle uygulanmıştır. ben imam hatip mezunu insanların Laiklik konusunda Bediüzzaman gibi düşündüğünü biliyorum. Ama mübarek her zaman Türkiye de laiklik konusunda cezalandırılmıştır. Oysa Bediüzzaman'ın laiklik konusundaki düşünceleri Laikliğin avrupada kullanıldığı gibi uygulanmasından yanaydı.
selamlar
Osman Demir
Istanbul
-
Merhaba arkadaşlar,nasılsınız?
Anlaşılan yine birileri,birilerinin düşmesine bastı.Ama unuttukları birşey var; o düşme artık ellerinde patlayacak.O günler de yakındır inşaallah.!
Laiklik.Yahu sizden çok bize gerekli,çünkü bizler dini inanca sahibiz.Sizler için buna ne gerek var? Ama sizin derdiniz dinle,imanla...O kadar önyargılıki adamlar,imam-hatiplerde felsefe dersi okutulmuyormuş!Adamın cahilliğine ve önyargılı fikrine bak! İşin kötü tarafı bu adam,adalet mekanizmasında görev yapıyor.Ya bu adam anayasa mahkemesi üyeliğine seçilseydi?Gözünü sevdiğimin memleketi,neler yetiştirmiısinı!!!!!
Merak ettiğim bir şey daha var:
Acaba bilimsel bir çalışma yapılmış mı da bizler için bu kadar iftiralar atılıyor? Eğer bizler bu ülkenin kanunlarına karşı suç işliyorsak neden içerilere atılmıyoruz? İnsan haklarına ve ülkemin kanunlarına göre ben, inancımda serbestim, inancımdan dolayı asla kınanamam! Belki inanmayacaklar ama benim inanç sistemim 1400 yıl önce bunu belirtmiş ve herkesi inancında serbest bırakmış. Ben gerçekten gerici miyim?
Üniversitelerden yürüyenlere bakın, adamlar kimin insanı? Benim ülkemin insanı olması biraz zor. Eğer benim ülkemin insanı olsalar benim insanımın değerlerine karşı yürümezler.Ama yürüsünler,sağlıkları ve hazımları için gereklidir bence.
Kardeşim valla bizde seni özledik. Düşün seninle kaç yılımız beraber geçti? Valla öksedim!
Ahmet,hele şükür sesini duyduk.Sık sık yaz,yoksa.....
Ömerciğim ben A.Yusuf a bir şey yapmadım ama ille de bir şey yaptın diyorsan eyvallah! O A.Yusuf Yusuf kardeşim sana ne anlattı bilmiyorum ama yazdığı mesajları sana da yollayacağım.
Dert çok ama derman...
CELLATLARIMIZ ŞUNU UNUTMASINLAR, BİZ ONLARDAN DAHA ÇOK YAŞAYACAĞIZ! HEM DE İNATLA!
Selamlar,sevgiler.
Arkadaşlar, içimizde rütbesi yüksek olan OSMAN. Ben diyorum ki artık ona komutanım diyelim.Kabul edenler ellerini kaldırsınlar!
muharrem
-
Sevgili Arkadaşlar Muharrem beni duygulandırdı ancak bu formun kurucusu Ahmet Karadağ kardeşimizdir eğer bir unvan gerekiyorsa bu onun hakkıdır. Ben işim daha müsait olduğu için yazabiliyorum sadece. Oysa Ahmet araştırıp inceleyip sonra yazıyor. Bilimsel araştırma olarak yazıyor kendisi. Hep biliyorsun ben Sokratesim insanların doğru bilgiye ulaşması için metodlar veririm. Oysa Ahmet doğru bilginin kendisini veriyor. Sonra Muharrem Hoca o da var. Metodlarımızı iyi bilelim arkadaşlar dilini kullanmasını bilmeyen hem doğru düşünemez hem de düşündüğünü aktaramaz. İnsanlar onu anlayamaz. insanların hafızası zayıftır ve unuturlar. George Orwell'in 1984 adlı bir kitabı var okumayan varsa bu kitabı okusun. (rica ederim) Düşünce üzerine dünyadaki yazılmış üçüncü büyük romandır. 1. Kitap Hay bin Yakzan 2. Kitap Reis Bey'dir.
Selamlar
Osman Demir
Istanbul
-
Aziz Dostlar kıymetli Nihal Hocamızın bir derlemesini size sunuyorum.
Ahlak; ilkesinin uygarlığın -ilimlerin, sanatların, şehir hayatının, zenginliğin, konforun, ince alışkanlıkların- gelişmesine paralel olarak bozulup bozulmadığı tarih boyunca tartışma konusu olmuştur. Eski Atina'dan başlayarak Rönesans'a kadar pek çok düşünür, ahlaki yozlaşmanın bir devletin çöküşünde önemli bir etken olduğunu savunur. Berkeley; "Büyük Britanya'nın çöküşünü önlemek üzerine yazdığı düşüncelerinde, İngiliz halkının madddi heveslerinin artışından ve ahlaki niteliklerini kaybedişinden önemle bahseder. Kurtulmak için Hristiyan ahlakının ilkelerinin yeniden saygınlığa kavuşturulması gerektiğini belirtir." Aynı şekilde Fransa'da J.J. Rousseau; "Uygarlığın gelişmesinin ahlakın bozulmasına yol açtığını" savunur. Spengler; "Batının çöküşünü konu ettiği eserinde gelişmeyle birlikte ahlaki değer ve kurumların yozlaşmasından" söz eder. Örneğin; Yürek dili yerine, ilmi dinsizlik; Saygı ve gelenek yerine, soğuk olgusallık; Halk yerine, kitlesellik; Gerçek ve canlı değerler yerine, para ve soyut değerler; Devlet ve Toplum yerine, milletlerarası toplum değerleri hakim olur. İnsanlar; kanaatkar, dayanıklı, kendine güvenen, cesur, yardımserver, namuslu, dindar olmak yerine, haris, mağrur, korkak, tembel, bencil, müsrif, rahatına düşkün, dini değerlere lakayt hale gelirler. Doymak bilmeyen ihtiyaçlarını meşru yollardan tatmin edemeyenler, gayrı meşru yolları zorlar ve ahlaki değerleri yıkarlar.
Çözülme sürecinde Devlet bütün vatandaşlarına karşı adil değildir. Halk bireyselleşmiş, gayrı meşru ilişkiler yaygınlaşmış, din ve ahlak duyguları zayıflamıştır
Saygılar
Osman Demir
Istanbul
-
Komutanım merhaba,(ben sana artık böyle sesleneceğim OSMAN.)
Bahsettiğin kitabı bulmaya çalışacağım. Ama son yazının son bölümünü çerçeveletip her tarafa asmak lazım. Ama görmek istemiyen yine de görmez.
Selamlar,sevgiler
muharrem
-
Osmancığım,
kusuruma bakma ama "nihal hocamızın bir derlemesi" derken kasdedilen nihal hoca kimdir?
Yazıda belirtilen savlar ve fikirleryanlış anımsamıyorsam ibni haldun'a aittir.
Selamlar saygılar
-
Osmancığım,
muharremin sana komutanım diye hitap etmesi üzerine yazdığın bu rütbenin bana ait olduğu düşüncesine katılmıyorum.
Kim kime nasıl hitap etmek istiyorsa serbesttir.
Ama nazik düşüncen için teşekkür ederim.
Selamlar,saygılar
-
Dostlar,
Kısa boylu ve zayıf bir genç yanında duran uzun boylu ve iri yapılı kuzenine dönerek 'ben senin yerinde olsam, dünya ağır siklet boks şampiyonu olurdum' dedi.
Bunu duyan kuzeni dönerek şu cevabı verdi: 'Seni dünya hafif siklet boks şampiyonu olmaktan alıkoyan ne?'
Hepimizin, fıkradaki genç gibi, kendi şartlarımızda elimizden gelenin en iyisini yapmak yerine, 'başkalarının yerinde olsaydık' neler yapacağımıza odaklandığımız zamanlar olmuştur. Bizi böyle düşünmeye yönlendiren nedir?
selamlar saygılar
-
Dostlar,
yukarıdaki söylemimi farklı bir örnekle desteklemek istiyorum.
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün
haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün
miskinlik yapıp evde oturacağını düsündü. Tam bunları düşünürken oğlu
koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz
vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak
istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne
ilişti.
Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı
düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düsündü; oh be
kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama
kadar
düzeltemez.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve
baba
haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce
inanamadı ve
görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl
yaptığını
sordu.
Çocuk şöyle cevap verdi :
- Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ
selamlar saygılar.
-
Dostlar,
Muharrem Osman'a komutanım diyecekmiş ama Osman bu rütbenin bana verilmesini söylemiş sağolsunlar. Var olsunlar.(Muharrem eskiden beri zaten askeriye ye meraklıydı."küllü şey'in ila aslihi")
Komutan deyince şu meseleyi aktarmak istiyorum.
Bir savaş gemisi denizde giderken karşısında bir ışık görmüş ve ona şöyle bir talimat göndermiş. Ben savaş gemisiyim derhal Rotanızı 20 derece sağa doğru değiştirin.
Karşıdaki ışıklı yerden şöyle bir mesaj gelmiş:Siz Rotanızı 90 derece sağa doğru değiştirin.
Savaş gemisinin kaptanı bu geminin Amiraliyim derhal Rotanızı 20 derece sağa doğru değiştirin. Karşıdan mesaj gelmiş .Ben de deniz onbaşısıyım siz Rotanızı 90 derece sağa doğru değiştirin. Bunun üzerine amiral çok sinirlenmiş ve şöyle bir mesaj göndermiş. Eğer Rotanızı 20 derece sağa doğru değiştiremezsiniz. Sizi bombalama emrini vereceğim. Bunun üzerine karşıdaki deniz onbaşısından şu mesaj gelmiş. Eğer Rotanızı 90 derece sağa doğru değiştirmezseniz. Az sonra kayalara çarpacaksınız. Çünkü burası Deniz Feneri demiş.
Durum ne olursa olsun bazı Gerçekler karşısında değişmesi gereken biziz. Bazı Gerçekler bizim istek ve arzularımıza bizim rütbemize göre değişmez.
Bu yüzden hayat yolunda her şeyin Gerçekliğini sorgulamanızı ve ona göre davranış içerisinde olmamız gerekmektedir.
selamlar,saygılar...
-
Sevgili Arkadaşlar yazılarımız bize inşaallah bir yön veriyordur herhalde bir ses duyamadığımız için nasıl bir etki yaptığını bilemiyoruz. Muharrem, Ahmet ve Ben bir şeyler yazıyoruz sonuç için. En iyi cevaplar ve istatistikler Ahmet Karadağ'da malum o SAP kullanıyor. (Buradaki SAP bir bilgisayar programıdır, başka bir mana aranmasın lütfen) SAP'a yükleyince bir sonuç, çıkacaktır umarım.
Yazı Sayın Nihal Manaz ve Dr. Abdullah Manaz'ın derlemeleridir. İbni Haldun'un bazı görüşleri için. Bende zaten dikkatleri İbni Haldun'a çekmek için yazmıştım.
Bizde bir çok bilim adamı var ama kimse onların görüşleri ile ilgilenmediği için öylece duruyorlar.
Birde bu İmam Hatip meselesi eskiden 163. madde vardı kalktı da kurtulduk. Bu maddeyi savunanlar Türkiye Cumhuriyetinin eğer bu madde kalkarsa birkaç yıla kalmaz yıkılacağını savunuyorlardı. Ama 163. maddenin kalkalı yıllar oldu hiçbir şey olmadı olmayacakta. Bu yalan onların yalanı idi tıpkı İmam Hatip ve başörtüsü'de aynı tip aldatmacadır. Bir İmam Hatipli için devletimiz elbette çok önemlidir. Biz devlet konusunda yasakçılardan daha duyarılıyız. sünni olmayan kardeşlerimiz en çok imam hatip davasında hayır diyor ama biz onların kendi mezheplerine göre dinimizi öğrenmesi için ne gerekiyorsa yardıma hazırız. Ben Alevilerin İslamı öğrenmeyip böyle hurafeler içinde kalmasında tek suçlu Osmanlıyı görürüm. Eğer Alevilik mezhebi üzerine medresler eğitim verseydi bugün aleviler böyle zor durumda olmazlardı. o yüzden sünnilerin dinlerini öğrenmelerini zorlaştırmak alevi kardeşlerimize bir şey kazandırmaz. Yasakçılarada sözüm 163. madde de Türkiyede ne olduysa İmam Hatip ve başörtüsünde de aynısı olacaktır. Yani devletimiz kıyamete kadar baki kalacaktır. Bunun koruyucusu da tüm imam hatip ve başörtülülerdir. (Bu arada da bir komutan varsa o da Ahmet Karadağ'dır.)
Selamlar ve saygılar
Osman Demir
Istanbul