Antepfıstığı, belgeselle dünyaya tanıtılacak
Gaziantep’in ‘Yeşil Altın’ olarak adlandırdığı marka ürünü Antep fıstığı, Gaziantep Ticaret Odası’nın katkılarıyla Antep Fıstığı Tanıtma Derneği tarafından hazırlanan belgeselle dünyaya tanıtılacak.
Gaziantep’in adını taşıyan marka ürün Antep fıstığı, dünya pazarında hak ettiği yeri alabilmek için tanıtım atağına geçti. Antep fıstığı için hazırlanan belgesel filmi gösterime hazır hale gelirken, ilerleyen günlerde yurt içi ve yurt dışındaki kurum ve kuruluşlara gönderilecek.
Antep Fıstığı Tanıtma Derneği, hazırlanan belgesel filmiyle Etiler döneminde kralların yiyeceği olarak ilan edildiği rivayet edilen ve bu nedenle halkın yetiştirmesi ve tüketmesinin yasaklandığı söylenen Antep fıstığının, günümüzde insanlığın yoğun bir şekilde tükettiği ve her türlü gıda üretim sektöründe kullanılabildiği bir ürün olduğuna dikkat çekti.
Tatlı ve şekerleme üretiminde yoğun olarak kullanılan, kuru yemiş olarak da tüketilen Antep fıstığı için hazırlanan belgesel filmini yorumlayan Gaziantep Ticaret Odası Meclis Başkanı ve Antep fıstığı Tanıtma Başkanı Zeki Yağcı, belgesel filmiyle ilgili olarak, ”Antep fıstığı için hazırlanan en uzun ve en ciddi tanıtım filmidir. Antep fıstığı için böyle bir film ilk kez çekildi” dedi.
Üretimde rekoltenin artması için bu filmi hazırladıklarını ifade eden Antep fıstığı Tanıtma Başkanı Zeki Yağcı, ihracat kabiliyetini artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamak ve rekabet gücünü yükseltmek için böyle bir girişimde bulunduklarını dile getirdi. Antep fıstığını uluslararası piyasada dünya ülkelerine sunmayı hedeflediklerini belirten Yağcı, Antep fıstığının kalitesine, lezzetine ve aromasına güvendiklerini belirtti. Antep fıstığının diğer ülkelerde üretilen emsallerinden çok daha lezzetli olduğuna vurgu yapan Yağcı, şöyle konuştu:
”Antep fıstığı üretimi ülkemizde son yıllarda önemli miktarlarda artarak devam ediyor. Önümüzdeki 3-5 yılda üretimde daha önemli aşamalar kaydedilecek. Yani Türkiye’de 200-250 bin rekoltelerde bahsedeceğiz. Bu da bölgemiz ekonomisine çok önemli katkı demek, ihracat kabiliyetinin artması demek, rekabet gücünün yükselmesi demektir. Antep fıstığının gerek ulusal gerekse de uluslararası tanıtımını yapmayı amaçladık. Bu nedenle bu tanıtım videosunu hazırladık. Bir diğer amaç da sektördeki yenilikçiliği geliştirmektir. Tüketicinin tükettiği ürünün nerede, nasıl hazırlandığını bilmesini istedik. Antep fıstığının tanıtımını bu bakış açısıyla yapmaya çalışıyoruz. Antep fıstığının Etiler döneminden bugünkü sofralarımıza nasıl geldiğini filmimizde anlattık. Yurt içinde ve dışında Antep fıstığını tüketicinin zihnine yerleştirmek istiyoruz. Çok önemli bir besin kaynağı. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Antep fıstığı dünyadaki emsallerinden çok daha üstün bir lezzet ve aromaya sahip. Rekabet gücünü artırmak istiyoruz. Bu açıdan da tanıtımına çok önem veriyoruz. Bu bakış açısıyla bu belgeseli hazırladık. Belgesel Türkçe ve İngilizce olarak hazırlandı. Ben umuyorum ki bu filmle Antep fıstığını halkımıza çok daha iyi anlatacağız tanıtacağız. İlk defa Antep fıstığının tanıtımı amacıyla ciddi bir belgesel hazırlandı. Çok uzun ve ciddi bir çalışma sonucunda hazırlandı. Çekimlerle birlikte film bir yılı aşkın bir sürede tamamlandı.”
“FISTIK ÜRETİCİSİNE PRİM DESTEĞİ VERİLMELİ”
Antep fıstığının dünya pazarına açılabilmesi için üreticilerin primle desteklenmesi gerektiğini ifade eden Yağcı, ”Dünyanın birçok yerinde çok özel ürünler var ama böyle bir ürün hiçbir yerde yok. Allah bunu da bizim bölgemize nasip etmiş. 200-250 bin tonluk rekolteler bölgemizin ekonomisine çok önemli katkı sağlayacak. Biz önümüzdeki 3-5 yılda 10 yılda bu rakamları yakalarız. Kimse devlet bize yardım etsin, yatırım yapsın diye bir şey söylemiyor. Böyle bir talep yok. Yeter ki Antep fıstığının tanıtımına katkı sağlamak amacıyla çok düşük destekler verilsin. Prim desteği olabilir bu. Bu destekler üreticiden başlayarak yapılmalı. Biz bunu çok önemsiyoruz. Prim desteği hem sektördeki kayıt dışılığı önleyecektir, merdiven altı üretimi önleyecektir. Hem de tüccarımızın rekabet gücünü yükseltecektir. Biz artık çok kaliteli ve hijyenik bir şekilde ürün üretmek zorundayız. Tüketici de tükettiği ürünün nerede nasıl üretildiğini görmek istiyor. Zaten hazırladığımız filmdeki amaç da Antep fıstığının topraktan sofralara nasıl geldiğini göstermek. Bütün ilgili kurum ve kuruluşlara CD’lerin dağıtımını yapacağız” dedi.
“ANTEP FISTIĞI ÇOCUK GELİŞİMİ İÇİN ÖNEMLİ”
Yağcı, Antep fıstığının çocuk gelişimine fayda sağladığının ve bunun bilimsel olarak kanıtlandığının altını çizdi. Çocukların beslenme çantalarına günde bir avuç Antep fıstığı konulması gerektiğine işaret eden Yağcı, Antep fıstığının zeka gelişimi için oldukça önemli olduğunu söyledi. Yağcı, konuşmasına şöyle devam etti:
”Lezzetli şeyler genelde sağlıksızdır denilse de Antep fıstığı hem lezzetli hem de son derece sağlıklıdır. İnsan sağlığına yararları bilim insanlarının gerçekleştirdikleri araştırmalarla kanıtlanmıştır. Antep fıstığı çocuk gelişiminde çok önemli bir besin. Hatta iddia ederek söylüyorum; çocukların beslenme çantalarında her gün bir avuç bulunması gereken bir besin. Çocuk gelişimine katkıda bulunduğu gibi zeka gelişimine de katkılar sağlıyor. Biz ilk etapta CD’leri yurt içindeki tüm kurum ve kuruluşlara, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bu işte çikolata ve şekerleme üretimi yapan firmalara göndereceğiz. Firmalar bu ürünü kullanıyorlar ama ürünün özelliğini gerçekten biliyorlar mı? Firmalarımıza Antep fıstığının özelliğini de bu tanıtım videosuyla anlatacağız. Ayrıca yurt dışındaki bizim hedef pazar ülkelerimizdeki ticari ateşelerimize, büyükelçiliklerimize ve konsolosluklarımıza, yurt dışında üretim yapan firmalarımıza bu filmi göndereceğiz. Bazen biz kendi ülkemizde ürettiğimiz ürünlerin değerlerini bilemiyoruz. Karadeniz’de ne yetişir, Doğu Anadolu’da ne var? Manisa’da ne yetişir? İnsanlarımızın çoğu bu bilgilerden yoksun. Biz bunu aşmaya çalışacağız.”
“ÇİN PAZARI ÇOK DİKKATE ALINMALI”
Antep fıstığını hedef pazar ülkelere ihraç etmeyi amaçladıklarını ve ihracat rakamlarının yükselmesiyle birlikte ülke ekonomisine sağlanacak katkının da paralel bir biçimde büyüyeceğine dikkat çeken Yağcı, özellikle Çin pazarının dikkate alınması gerektiğini söyledi. Çin’in Antep fıstığını yeni yeni tanımaya başladığını ifade eden Yağcı, ”Hedef pazarlarımız Orta Doğu’nun yanı sıra Avrupa Birliği ülkeleri. Bilhassa İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika ve İtalya’yı düşünebiliriz. Çin çok önemli bir ülke. Çin, Antep fıstığını yeni yeni tanımaya başladı. Oraya çok önem vermeliyiz. Bunun için özel projelerin hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Çin pazarında kendimizi tanıtabilirsek başka hiçbir şeye gerek kalmayacağını düşünüyorum. Çok büyük bir pazar, çok büyük bir ülke. Tüketimi olan bir ülke. Çin pazarı çok dikkate alınması gereken bir pazar. Bunun dışında Amerika çok önemli bir pazar. Amerika kendi üretim yapıyor ama orada özel bir Antep fıstığı tüketicisi var. Türkiye’de çok özel ve kaliteli ürünler yetişiyor ve işleniyor. Bu ürünlerin tanıtımını yapmamız gerekiyor. Bizin ürünümüzün kalitesi emsallerinden çok daha yüksek. Bilimsel olarak da bu kanıtlanmıştır” diye konuştu.
“AMACIMIZ ANTEP FISTIĞINI MARKA YAPMAK”
Yağcı, Antep fıstığını dünya markası haline getirmek istediklerini de dile getirerek, ”Esas bizim için önemli olan, kendi sektörümüzdeki gerek üreticilerimizle gerek işletmelerimizle gerekse de tüccarlarımızla Antep fıstığının önemini kavrayıp, çok hijyenik şartlar altında üretilen bu ürünlerle marka oluşturmak ve dünya piyasalarına çıkmak. Bunun için konferanslarla, toplantılarla, panellerle üreticilerimizi teşvik ediyoruz” şeklinde konuştu.
“ÜRETİCİYE AYRILAN KAYNAĞIN İKİ MİSLİ KAZANÇ SAĞLAR”
Türkiye’de üretilen Antep fıstığının iç pazardaki tüketimi karşılayabildiğini de sözlerine ekleyen Yağcı, üreticiye maddi kaynak ayrılması halinde ayrılan kaynağın iki katı kazanç sağlanabileceğini söyledi. Yağcı, şöyle devam etti:
”Antep fıstığı bir sanayi ürünü haline geldi. Şu anda ürettiğimiz ürün bizim iç pazarımıza yetiyor. Ama ihraç kabiliyetimiz çok fazla yok. Bunun da nedeni fiyatlarla rekabet edemeyişimiz. Üretici bugünkü fiyatlardan memnun. Ama üreticimizin bir sıkıntısı var. Bu sıkıntı hem işletmelere hem de ihracatlara yansıyor. Devletimiz prim desteği altında sadece üreticiye bir destek verirse sektör kayıt altına alınacak, üretici biraz daha fazla zaman kazanacak ve bu giderek işin ihracatına yansıyacak. Yani haksız rekabet son bulacak. Bu destek verildiği takdirde ayrılan kaynağın en az iki misli devletimize kazanç olarak dönecek. Biz bunun hesap kitabını yaptık ve yetkililere sunduk. Ama niye bu konuda halen bir girişim yapılmıyor, anlamış değiliz. Bu konuda da ısrarcıyız. Bugün dünyada en büyük fıstık üreticisi İran. İran devleti üreticisine çok fazla destek veriyor. Burada çok büyük üretim sahaları tahsis edilmiş. İran’ın ardından Amerika geliyor. Bizde üçüncü sıradayız. Ama bizim ürünümüzün diğerlerin çok üstün bir lezzeti var. Dünyadaki emsallerinden daha kaliteli ve daha lezzetli bir ürüne sahibiz. Bu bizim avantajımız. Destek verildiği takdirde biz dezavantajları çok kolay bir şekilde avantaja çevirebiliriz. Bu bizim rekabet şansımızı, pazardaki payımızı yükseltecektir. Yani çiftçiye 300-500 lira prim desteği vereceksiniz, bu da devlete gelir olarak yansıyacak. Bu iş bu kadar basit. İnsanlara verdiğimiz asgari ücret belli. Devletin olanakları, şartları belli, işsizlik rakamları belli. Sektör istihdam içinde çok elverişli bir sektör. Düşünün ki Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde her yerde üretim yapılıyor. Bu ürün bu kabiliyete sahip. Bölgedeki işsizliğin önlenmesinde çok önemli bir ürün.”
“ANTEP FISTIĞI DÜNYA ÜRÜNÜDÜR”
Antep fıstığının yerel bir ürün olarak algılanmasının yanlış olduğunu söyleyen Yağcı, ”Dünyada Antep fıstığında önemli bir pazar payı var. Biz bu pazardan çok küçük bir pay alıyoruz. 1990’lı yıllara kadar biz ürettiğimizin ürünün yüzde 60’ını ihraç ederdik. Şimdi ürettiğimizi ürünün yüzde 50’sini 60’ını ihraç etsek bu çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Şuan ihracat rakamımız çok düşük. Ancak ürettiğimizin ürünün yüzde 5’ini, 10’unu ihraç ediyoruz. Hem üretimi destekleyecek hem işletmeleri destekleyecek, ihracatımızı çok üst seviyeye çıkaracak. Şu anda çok yetersiz. Ürün lokal bir ürün olarak görülüyor ama aslına dünya ürünüdür. Bu rakamları yüzde 50’lere, yüzde 60’lara çıkarmamız lazım. Bu rakamlara üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve devlet destekleriyle ulaşabiliriz. Çünkü artık gerek çiftçimizin gerek işletmelerimizin gerek tüccarımızın bakış açısı çok değişti. Çok kaliteli ve hijyenik şartlarda ürün üretmeden rekabet şansımız yok. Fiyatla rekabet etmeden mal satma şansımız yok. O nedenle önümüzü açacak, aslında geri dönüşümü de olacak küçük desteklere ihtiyacımız var. 50 milyar TL üreticiye destek ayıracaksınız, iddia ediyorum bunun geri dönüşü 100 milyar TL olacaktır. Hesap kitap ortada, çok belirgin bir şey bu. Biz dönüşümü olan destekler istiyoruz” dedi.


25 Haziran 2012http://www.guncelgazete.com/detay.php?id=49155


Kaynak...

Kaynak...

Kaynak...

Kaynak...

Kaynak...