1895 yilinda Nizip'te dogmustur. Ilkokulu Nizip'te Ali-ül-ala diplomasi alarak bitirmistir. Orta tahsilini Nizip'te yapan S.Ali Riza "Aydeniz" meslek tahsiline geçmeden önce, bu okullarda Arapça ve farsça derslerle tahsil yapmistir.Meslek tahsilini halep darül Muallimede yapmis olan S.Ali Riza bu okuluda birincilikle bitirmistir. Bu sirada 1330 yaka numarasiyla askerlik için Istanbul'a sevkedilmistir. Burada alman kumandani Rabi'nin egitimine katilmis ve alti ay içerisinde cepheye sevkedilecek askeri egitimi tamamlamistir. Ilk olarak Çanakkale'ye gönderilmis ve katil Mustafa kumandasina verilmistir. Genç ögretmen buradaki anilarini gözyaslari içinde büyük bir içtenlikle naklederken o günkü heyecan içerisinde yasiyordu. "Düsman Çanakkalede büyük bir hüsrana ugradi. Kaçan düsman çok sayida taraftarini kaybetti. Burada biraktigi erzak bizim Türk ordusuna bir yil yetecek kadardi. Hiç kimse onlara el sürmemisti. Düsman her tarafi yakip, yikmakta idi. Burada benim sinifim istihkam idi.Çanakkale zaferinden sonra bizleri galiçya'ya gönderdiler. Bu cephede bizim bölük istihkam islerini yapti ve geri çekildi. Galiçya cephesine bizleri trenle naklettiler. Tuna'yi geçerken hepimizin kalbi çikacak derecede çarpiyordu. Atalarimizin türkülerini hep bir agizdan göklere yükselttik. Galiçya cephesinde Rus kuvvetlerini yenerek, Türk kuvvetini bir kere daha ispat etmis olduk. Ruslardan 26 top, binlerce silah ve cephane ile 10,000 esir aldik. En son bu cepheden bizim istihkam bölügü ayrildi, toplam bir yil burada kaldik. Galiçya cephesinde bizimle beraber müttefiklerimizde güzel çarpistilar.Bana bu cephede iftihar madalyasi verildi. Istanbul'a dönüsümüz ile beraber bizi Halep, Sam üzerinden Hafta'ya gönderdiler. Komutanimiz Cemal pasaydi. Bu cephede bizler çok üstün dögüstük. Yanliz bu cephemizdeki Harp sirlarimizi Ingilizlerin gizlice aralarimiza soktugu 60 kadar ingiliz kizi ögrenmisti. Filistin cephesindeki kuvvetlerimizin bozguna ugramasi bir harp neticesiyle degil istin yikilmayla olmustur. Bozulan kuvvetlerimiz bir telas içerisinde her yandan suursuzca dagilmistir. Dagilan askerleri gündüz Ingiliz uçaklari tehdit ederken gece de Araplarin baskisina ugruyorlardi. Bizim bölükteki subaylari Ingilizler ayirdilar. Bizi toptan imha etmek istiyorlardi. Sebebini bilmedigimiz bir nedenle sonradan bundan vazgeçen Ingilizler bizleri Kahire esir kampina götürdüler. Kahiredeki bizim Türkleri diger esirlerden ayirdilar içinde bende dahil olmak üzere 1700 esiri Ingilizler Kunsina'daki esir kampina naklettiler. Kampta her çesit serbestligi bize tanimislardi. Bizlere bir esir muamelesi yapilmiyordu. Bu bir nevi kendi uluslarini sevdirme oyunu idi. Hatta dini ibadetimiz için cami dahi mevcuttu. kampta çok yüksek bilgili Türk büyükleride vardi. Tam bir Türk'lük vakari içinde kampta 360 gün kalmistik. Ben burada Fransizca ve Ingilizce de ögrendim. Bizleri kamptan serbest biraktiklarinda Türk topraklarina dönülmemek sartiyla nereye gidecegimiz sorulurdu. Herkes istedigi yere gitmekte serbesti. ben kamp süresince onlarin takdir ettikleri maasida aldim. Dönüs için Halep'e gitmek isteyince trenle bizleri naklederken, hiçbirimizi trenden indirmiyorlardi. Burada Arapça bilme biraz olsun benim isime yaradi. Bir yolunu bularak trenden kaçtim, yolu gayet iyi biliyordum, benim gibi kaçak binmis Türklere klavuzluk ettim. Hiçbir arap köyüne ugramamak üzere gece çölde yol aliyorduk. Çöl gündüz çok sicak ve ölümle doluydu. Bu suretle çölü geçerek Hülmen köyüne geldik. Nizip'e gelince Birecik kaymakamligina ögretmenlik için müracaat ettim. "O zaman Nizip Birecik'e bagli bulunuyordu." Beni Nizip'te kapali olan bir ilkokula verdiler. Burada maassiz olarak göreve 1919 da basladim. Birbuçuk yil görevden sonra Istiklal savasi sirasinda okulu birakarak çete tesekkül edip G.Antep'e yardima gidiyorduk. Bir müddet sonra çete kumandani habes efendi "Böler" gelerek bizden bilgi almaya basladi. Ne pahasina olursa olsun düsmana bu mübarek topraklari vermeyecektik. Eldeki imkanlar dahilinde tüm Türklük benligi ile kalplerimiz, allah'a yönelmisti. Bu hisler bize çok sey kazandirdi ve Nizip'teki çetemize Rumevlek yöresine kamp kurarak G.Antep'e milis kuvvetlerine yardima çalisiyorduk. G.Antep'te tarihin en önemli yurt savunmasi yapiliyordu. Bunu Fransizlarla bir türlü hazmedemiyorlardi. Bizim çeteye Urfa ve Birecik'ten de katilanlar olduysa da sayimiz yüzü geçmiyordu. Ballikaya'da Fransizlarla bir çarpismamiz oldu. Habes Böler'in kuvvetleriyle beraber Karkamis'a girildi ve tren köprüsü imha edildi. Bu çatismalar sirasinda beni okul açmam için geri aldilar. Okulu açtiktan sonra Fransiz kuvvetleri Nizip'e gelmisti. Hiçbir suretle okula dokunmadilar. Hasta ve yarali Fransiz askerlerini okula yatirdilar. Bizde okulu Hamam Cami'ne tasidik. Nizip'ten erzak tedarik eden Fransizlar bu arada hiçbir kötülükte bulunmadilar ve Fransiz sevgisi asilamak için iyi davrandiklari belli oluyordu. Fransiz kumandani okulu teftis etti ve çeteyle çatisma sirasinda ölen 5 Fransiz için 5 rehin Türk istediler. Bunlarin içinde ben de vardim. Benimle beraber Avni Uygur, Hocam Sevki Dilici, Riza Uygur'da vardi. Fransizlar bizi yolda öldüreceklerdi. Ancak su için kaçan bir arkadasimiza ates ederlerken daha önce birazcik Fransizca ögrenmem bize bir çok kolayliklar sagladi ve ayni zamanda arkadasimi da ölümden kurtardim. Fransizlar bizi Antep'te bir bodruma hapsettiler. Burasi çok soguk olmasi nedeniyle az kalsin soguktan öleccektik. Ermenilerde Fransizlara yardim ediyorlardi. Bir ermeni fazla para karsiligi bize bir yardimda bulunmustu, o da su idi; Soguktan korunmamiz için fahis bir fiatla bir yorgan satin almistik. Ben bizi neden buraya getirdiklerini sormak nedeniyle Fransiz garnizonuna bir dilekçe verdim. Bunun üzerine bize yiyecek birseyler verdiler. Sonunda da Fransizlar bizleri serbest biraktilar. Nizip'e geri döndük. Yanliz Nizip'te bizlere karsi bir cephe alinmisti. Fransizca bilmem onlara bilgi verdigim kanisini uyandirmisti. Halbuki bir çok cephelerde Türklük ve vatan için ölümü göze alarak çarpistim. Bu olayi Birecik kaymakamina siirli bir dilekçe ile anlattim." Ey Türk oglu Dara düstün diye Yilma düsünme Ugras,didin,çalis,agla, Belki seni tanirlar. Bir zaman yoldaslarin, Sagligini dilerdi. Yüce daglar üstünde Cevdet pasa, Sag elini sikardi, Hani hani bu emekler? Karanligi isik eden tanriya Yalvar yakin Belki seni tanir. Konusmamizin sonunda ögretmen S.Ali Aydeniz eski günleri ve yeni zamanin yasantilarini büyük bir ani olarak naklederken bir granit parçasi dimdik duruyordu. Biz Cumhuriyetimizin ellinci yil dönümüyle Türk gençligine söylemek istediginiz istekleriniz varmi diye sorunca " Daima Türk'ün vakarina yakisir bir tarzda hareket etmeliyiz. Milli giyim, karakter ve hareketlerimizin muhafazasi için gayret göstererek hep beraber Ulusca çarpismaliyiz" diyordu. Mehmet Yilmaz Nizip tarih ögretmeni

Gönderen: admin