Bir çocuğun hiçbir müdahale olmadan kendi diliyle henüz kavramlaşmayan kelimelerle Allah’ı tasvir etmesinin güzelliğini kızım Zerha’nın tarifinde gördüm.İman esaslarını konuştuğumuz aile sohbetinde imanın ilk basamağı olan ‘Allah’a iman’ın çocuk zihninde ne mana ifade ettiği,Allah denildiğinde nasıl bir var(lık) tasavvur ettiğini sordum kızıma.Utanarak, sıkılarak ama söylemek zorunda olduğunu da ifade ederek başladı tarifine;
“Bana göre Allah başında büyük bir kavuğu olan,üstüne uzun entarisi cübbesi olan, kalın ve gür sakalları ve mavi gözleri olan biri.Boyu da uzun!” Evet bu Zehra’mın tarifi.Başlığı da bu sebepten ‘Zehra’mın Allah’ı’ olarak değil de ‘Zehra’mın Tanrısı’ olarak tayin ettim.Çünkü tanımlanan bir varlık artık ‘Allah’ olmaktan çok ‘Tanrı’ olarak tanımlansa yeridir.İhata edilen,tanımlanan dahası detaylarına kadar tasvir edilen bir varlık Allah olamaz diye düşünüyorum.Allah’ın bir çocuğun idrakinde bu şekilde tasviri hiç kuşkusuz ki;diğer bütün çocuklarımız için de geçerli.Nitekim büyük kızım da kardeşinin tarifi karşısında tebessüm ederek; “ biz de çocukken başka şekilde de olsa Allah’ı kendimizce tasvir ederdik.” Dedi.O ara kendi çocukluğuma gittim.Beni çevreleyen o minik köy ve 70’li yılların sosyo-kültürel ortamında nasıl bir Allah tasavvur ettiğimi hatırlayamadım doğrusu.Zehra’nın tasvirinde öne çıkan unsurlar en kestirme yoldan bir padişah,bir kral tasviriydi.Osmanlının son zamanlarda yeniden ihya edilmesi,izlediği çizgi film kahramanları v.b. unsurlar Allah tasvirinde Zehra’mı besleyen unsurlardı kuşkusuz.O an aklıma değişik Müslüman ülkelerde yaşayan ve değişik sosyo-kültürel ortamları teneffüs eden dahası,acı,savaş,emperyal baskılar altında yaşayan çocukların Allah tasavvuru geldi aklıma.O yavruların zihinlerindeki Allah’ın daha başka şekillerde tasvir edildiği muhakkak.
Büyüklerin daha çok tenzihe yakın tavsifleri ne kadar tabii ise,çocukların teşbihe yakın tasvirleri de o kadar doğaldır.Bu zeminde büyüklere düşen görev tenzih ettiklerinin teşbihe konu olduğunu hatırlarından çıkarmamaları,inandıkları Allah adına, hayat içinde icra ettikleri bütün müktesebatlarının çocuklar için Allah tarifini besleyen unsurlar olduğu gerçeğini unutmamalarıdır.
Bir adım daha ileri giderek,Zehra’larımızın Allah telakkisinde yetişkinler olarak nasıl rol aldığımızı öğrenme sadedinde;
Peki kızım bu senin mavi gözlü Tanrı’n insanı nasıl sever?O’nun için; Seven,acıyan,merhamet eden… diyoruz bunu nasıl anlıyorsun ? diye sordum.Cevap hayli ilginçti.
“Annemden dolayı biliyorum.Annem bana kızmıyor,beni seviyor Allah da beni seviyor.” Soru sevgi ile merhamet konusunda yönlendirilmiş bir soruydu.Muhatabımın çocuk olmasından hareketle bu iki kavramı öne çıkardım.Allah(c.c.)ın diğer sıfatları için de aynı yaklaşımın olacağını dikkate aldığımızda, biz büyüklerin çocuklarımızın din tasavvurunda model roller olduğumuzun hangi boyutta olduğu da aşikar ve bir o kadar da önemli.Mesela Allah(c.c.)ın ‘El Adil’ adalet sahibi olduğunu çocuğumuzdan istediğimizde bizim aile içindeki adalet anlayışımız başta olmak üzere,sokağımızın,köyümüzün,mahallemizin…bu sıfatın görünür kılınmasında nasıl başat unsurlar olduğunu da görmemiz gerekiyor.Teşbihte hata olmaz kabilinden söylersek;bizler adeta Allah’ın yeryüzündeki aynaları gibiyiz!Resullerin model şahsiyet olarak bizlere sunulmaları da dikkate alındığında olayın boyutları vuzuha kavuşmakta.Hele buna “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmak” kavlini de eklersek mesele anlaşılacaktır sanıyorum.Durum böyle olunca Doğu Anadolu,Güneydoğu Anadolu,Karadeniz bölgelerimizde belirgin bir şekilde öne çıkan çocuklar arasında erkeklerin kayırılması,miras konusunda kız çocuklarının haklarının neredeyse yok mesabesinde olması!evlatlarımızın zihninde farklı bir adalet anlayışı doğurmaktadır.Bu v.b. kavramlarla hayat içindeki ülfet ile ünsiyetimiz dinin sonraki nesillere aktarılmasında büyük önem arz etmektedir.
Zehra’mın cevabı önümüzü aydınlattı doğrusu.O minicik idraklerin nasıl oluşturulduğunu,bu oluşum sürecinde dahlimizin boyutlarını gördüm.Ben Zehra’mın Tanrı’sını sevdim doğrusu.Zehra’mın,Zehra’larımızın Tanrı’sının kendisini bize bilebileceğimiz kadarıyla tavsif eden Allah(c.c) inancına dönüşmesi için O’na dua ediyorum.Bizden kaynaklanan çirkinliklerle din ile diyanetleri hakkında menfi kanaat sahibi olan her çocuktan da kalbi manada özür diliyorum.Çocukların bu yorumu anlayacak seviyeye geldiklerinde aynı dikkat ile rikkati taşımalarını da yüce mevladan niyaz ediyorum.