GEÇMİŞİN İZLERİ

Eskilerden neyi kaldı köyümün
Güller dahi öyle güzel kokmuyor
Yağmuru başkaydı Nisan ayının
Seller dahi öyle coşkun akmıyor

Yayığın yerine makine aldık
Sütün yağın alıp keş yoğurt çaldık
Bazlama yerinde franca bulduk
Ekmek bize öyle nefis kokmuyor

Güllerle açılıp çiçekle tozan
Güzeller pınarla kaynardı bazan
Ne eski aşık var ne eski ozan
Sazlar bile eski telden çalmıyor

Avcı olan takip eder avını
Nadas toprak kıştan tutar tavını
Kim satardı karpuz ile kavunu
Gel gör şimdi kabuk yerde kalmıyor

Dillerin destanı Barak burası
İskanla* başlardı uzun havası
Gamzeden olurdu yürek yarası
Ateş bile artık gönül yakmıyor


Zaman akımında deryaya daldık
Göçler neticesi kentlere dolduk
Geçti ömür bilmem ne murat aldık
Kısa ömür bu akışa yetmiyor

Gelinler özenle bağlarken başı
Kirpikler ok gibi yay olmuş kaşı
Sade yağ ile yenen şu bulgur aşı
Vita yağı ile nedir gitmiyor

Şahin bunlar geçmiş zaman özlemi
Gelecek kuşağa bırak söylemi
Beş kuruşa alırdık şu kalemi
On bin dahi azdır bugün yetmiyor

*Barak göçünden bahseden en meşhur uzun hava

12.04.1995